Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Ankara’nın Efendisi!

Mehmet Kobal                                                                                                                                      21/11/2020

Türkiye CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, Ä°stanbul belediye baÅŸkanlığı döneminde daha yukarılara tırmanma paranoyası kendisine kul sadakati ile baÄŸlı olanların seçimi ile baÅŸlamıştı. O dönemde Rus iÅŸgaline karşı savaÅŸ ile önlenen ve islam camiasında övgüler dizilen, Gülbeddin Hikmetyar, Afganistan kontrolünü ele geçirmiÅŸti. Hikmetyar,1985’te Ä°sanbul’a davet edilmiÅŸti. O dönem Refah Partisi Ä°stanbul il baÅŸkanı olan Günümüzün Ankara Efendisi, Taliban ile müttefik olmak bir onurdur demiÅŸti. Recep Tayyip ErdoÄŸan, islami baÄŸlılığın bir iÅŸareti olarak Hikmetyar’ı, davet ettikleri özel ev buluÅŸmasında elini öptükten sonra dizinin dibinde çömelmiÅŸti. O resmi, cezaevi sonrası geldiÄŸim Fransa’da, 2003’te Cem Uzan’ın basın grubunda olan star gazatesinin ön sayfasında okumuÅŸtum. Bu olay sonrası Türk polisi tarafından aranan Cem Uzan’da Fransa’ya sığınmıştı.

Çünkü ErdoÄŸan, el öptürme aÅŸmasına gelince, el öpme yıllarını hatırlatana ağır ceza kesmeye baÅŸlamıştı. Amerika ve Avrupa’ya modern bir müslüman ve demokrasi yanlısı olma manevrası yapan ErdoÄŸan, BaÅŸbakan olduktan sonra ekstremist islamci yanını devletleÅŸene kadar görünmez kılmaya çalıştı. Ancak dini liderlik takıntısı, halifelik paronayası öyle bir hal aldı ki diktatörlüğü sınırları aÅŸtı. Sadece resmi belge ve mahkemelere yansıyan davalı olduÄŸu insan sayısı, 63400 kiÅŸi ile dünya rekoru kırdı. Bu diktatorlüğünü, Neo-Osmanlı pantürkist politikayla sürdürmekten baÅŸka seçeneÄŸi kalmamıştı. Ä°ktidar’da kalma pozusyonunu güçlendirmek, karşıtlarını susturmak için ancak kendisi gibi suç örgütü olan MHP ile devlet rantını paylaÅŸarak yürütebilirdi. 

MHP’lileÅŸen, AKP rejimi, Kemalistlerin psikolojisini ise Kürdleri öldürerek yönetti. Kürdlerin oylarına talip, katliamlarına destek veren CHP, KılıçdaroÄŸlu ve Kürdlerin oylarıyla Ä°stanbul Belediye BaÅŸkanı seçilen Ä°mamoÄŸlu, MHP’nin boz it iÅŸaretiyle sahane alması bu desteÄŸin görünen yüzü oldu. Åžimdi bu çete mafiya devletin tetikçilerinden Alattin Çakıcı’nın, CHP’ye, KılıçdaroÄŸlu’na küfür, tehdit salvosunda bulunması Kemalistleri ÅŸaşırtmışa benziyor. Peki Alattin Çakıcı’nın, Türk cumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan ve içiÅŸleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açık desteÄŸi ile Kürdlerin devrimci demokratların kanında banyo yapacağı tehdidinde bulunan Sedat Peker’den ne farkı var ? AKP’nin bütün iç ve dış saldrılarılarının bu denlı azgınlaÅŸtırılması sözüm ona muhalefet partileri olan CHP, ‘Ä°YÄ°’ parti ve benzerlerinin desteÄŸi, suskunluÄŸu üzerinden gerçekleÅŸtirilmedi mi? 

Uluslararası kafa kesici islamcı terör grupların Büyükelçisi haline gelen Ankara efendisi, gizli göndemini bu ÅŸekilde inÅŸa etmedi mi? Hepimiz biliyoruz ki, Kürd, Alevi ve Hristiyan bölgelerine çok sayıda islamcı yerleÅŸtirilmesi, kallekol ve cami inÅŸa edilmesi, sınırlarda duvarların, örülmesi bu ortak planın bir parçası olarak uygulandı. Görünen o ki, Hitler gibi halkını fanatikleÅŸtiren bir lider rejimi, insan hayatıyla oynamayı oyun bellemiÅŸ. Osmanlı imparatorlüğün restoratörü, uluslararası islamcılığın Büyük elçisi ErdoÄŸan, Fatih Sultan Mehmed’e özenmiÅŸ. Fatih’in 15. Yüzyılda yaptığını ErdoÄŸan 21.Yüzyılda deniyor. Ankara’nın, Ayasofya’yı 10 Temmuz’da Osmanlının Fetih amblemi, kılıç simgesi ile cami açılımı, uluslararası demokrasi, hukuk ve adalete karşı meydan okuma gösterisi oldu. 

AKP 2003 te iktidara geldiÄŸinde içerde ve dışarda çok sorunlu olmayan ve barışçıl çözüm odaklı yönetilebilirliÄŸi olan ülke ve toplumu 7 yıl sonra bütün çevrelerle sorunlu hale getirdi. Halen Suriye-Batı Kürdistan’da islamcı terör çetelerini kullanıyor. Irak ve Libyadan çıkmayacağını, Musul-Kerkuk hayalleri için Arap veTürkmenleri kullanıyor. KarabaÄŸ’ı Azeriler üzerinden alacağını belirtiyor. Kürdistan Federe Bölgesini hazmedemiyor. Ä°stikrarsızlaÅŸtırmak için bombalıyor, provokasyon örgütlüyor. Türkiye, iÅŸgal altında tutuÄŸu Kürd bölgelerinde,  sınırlarda eÄŸitiÄŸi cihatçıları bu alanlara ihraç ediyor. Avrupa’ya karşı göçmen santajisini kullanıyor. Uluslararası sahada, Yunan sullarında bulunan gaz alanlarına el koymayı hedefliyor.  Ama artık bu durum Neo-Osmanlı ÅŸarlatanlığının ötesine geçmeyecek gibi görünüyor. 

Çünkü AB’nin başını çeken Fransa ile Almanya, ABD BaÅŸkanı seçilen Joe Biden, ile ortak pozusyonda anlaÅŸtılar. Kaldı ki Türkiye’nin ekonomik çöküntüsü, siyasi krizi Ankara rejiminin deÄŸiÅŸimini kaçınılmaz hale getirmiÅŸ. Her yanıyla ağır bir çıkmaz yaÅŸayan Saray rejimi, ÅŸiddet siyaseti ile çöküşe gidiÅŸinin önünü almak için yeni ”çözüm” içerikli reform menevraları dışında bir seçeneÄŸi kalmamış. Özcesi Türk siyasal teolojik diktatörlüğü miadını doldurdu. ÇünküGeçmiÅŸ ve günümüzün tarihsel inanç yansıması ve pratik sosyolojisi incelendiÄŸinde bir bütün olarak teolojik rejimlerin insanları ayrıştırdığını, sığırlastırdığını ve düşmanlaÅŸtırdığını ortak bir kabul haline gelmiÅŸ. Sünni ve Åžii teokrasilerin dışındaki bütün inançlar reform edildi, devlet, toplum yönetimlerinden ayrıştırıldı ve belirleyiciliÄŸi kalmadı. 

Sünni-Åžii totaliter rejimleri, halen bilime, tekniÄŸe, akla, insanlığa bir faydası olmayan islamizm olgusunu toplumları uyuÅŸturma, korkutma ve yönetme aygıtı olarak kullanıyorlar. Bu tip dini savunular, insanların daha özgür, toplumların daha sınırsız yaÅŸamasına, kadın erkek eÅŸitliÄŸin oluÅŸmasına ve demokrasiyle yönetilmesine ciddi bir engel halini almış. Ä°slam teolojisi teorik olarak barışçıl olduÄŸu belirtilsede, pratiÄŸi tersini ispatlıyor. Çünkü modern çaÄŸ ile savaÅŸ içindedir. Türkiye ve Ä°ran rejimleri en çarpıcı örneklerdir. Kendilerine benzemeyenlere yaÅŸam hakkı tanımıyorlar. Ä°nsanları araçlaÅŸtırmak için her türlü enstrümanı dinle açıklayan devletler, istikrarsızlık, savaÅŸ ve orta çaÄŸ gericiliÄŸiyle yönetimdeler. Güçsüzü ezen, küvvetliye ittihad eden, Kafa kesen bir inanç olabilir mi? Ne yazıktır ki, pan islamizm, Türkiye tipi iÅŸgalci, istilacı, sömürgeci rejimlerin vazgeçilmezi olmuÅŸ. 

Türkiye’nin ”laik’liÄŸi ile din tüccarlığı gayri müslimlerin imhasından sonra Kürdlerin ulusal kurtuluÅŸ mücadelesini sabote etmek için yeniden kurgulandı. Toplumun ve gök yüzünün yarısı olan kadınları deÄŸersizleÅŸtiren, bir meta gibi sunan ve erkeklere cennetin hurileriyle müjdeleyen bir inanç, insanlığın yüz karasıdır. Ä°slam inancını birbirine karşı en çok kullanan, yaÅŸlı, genç çocuk ve kadınları acımasızca öldürende bunlardir. O nedenle Kürdlerin seküller, renkli ve barışçıl inanç felsefesine sahip olması ciddi bir ayrışmadır. Kadın, Kürdlerin inanç ve kültürel felsefesinde söz hakkı olan, dinlenen, saygınlık yüklenendir. O nedenle Kürdlerin din anlayışı, çok inançlılığın yanında inançsızlarlada sorun yaÅŸamayan doÄŸasal fenomenlerle yüklü ve ekstremist islamla savaÅŸ içinde olgunlaÅŸan bir sosyolojidir.       

Medkoba@gmail.com

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

19 − 5 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla