Salih Aras/ PKK’nin terörist görülmesi, Kurdistan halkına büyük zarar veriyor. Seri cinayetlerin Avrupa’ya taşınması, parti içinden ve dışından Kürt aydınlarının hedef alınması-katledilmesi, PKK’nin uluslararası alanda terörist olarak görülmesine neden oldu.
Güncel olarak Güney Batı Kurdistan’ın yaşadığı çıkmazın en önemli nedeni budur. T. C en çok buradaki açıktan vuruyor. ‘PKK teröristtir, bunlar PKK’lidir’ diyor, bütün dünyadan yardım istiyor; ‘teröre karşı ortak mücadele’.
T. C’nin uluslararası arenada eli güçlensin diye mi PKK terör olaylarına sürüklendi? PKK’de terör olaylarının mimarları Abdullah Öcalan ve Duran Kalkan’dır. Tabii ki sayısız aptal kullandılar.
2. Kongrede (1982 Suriye-Lübnan) Kürtlere yönelik şiddetin yanlış olduğu, (1980 öncesi) Kurdistan Ulusal Mücadelesine zarar verdiği, kabul edilerek özeleştiri verildi. Çok isabetli ve doğru bir karardı. Parti içinde ve bir bütün Kürtlere yönelik şiddet olmayacaktı!
Evet orada olanların birçoğu yaşıyor, Partiden de ayrılmış durumdalar.
Konuşsunlar…
Bu olumlu kararı kimler dayattı? Çünkü ilgili belgelerde bu yok!
Bu kararı verenleri başında Mehmet Karasungur ve Çetin Güngör’ün olduğundan, hiç şüphem yok.
Çünkü M. Karasungur’un şehit olması (Mayıs 1983 ve Çetin Güngör’ün partiden ayrılmak zorunda kalması 1983’ün ilk aylarıdır. Tam bu tarihlerden sonra, kongrede verilen özeleştiri unutulur. Kongre kararıydı, kongre 1982’nin yazında yapıldı, bir yılını doldurmadan rafa kaldırıldı.
Kongre kararlarını bir sonraki kongreye kadar, hiç kimse değiştiremez. Çok zorunlu olsa bile MK’de çoğunluğun onayı gerekir. Parti Sekreteri değiştiremez.
2. Kongre Diyarbakır Zindan Direnişinin etkisi altında oldu. İçerde Hayri, Mazlum ve onlara bağlı parti kadroları, Güney Kurdistan’da başında M.Karasungur’un bulunduğu, Kuzey Kurdistana yönelik savaş hazırlıkları. kongre sonrası Avrupa faaliyetlerinde sorumlu Semir’dir. (Çetin Güngör)
A. Öcalan hiç sahaya inmedi, hatta savaş sahasında seyirci bile olamadı. Hep başkentlerde kalmayı tercih etti. Uzmanlık alanı oyunlar hazırlayarak, arkadaşları birbirine düşürme. Kongre kararlarında Parti Merkezi Şam’da üstlenecek diye bir karar yoktur. Hatta o dönemki Serxwebun yayınlarında merkez üyelerinin alanı terk edeceğinden bahsedilir. Abdullah Öcalan da dahildir. Özellikle Mehmet Karasungur, Öcalan’ın G. Kurdistan’a gelmesini ısrarla ister. A. Öcalan hayır demez ama hep erteler. Bu ara (1982-83) İsveç’e iltica etme girişimleri var, kabul edilmez.
Karasungur neden ısrarla Öcalan’ın Güney Kurdistan’a gelmesini istiyor? Suriye ve Lübnan sahasında fazla kalmanın (Sekreterlik ve Merkez üyeleri düzeyinde) zararlı olacağının çok iyi farkındadır.
Karasungur , 1980 öncesi partiyi mücadele sahalarında yönlendiren en önemli yöneticilerden biridir. Karmaşık mücadele dolu 3-4 yıl Önderlik eden grubu çok politikleştirdi. Mazlum, Hayri, Karasungur, Semir ve onlara yakın olan kadrolar, çok tecrübe edindiler.
Kurdistan tarihinde mücadele zinciri hep bir yerlerde kopuyor. Tekrar birleştirme çok zor, herkes yeniden başlamış gibi oluyor. Politikleşmek ağır bedeller karşılığında oluyor. Bu dönem yapılan hatalar, tecrübesizlikten kaynaklandı ve kendilerini sürekli oyuna getiren, devlet destekli, Kürtleri birbirine kırdırma konusunda donanımlı, Ankara Grubu, PKK’yi yanlış yönlendirmede (Aşiretlere ve diğer Örgütlere) başarılı oldu. Parti programında aşiretlerin kazanılması veya en azında tarafsız kılınması esas alınırken, sadece saldırı üzerinde yoğunlaşma, devlet oyunuydu.
G. Kurdistan’da M. Karasungur yönetiminde hazırlıklar çok iyi gidiyor. Üç parçadan (Kuzey, Doğu ve Güney Kurdistan) Kürt örgütleriyle ilişkiler var ve daha da geliştirilmeye çalışılıyor. Bir talihsizlik Karasungur şehit oluyor. Özellikle Karsungur’un KDP ile kurduğu ilişkilerden rahatsız olan, A. Öcalan’a bulunmaz bir fırsat çıkıyor. Şam’da kalmayı garantiliyor ve G. Kurdistana’da istediği gibi uzaktan müdahale edebiliyor.
Suriye ve Lübnan sahası yanlış bir karardı, parti kararı değildi. Öcalan’ın tercihiydi. Oldu-bittiye geldi. PKK’nin çoğunluk kadroları yakalanmış ve örgütsel yapı çökmüştü, çaresizlik vardı,
Öcalan’a da ‘güveniliyordu’. Öcalan samimi olsaydı, hazırlıklar için Doğu ya da Güney
Kurdistanı seçerdi. Ama tehlike vardı! Devletler güvencesine alışmış Öcalan için olmazdı!
M Hayri Durmuş dışında kimse sorun yapmadı. M. Hayri de yakalanınca, kalan ilişkileri kopmuş Parti kadroları, grup grup Suriye-Lübnan sahasına geçtiler. Bu alanda 1. Konferans ve 2. Kongre oldu. Tüm olumsuzluklara rağmen, PKK değerleri ilkeleri korundu. Doğru kararlar alındı. Diyarbakır Zindan Direnişinin etkisiyle Avrupa’da Kurdistanlı kitleler harekete geçti, çok güçlü bir kaynaşma-yoğunlaşma oldu. Sürekli eylem ve gösteriler düzenleyerek, Avrupa ve dünya kamuoyunun dikkatini Diyarbakır’a çevirmeği başardılar. İlk mücadeleyi belli aile çevreleri başlattı. Evleri gündüz derken gece hotel gibiydi ve bedava. Umarım bir gün isimlerini yazarız.
Çetin Güngör, (Semir) 2. Kongre kararıyla Avrupa alanında görevlendirilir. Avrupa faaliyetleri daha örgütsel bir yapı alır. Partinin temel basın-yayın faaliyetleri gelişir. Serxwebun ve Berxwedan yayınlarına, Fransızca çıkan Dosya Kurdistan ve Almanca Kurdistan Raport eklendi ve çok yararlı oldu.
İçerde cezaevleri direnişleri, Avrupa’da Kurdistanlı kitlelerin örgütlenmesi ve G. Kurdistandaki hazırlıkalar, PKK’ye çok iyi bir güç kazandırdı. Mücadelenin daha sağlıklı ve örgütlü devam etme koşulları oluştu.
Ancak PKK’nin parti olarak konumu buna uygun değildi! 1. ve 2. Kongre’de Genel Sekreter (bu sürece kadar başkan serok yok, serokluk 1983 ortalarında başlıyor.) konumu yetkileri hakkında açık bir belirleme yok.
PKK Ana Grup Davası’nda Apoculuk red edilir. M. Hayri Durmuş; ‘Bir siyasal partiyiz, ilkelerimiz, programımız var, Ben Merkez Komite üyesiyim. Kişiye bağlı bir parti değiliz, A. Öcalan da bir parti M.K üyesi ve Genel Sekreterdir. Mahkeme Heyeti Apoculukta ısrar eder. Bu da devlet politikası. 1980 öncesi Kurdistan Devrimcileri ve taraftarları, Apocu terimini yasaklamıştı, diyenleri de döverlerdi.
Çetin Güngör burada bir tehlike görür. Mücadele yeni bir boyut kazandı, büyüdü. Ciddi bir organizasyon gerekiyor. Yetkiler ve yönetim nasıl olacak, nasıl işleyecek?
Çelişki ve tartışmalar tam nerde ve nasıl başladı? Bunu bilmiyorum. 2. Kongrede bir şeylerin tartışıldığını duydum. Semir’in kaleme aldığı ilk mektubu , ayrıldıktan sonra okudum. Diyor ki; ‘Biz her şeyi Ali arkadaşa (Abdullah Öcalan’ın Şamdaki kod adı) bağlayamayız. Arkadaşa bir şey olursa’ endişe ve eleştirilerini sıralıyor. Parti yapılanmasının, kurumlaşması, içerde ve dışarda
partinin kurumlarla temsil edilmesi, ortak yönetim üzerinde yoğunlaşıyordu.
Kıyamet koptu, “Önderliğe saldırı var!”
Semir ayrılmak zorunda kaldı, Apoculuk başladı!
Ve tarih Semir’i haklı çıkardı. Her şey O’na bağlandı, O da Kemalizme. Ama halen de ısrar ediliyor.
Daha birkaç hafta önce, Sezai Temelli Urfa ve Ankara’da katıldığı, örgüt toplantılarında çözümün adresi olarak A. Öcalan’ı gösteriyor! Pekii kendileri ve HDP nedir? A. Öcalan’ı Kurdistan sorununda çözüm adresi olarak gösterme, MİT faaliyetidir. Evet tam böyle..
Apoculuk 1983 başlarında Avrupa’da başladı, önce buradaki Kürt kitleler üzerinde denendi. 3. Kongre’de ‘resmiyet’ kazandı. 4. Kongre’de komisyonlar kurularak hesap sorulma kararları alındı, ne yazık uygulamada başarılı olunamadı.
Devam edecek…
seroke netewi ne mir xalit hoca´yi ve tüm kürdistan sehidleri saygiyla ve minnetle aniyorum.
nur icinde yatiyorlar-ruhlari her daim günes ve kürdistan topragi olsun.
cetin güngör gibi bir bavoyigit kürdistan devrimcisini ve sayisiz mert kürdistan devrimcileri mafyavari sekilde arkadan katleden öcalan iblis kardeslerin ölümünü dört gözle bekliyorum.
suratlari ve herseyleri cani cehenneme.
münafik göbekli pustogullari ve tc les kargalari!!!
bimire malbate öcalan