Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Açlık grevleri sona erdi!

Selim Çürükkaya

Altı aydan beri süren açlık grevleri, bir kaç gün önce İmralı cezaevinden dönen avukatların getirdiÄŸi bir haberle sona ermiÅŸ bulunuyor. Apo’cular tam altı ay açlık grevi direniÅŸiyle kendi kitlesini uÄŸraÅŸtırdı. Onlara sorarsanız çok büyük fedakarlıklar yapıldı, insanlar bedenlerini ölüme yatırdı. Sekiz kiÅŸi intihar etti. Analar Ak Parti rejimine karşı yürüdü, polisten dayak yedi, yılmadı.

Bir de en önemlisi Kürtler için çok çok, ama çok çok gerekli olan talepleri yerine getirildi. BilindiÄŸi gibi eylemcilerin tek bir talepleri vardı. İmralı’da tutuklu olan Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılmasıydı. Ve Türkiye Adalet Bakanı tecrittin kaldırıldığını açıklayınca, direnişçiler zafer elde ettiklerine inanarak MİT yetkililerinin avukatların eline tutuÅŸturdukları el yazması bir mesajla eylemlerine son noktayı koydu.

Avukatların kamuoyu ile paylaÅŸtıkları mesaja göre, Öcalan tecrite alındığı günden beri, yalınız Türkiye de deÄŸil, OrtadoÄŸuda savaÅŸlar, kavgalar, katliamlar yaygınlaÅŸmıştır. Neredeyse Suriye ve Irak ta yaÅŸanan savaşı Öcalan’ın tecridine baÄŸlayan civciv avukatlar, Öcalan’la yapılan iki görüşmenin ardından umutlar yeninden yeÅŸermiÅŸtir demektedirler.

https://anfturkce.com/kurdistan/Oecalan-in-avukatlari-aciklama-yapiyor-125657

Öcalan’ın tecridinin kalkması için sekiz Kürt gencini imha eden, onlarca kiÅŸinin sakat kalmasına neden olacak olanlar, bir daha devletin güdümünde ve devletin hınk deyicisi konumunda olan Abdullah Öcalan’ı tekrar devreye sokmak istemektedirler. Birinci Raund da -2000 ile 2013 yılları arasında Kuzey Kurdistandaki gençleri, halkı ve ÅŸehirleri tarumar eden Öcalan, bu kez Suriye Kürdistan’ı konusunda insiyatif alarak oranın defterini Türkiye ve Suriye rejimlerinin lehine dürmek istemektedir.
Bunu nerden anlıyorum?
Bir önceki avukat görüşmesinde yanındaki tutuklularla birlikte dört kiÅŸinin ortak imzasıyla kamuoyuna sunulan açıklamada “Suriye devletinin sınırları içinde anayasal çözüm ve Türkiye’nin hassasiyetlerine” dikkat çekmiÅŸti. Türkiye’nin hassasiyetlerine karşı her daim hassas olan Abdullah Öcalan, ‘Suriye devletinin sınırları içinde ve anayasa çerçevesinde bir çözümden bahsettiÄŸine göre ve buna bir de Türkiye’nin hassasiyetlerini eklediÄŸine göre, Suriye Kürdistan’ında ayrı bir statü veya Suriye Kürtleri için ulusal bir talep istemeyecek.

Çünkü Türkiye’nin hassasiyetleri nerede olursa olsun, Kürdistan’a statü verilmesine karşıdır. İran’ın hassasiyeti, ha keza Suriye’nin hassasiyeti bu konuda aynıdır. Öcalan’ın açlık grevleri ve ölüm oruçlarıyla efendilerimizin bu hassasiyetlerini Kürtlerin hassasiyeti haline getirmeye çalıştığını ancak mürit olmamış veya haysiyetini yitirmemiÅŸ Kürtler fark edebilir.

Altı aydan beri sürdürülen açlık grevleri ve ölüm oruçları hakkında bazı saptamalar yapmak gerektiÄŸine inanıyorum. 1979 yıllarından beri Kuzey Kurdistan’ın bazı cezaevlerinde hak aramanın bir aracı olarak görülen açlık grevleri ve ölüm oruçları ciddi eylemlerdi. Açlık grevleri kısa süreli, kamuoyu oluÅŸturma, cezaevi yönetimini veya hükümetleri uyarma amaçlıydı. Bu greve giren tutuklular ÅŸekerli veya tuzlu su içiyor, baÅŸka da hiç bir gıda almıyorlardı. Açlık grevinin amacı ölmek deÄŸil, karşı gücü protesto etmektir.

Ölüm orucunun amacı insanların hayatlarını ortaya koyarak hak talebinde bulunmasıdır. “Ya verirsin ya ölürüm” yasası geçerlidir. Böylesi bir eylemi sürdürenler, yalınızca su içerler. BaÅŸka da hiç bir gıda, vitamin veya sudan baÅŸka bir içecek almazlar. Diyarbakır cezaevinde geçmiÅŸte konulan ölüm orucu eylemlerinde 49. günde Cemal Arat ve Orhan Keskin yaÅŸamlarını yitirdi. En uzun süre ölüm orucunda kalan Ali Çiçek´tir. O da 62. gün de son nefesini vermiÅŸti.

“Öcalan’ın üzerindeki tecriti kaldırmak” gayesi ile baÅŸlatılan açlık grevleri veya ölüm oruçları yaklaşık olarak altı ay sürmüştür. Ben buna, “vitaminli açlık grevleri” adını vermiÅŸtim. Vitaminler veya gıdalar alınmadan 200 gün yaÅŸamak mümkün olmadığına göre, bu son açlık grevlerini baÅŸka bir baÅŸlık altında deÄŸerlendirmek gerekmektedir.

Bu açlık grevcilerinin hiç biri ölmedi, belki bundan sonra ölmeyecektir. Ama girdikleri eylemlerle baÅŸka gençlere gaz vererek sekiz kiÅŸinin ölümüne neden oldular. Muhtemelen bu sekiz kiÅŸinin ölümünü de kazandıkları büyük “zafer!” lerinin zaiyatı olarak kabul edeceklerdir.

Bu son açlık grevleri bize bazı yeni ÅŸeyler de öğretti. PKK tarihinde ilk olarak Abdullah Öcalan, yanında olanlarla birlikte bir metnin altına imza attı. Acaba bu imza ile PKK BaÅŸkanlık Konseyini içeri mi taşıdı? Bundan sonra Apo’cu taban adına kararları bu konsey mi alacak?

Bu açlık grevi ve sonuçlanmasıyla birlikte Qandil dağında üstlenen “BaÅŸkanlık Konseyi” devre dışı mı bırakıldı?

Yoksa bizim bilmediklerimiz mi var? Türk istihbarat teÅŸkilatı MİT, Suriye Kürdistan’ındaki PYD yönetimi, Qandil ve İmral’ı üçgeni arasında mekik diplomasisi yaptıktan sonra mı Öcalan’ın önü açıldı?

Önümüzdeki günlerde bunun belirtileri ortaya çıkacaktır. Anlaşılan odur ki, altı aydan beri çalınan plak deÄŸiÅŸtiriliyor. Yeni bir masal anlatılacak ve geçmiÅŸin muhasebesi yapılmadan Kürt halkının başına yeni çoraplar örülecektir….

Bekleyelim görelim!

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

eighteen − 1 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla