Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

AÄŸrı’da özel tim tarafından kurÅŸuna dizilen çocukların hazin hikayesi

AÄŸrı’da özel tim tarafından odunlukta kurÅŸuna dizilen Orhan Aslan (16) ve M. Aydemir’in (15) hazin hikâyesi. OdunluÄŸun duvarları delik deÅŸik, kovanlar yerde. Kimin ateÅŸ ettiÄŸini saptamak kolay. Ancak 5 yıl geçti.

Yazarı Gökçer TahincioÄŸlu, AÄŸrı’da 5 yıl önce özel tim tarafından odunlukta kurÅŸuna dizilen Orhan Aslan (16) ve Muhammet Aydemir’in (15) hazin hikayesini köşesine taşıdı.

TahincioÄŸlu “Ä°ki çocuk, özel donanımlı tim tarafından odunlukta sorgulanıp, gecenin kör bir karanlığında öldürüldüler. OdunluÄŸun duvarları delik deÅŸik, kovanlar her yerde. O kovanlardan kimin ateÅŸ ettiÄŸini saptamak kolay. Ancak 5 yıl geçti, tam 5 yıl.” diye yazdı.

Gökçer TahincioÄŸlu’nun T24’te “Olur öyle ÅŸeyler!” baÅŸlığıyla yayımlanan bugünkü yazısı şöyle:

Muhammet ve Orhan, dünyanın bazen nasıl böylesine sessiz olabildiğini anlayacak fırsatı bile bulamadan gittiler. Bir çizgi çekildi dosyalarının üzerine, o çizgide yatıyor, duruyor çocuk bedenler…

Bir makbul çizgisi var memleketin.

Öyle görünmez, anlaşılmaz bir çizgi de değil çekilen.

Bile isteye, göze soka soka çizilen bir çizgiden söz ediyoruz, hepimize ezberletilen.

Ölmesi, yaralanması, aşağılanması, başlarına türlü iş gelmesi doğal karşılananlar ve diğerlerini ayıran.

Onların hikâyesi bu, çizginin altında kalan iki çocuk…

Muhammet ve Orhan…

* * *
12 AÄŸustos 2015 gecesi AÄŸrı Diyadin’de ardı ardına anonslar yapılmaya baÅŸlandı. PKK’nın jandarma bölüğüne ateÅŸ açtığı, operasyon baÅŸlatıldığı haberi duyuruluyordu. Herkes evlerine saklandı. Gecenin sessizliÄŸini zırhlı araçların hareketleri, tek tük mermi sesleri yırtıyordu.

Ama fırınlar çalışmak zorundaydı. İki çocuk, Muhammet ve Orhan da fırında çalışmak zorundalardı.

Fırın işçisi çocuklar Muhammet Emrah Aydemir ile Orhan Arslan, gecenin kör bir saatinde, her zaman yaptıkları gibi fırına gidip, beklemeye başladılar. Birazdan ustaları gelecek, fırını açacak, ekmek yapmaya başlayacaklardı.

Kamera görüntüleri sabit…

İki çocuk, kaldırımda otururlarken, fırının olduğu caddeye çok yakın bir yerden silah sesleri duyulmaya başlandı. Çocuklar, panikle ayağa kalktı. Fırının hemen yanındaki, odunluk olarak kullanılan küçük kulübeye girdiler. Yere mukavvaları serip, üzerinde oturup beklemeye başladılar. Güvende hissediyorlardı. Ailelerine mesaj gönderdiler telefonla. Anonsları sonradan duymuşlar, kurşun sesleri gelince odunluğa saklanmışlardı, iyilerdi, merak edilecek bir şey yoktu.

Bu mesajlar ailelerine iletildikten çok kısa bir süre sonra, yine kamera görüntülerine göre, fırının olduğu sokağa ardı ardına zırhlı araçlar geldi. Araçtan inen güvenlik güçleri, önce sokağı kolaçan etti, ardından odunluğa yönelerek içeriye girdi.

Sonrası…

Sonrası elbette kamera görüntülerinde yok.

Fırın işçisi ve öğrenci oldukları bütün ilçe tarafından bilinen, yoksul ailelerine yardım için, kantin masraflarını, okul harcamalarını çıkartmak için geceden sabaha kadar fırında çalışan iki çocuğun ölü bedenleri çıktı o odunluktan.

* * *
Sabah saatlerinde ise valilikten akla durgunluk veren o açıklama geldi:

“…Güvenlik güçlerimizin karşılık vermesi ile kaçan teröristlerin yakalanması için yapılan operasyonda üç terörist silahlarıyla birlikte ölü olarak ele geçirilmiÅŸtir.”

Öldürüldüğü söylenen diÄŸer isim kim bilinmiyordu ama öldürülenlerden ikisi 15 yaşındaki Muhammet ile 17 yaşındaki Orhan’dı ve “silahlarıyla ele geçirildikleri” iddiası elbette büyük bir yalandı.

Sabahın ilk ışıklarıyla olay yerine mahalleli geldi, hak savunucuları, avukatlar geldi. Uzmanlar geldi.

Muhammet ve Orhan’ın silahı da yoktu, çatışma yaÅŸandığını gösteren en ufak bir iÅŸaret de…

Diyadin Anadolu Ä°mam Hatip Lisesi öğrencisi Muhammet’in, günlük 15 lira karşılığında fırında çıraklık yaptığını bilmeyen de yoktu. Ailesine destek olmak için çıraklığa daha 10 gün önce baÅŸlamıştı ve bütün mahalleyi de haberdar etmiÅŸti durumda. Orhan ise daha deneyimliydi, 7-8 aydır fırındaydı.

Savcılık, zorunlu olmasına rağmen iki çocuğun olay yerinde teşhisini yapmadı.

Cenazeleri Adli Tıp’a, Erzurum’a yollandı.

Ve hemen ardından soruşturma için gizlilik kararı verildi. Hâlâ kalkmayan garip gizlilik kararı…

ValiliÄŸin alelacele “etkisiz hale getirildiÄŸini” söylediÄŸi çocuklar için emniyet tutanağında “sivil” oldukları yazıyordu.

Emniyet tutanağına göre sivillerdi sivil olmalarına ama nasılsa hiç ateÅŸlenmemiÅŸ bir Glock marka silahları vardı. Glock gibi bir silahı “sivil” fırıncı çırakları nereden bulacak ve madem silahları var neden kullanılmamıştı, yanıt yok. Zira aslında silahsızlardı. Silahla yakından uzaktan iÅŸleri de ilgileri de yoktu.

* * *
Adli Tıp’ta, ailelere çocuklarının üzerinde çelik yelek olduÄŸu söylenmiÅŸti.

Otopsi sonucu gösterdi, ne çelik yelek, ne bir başka koruyucu vardı.

Adli Tıp’ta ailelere, “çocuÄŸunuz terörist, çıkıp ÅŸimdi slogan atarsınız” denilmiÅŸti.

Ağızlarını bıçak açmadı.

Adli Tıp’ta ailelere, yüzleri parçalanmış çocukları için “DiÅŸinden mi tanıdınız?” denilmiÅŸti.

“Kokusundan bile tanırız” diye yanıtlamışlardı.

Adli Tıp’ta ailelere, “Sonunuz böyle olmasın” denilmiÅŸti.

Zaten sonları kalmamıştı.

* * *
Anneleri, çocuklarının öldürüldüğü yeri görmek istedi.

Zira o fotoğraftaki çocuklar birazdan ölecekler.

Orhan’ın annesi, “Öyle az konuÅŸurdu, öyle saftı ki çocuÄŸum” diye feryat etti.

Muhammet’in babası, “Öldürüldüğü yere geldik. Her tarafta kan vardı, annesi fenalaÅŸtı, ‘burası kasap dükkanı ondan böyle’ diyebildim, ne diyeyim” diye anlattı olay yerini.

* * *
İki çocuk, özel donanımlı tim tarafından odunlukta sorgulanıp, gecenin kör bir karanlığında öldürüldüler.

Odunluğun duvarları delik deşik, kovanlar her yerde.

O kovanlardan kimin ateÅŸ ettiÄŸini saptamak kolay.

Ancak 5 yıl geçti, tam 5 yıl.

Önce valilik soruşturma izni vermedi, sonra mahkeme kararıyla soruşturma izni çıktı, ardından operasyona katılan güvenlik güçlerinin listesi istendi, ardından büyük bir sessizlik başladı.

“Olur böyle ÅŸeyler” sessizliÄŸi…

“Zaten terörist olup daÄŸa çıkarlardı” sessizliÄŸi…

“Güvenlik güçleri de ne yapsın canım” sessizliÄŸi…

“Aman elleri soÄŸumasın, küsmesinler” sessizliÄŸi…

“Başınıza bir ÅŸey gelince polisi arıyorsunuz ama” sessizliÄŸi…

Muhammet ve Orhan, dünyanın bazen nasıl böylesine sessiz olabildiğini anlayacak fırsatı bile bulamadan gittiler.

Bir çizgi çekildi dosyalarının üzerine…

O çizgide yatıyor, duruyor çocuk bedenler…

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

10 − two =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla