Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Barbarlara karşı açlık grevine girilmez!-II

Medeni Duran/ Siyasetin Amigoluğunu yapmıyoruz diye birilerinin hakaretine maruz kalıyoruz…

Madem ölmekten başka yapacak bir şey yok ve birileri bizden buna inanmamızı bekliyor, istiyor o zaman ne diye duruyoruz? Haydi, birlikte ölelim…
Yok, Zalime, adaletsize;”Adil Ol, olmazsan kendimi öldürürüm!” demek, yerine; Adil Ol, olmazsan; sana karşı savaşırım…
Demek daha adil delil mi? Bunu söylüyoruz diye neden ezbercilerin, siyaset amigoların, hakaretine uğruyoruz?
İnsan en yüce değerdir, o nedenle hiç bir şey insan yaşamından daha değerli değildir, olmamalıdır demek neden; birilerini rahatsız ediyor?
Hani kavgamız insan özgürlesin; özgürlesin ki insanca yaşasın diyeydi?
Madem hala insanlıktan söz ediliyorsa; öyle ise bu saat itibariyle erdemli insanların yapması gerekenler varken, Kürt tutsakların Cezaevlerinde barbar Türk devletine karşı, bugün 43’üncü güne girilen açlık grevi eylemin doğru ve yanlışlığı üzerinden tartışmaları bir tarafa bırakıp “ölümler yaşanmadan, önüne geçelim!” demenin neresi yanlış?
Gelinen aşamada PKK’li ve PJAK’lı Tutsakların başlattıkları açlık grevi kritik bir evreye girmiştir. Türk devleti’nin açlık grevleri ile ilgili sicili bozuktur. Kürtler Böylesi hayati bir eylemin sonlandırılmasını sabıkalı olup, sicili bozuk bir devletin inisiyatifine bırakmamalı…
Hayır, her ne kadar eylemci Kürt tutsakların bu konuda muhatabımız İmralı’da tecrit koşullarında tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan’dır deseler de, PKK, KCK ve BDP’li yetkililerin bir an önce inisiyatif alıp devletin Öcalan’a uyguladığı tecritte karşın verecek farklı mücadele eylem hakkını da saklı tutarak açlık grevi eylemlerinin önüne geçmeli! Bu doğru yaklaşımlarımıza rağmen “açlık grevlerine seyirci ve suskun” kaldığımız sonucu nasıl çıkartılıyor?
Eli kanlı, barbar T.C. Başbakanı Erdoğan,“Bizim bir şehidimizin bedeli, 100 teröriste, bin teröriste mukayese edilmez.” Açıklamasını yapmamış ve bizde duymamışız gibi yok mu sayacağız?
Böylesine barbarlaşmış bir devlete karşı, açlık grevi yapılmamalı, Bu eylemin Kürde getirisinin şimdiden: olsa olsa ölüm, sakatlık, güçsüz bırakılmış bedenlere yenilerinin eklenmesinden başka bir şey olmayacağını, bu nedenle geç olmadan özellikle Kürt tarafının bu gerçeği görmesi gerektiğine dikkat çekmek, hakarete maruz kalma sebebi mi?
Öncelikle bilenmeli ki, teröre başvurmadan özgürlük vaat eden silahlı, silahsız ayırım yapmaksızın kimi çevrelerin; edepsiz, eli kanlı, darbeci, medeniyetsiz, barbar, ilkel, yamyam, gaddar, hunhar, soykırımcı, talancı, tecavüzcü, yağmacı, yasakçı, tahammülsüz, yobaz, cani Türk devletine karşı, verdikleri tüm mücadeleler meşrudur…
Bu anlamda verilen mücadeleleri her zaman destekledik, desteklemeliyiz, destekliyoruz…
Bu mücadeleyi veren, destekleyen birçoklarınız gibi bizde büyük bedeller verdik, vermeye de devam ediyoruz…
Bu anlamda verdiğimiz bedelleri; şöyle öldük, Hizbullah-Jitem tarafından şöyle kaçırıldık, tutuklandık, şu kadar ceza yattık, bu kadar işkence gördük, sürüldük, böyle katledildik, şeklinde kişiselleştirip, ajite etmeye gerek duymuyorum ama buna karşın bu kritik durumda, ölçüsüzce sağa solsa sataşanlara bir anlam veremiyoruz…
Merak edenler Kürt özgürlük mücadelesinin askeri, siyasi, alanından sorarak bunu öğrenebilir… Ayrıca basın arşivleri, mezar taşları ile mahkeme savunmaları yerli yerindedir…
Buna hiç kuşku yok, Türk devletine karşı mücadele eden, tüm çevreler en az benim, bizim gibi bedel ödemişlerdir…
Hele bu mücadele Kürt cephesinden verilmişse, bu bedel daha da ağırlaşıyor… Ayrıca Kürt olduğunun bilincine yarıp Türk devletinin, inkârına bir nebze bile itiraz etmiş her Kürt su veya bu bicimde ağır bedel önemiştir… PKK saflarında olanlar daha da ağır ödemişler, bu doğaldır, mücadele bedel ödetir…
Ancak ağır bedellerini ödediğimiz bu mücadele yöntemleri ile ilgili zaman zaman itirazlarımız oldu, oluyor…
Bu itirazları dile getirdiğimizde ise Orada burada yazılan yazıların altına yorum adına bildik ezber sloganlar konduran, özgürlük mücadelesinin sloganlarla sınırlı olduğuna kendilerini inandırmış, kimi ezberci dangalaklar tarafından hakarete, tacize uğruyoruz…
Biz doğru bildiğimizi en zor şartlarda bedelini göze alarak söyledik, yazdık yazmaya da devam edeceğiz, çünkü kimsenin amigosu değiliz, olmaya niyetimiz de yok!
Özetle: Bu konuda doğru olduğuna inandığımız şu: Tutsakların başlattıkları açlık grevi kritik bir evreye girmiştir. Türk devleti’nin açlık grevleri ile ilgili sicili bozuktur. Kürtler Böylesi hayati bir eylemin sonlandırılması gerekiyor. İnsanlarımızın hayatını, sabıkalı, sicili bozuk bir devletin insafına bırakmamalı… İnsanlarımızın hayatı böyle erdemsiz bir devlete kurban edilmemelidir! 43’üncü gününe giren süresiz dönüşümsüz açlık grevlerinde ölümler yaşanmadan, kalıcı ve geri dönüşümsüz sakatlanmalar oluşmadan, bir an önce çözüm yoluna girilmesi gerekmektedir. “en kötü çözüm, çözümsüzlükten daha iyidir!”

Medeni Duran
24 Ekim 2012

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

four × 2 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla