Ümit DaÄŸ / Oruçlu, seksen beÅŸ yaşında bir kadın, trafiÄŸe kapalı alanda yürürken bir zırhlı araç gelip eziyor O’nu.
Parçalıyor; fakat durmuyor bile, devam edip gidiyor.
Hiç bir ÅŸey olmamış gibi…
Polis, zaten güvenlik gerekçesiyle bulunduÄŸu bu trafiÄŸe kapalı alanda etrafı sarıyor. O esnada köyden yaÅŸlılık parasını çekmek için Lice’ye gelen seksen yaşında bir kadın duraksıyor.
Panzerin ezip parçaladığı kadına bakıyor, panzerin hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edip gitmesine içerliyor ve ezilen kadına doğru yöneliyor.
Polis, etrafını çeviriyor ve engelliyor; fakat polisler engellerken kendileri de hiçbir şey yapmıyorlar.
Bir vakit yaÅŸlı kadın yerdeki kadının ayakkabılarına bakıyor, elbiselerine…
Yaşlı bir Kürt kadının kaç tane ayakkabısı, elbisesi olabilir ki?
Tanıyor O’nu.
Ablası O!
YaÅŸlı kadın aÄŸlamaklı bir ÅŸekilde, bozuk Türkçesiyle “O benim ablam” diyor.
Ama inanmıyor polisler. limliÄŸini çıkarıyor, karşılaÅŸtırıyorlar; polisler ablası olduÄŸuna ikna oluyor. “Tamam” diyor polis “sen burada bekle.”
Az sonra çevredeki marketlerden battal boy bir çöp poşeti getiriyor polisler. Seksen yaşında, ablasının cesedine bakıp ağlayan kadına uzatıyorlar poşeti:
“Tamam, hadi sen git ablanın parçalarını topla!”
Seksen yaşındaki kadın seksen beş yaşındaki ablasının çevreye dağılmış uzuvlarını topluyor.
Kolunu, bacağını, muskasını, sinirlerini, ayakkabısını, tülbentini, gözlerini, saçlarını, seksen beş yılını toplayıp çöp poşetinin içine koyuyor.
Getiriyor.
Polisler çöp poÅŸetini alıp baÅŸka bir panzerin tekerleÄŸinin yanına bırakıp “Tamam” diyorlar, yaÅŸlı kadına “sen gidebilirsin.”
Gidiyor yaşlı kadın.
Sanki bir iş yapmış gibi; sofrayı toplamış ya da odayı; ya da torunlarını sevinçle etrafına toplamış da güzel bir iş yapmış gibi gidiyor.
Gidiyor.
Gidemiyor.
Dönüyor.
Uzaklaştırılıyor.
Gidiyor.
Geri dönüyor.
Uzaklaştırılıyor.
Sokağın diÄŸer tarafında bir kepengin dibine çömelip ablasına bakıyor, çöp poÅŸetine…
O vakitlerde; saraylarda kutlu iftar sofraları diziliyor; hukukun üstünlüğüne dair “Saadet Dönemi”nden örneklerle nutuklar atılıyor.
Pakize Hazar ve kardeÅŸi Hasret YaÅŸarer’in ismini ve olayı basından duymuÅŸ; fakat olay hakkında tek kelime etmeye dahi tenezzül etmeyen muhalefet partisi lideri “Adalet Yürüyüşü”ne devam ediyor.
Duran Kalkan, 25 Eylül Kürdistan referandumuna iliÅŸkin “BoÅŸ propagandadır, Kürtlerin devlete ihtiyacı yok” diyor…
Seksen yaşındaki Hasret YaÅŸarer, seksen beÅŸ yaşındaki ablasının çevreye dağılmış uzuvlarını topluyor. Kolunu, bacağını, muskasını, sinirlerini, ayakkabısını, tülbentini, gözlerini, saçlarını, seksen beÅŸ yılını toplayıp çöp poÅŸetinin içine koyuyor…
Aslında Hasret Yaşarer; seni, beni, bizi, hepimizi, herkesi, her şeyi o çöp poşetinin içine koyuyor!
*Lice’de dört günde sekiz kiÅŸi zırhlı araçların ezmesi sonucu yaÅŸamını yitirdi.
Ama neyse, boÅŸverin siz.
Nasıl geçti Kadir Geceniz?
Günahları sıfırladınız mı bari!