Güney Kürdistan’da 25 Eylül’de bir Referandum gerçekleşti. Demokratik, barışçı ve özgür bir ortamda gerçekleşen seçimlerle, Güney Kürdistan halkı % 93 ezici bir oy çokluğuyla bağımsız bir devlet olmak istediklerini beyan etti.
Seçimlerin ardından Kürdistan halkının, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış “Kendi Geleceklerini Özgürce Belirleme “ hakkına karşı, sömürgeciler tarafından sinsi bir plan ve saldırganlık devreye sokuldu. Bu planların en kirli boyutu olan, “İhanet” devreye sokularak Kerkük ve Kürdistan’ın bir kısım topraklarına el konuldu. Kürtler arasında iç savaş yaratmak üzere kurgulanan bu plan, Güney Kürdistan’ın siyasal iradesinin soğukkanlı ve duyarlı yaklaşımıyla şimdilik boşa çıkarılmıştır. Kerkük’ü ele geçirdikten sonra, uluslarası toplumun da seyirci kalmasıyla cesaretlenen, İran ve Irak merkezi hükümetlerinin yönettiği ve yönlendirdiği Haşdi Şabi güçleri, bugün saldırganlıklarını bir adım öne taşıyarak büyük bir güçle, Kerkük’ten Erbil’e doğru son yerleşim birimi olan Altınköprü’ deki Peşmerge güçlerine saldırmışlardır. Peşmerge ile girdikleri savaşta, Peşmerge Bakanlığının verilerine göre, 4 tank, 6 zırhlı araç, 110 kayıp ve çok sayıda yaralı vererek kaçmak zorunda kalmışlardır.
Güney Kürdistan yönetimi, hem referandum sürecinde hem de sonrasında, savunmada kalmış ve top yekün bir savaşın olmaması için büyük özveride bulunmuştur. Kendilerine bir saldırı olmadığı sürece, herhangi bir eylem gerçekleştirmemişlerdir. Böylelikle meşru ve yasal hakları olan “ Kendi Geleceklerini Özgürce Belirleme Hakkını” kan dökmeden ve barışçı yollarla gerçekleştirmek istediklerini bütün dünyaya göstermişlerdir.
Dünya, Kürdistan’da Kürt halkına karşı İran ve Irak merkezi hükümetlerinin işlediği suçlara ve devam ettirdiği terörizme karşı maalesef sessiz kalmaktadır. Bu sessizliği ancak, Kürtlerin barışçı çığlığı ile bozabilir.
Diaspora Kürtleri…….
1. İran,Irak ve Haşdi Şabi terörizmine karşı
2. İhanete karşı
3. Dünyanın sessizliğine karşı
4. Kürdistana uygulanan ambargo ve izalasyonlara karşı
5. Kürtlere yapılmak istenen yeni katliam hazırlıklarına karşı sesimizi yükseltelim.
Bulunduğumuz ülkelerde legal, barışçı yöntemlerle, Güney Kürdistan’nın yanlız olmadığını ve sonuna kadar yanında olacağımızı gösterelim. Bu nedenle; bu ülkelerde bulunun sivil toplum örgütlerimiz, siyasi partilerimiz, kurumlarımız, derneklerimiz ve bağımsız şahsiyetlerimiz en kısa sürede bir araya gelmeli, ortak bir koordinasyon oluşturmalı ve süreklilik arzeden sivil eylemlerle sesini yükseltmelidir.
Biz bir grup arkadaş, Almanya’nın Bonn ve Duisburg şehirlerinde iki toplantı gerçekleştirdik. Kısa bir süre sonra, Almanya’nın tümünü kapsayacak merkezi bir toplantı yapmayı kararlaştırdık. Toplantının çağrısını bir kaç sivil toplum örgütümüz yapacaktır. Bu toplantı gerçekleşinceye kadar, Güney Kürdistan’da ki gelişmelerin hassasiyeti nedeniyle, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde bulunun dernek ve kurumlarımız, insiyatif kullanarak, bulundukları ülke ve şehirlerde harekete geçmelidir. Halkımıza çağrıda bulunarak, yerel ve merkezi parlamentolar önünde, sivil ve barışçı gösteriler düzenlemeli ve o ülkelerin hükümet ve parti temsilcileri, sivil toplum örgütleri, medya kurumları, aydınlar, entellektüeller ile görüşme olanakları yaratmalı ve destekleri istenmelidir.
Aşağıya aldığım haberde de görüleceği üzere Güney Kürdistan siyasal iradesinin beklentisi de bu yöndedir. Avrupa ve Amerika’daki Kurdistani diasporaya seslenen Başkan Barzani,”legal ve barışçıl araçlar, gösteriler ve sivil eylemlerle hükümetlerinin ve kamuoyunun dikkatini Kurdistan’a uygulanan ambargoyu kaldırmak için destek vermeye çekmelerini istedi. “
20.10.2017 Güney Kürdistan Basını…..
Murat Dağdelen……….. 20.10.201/ Almanya