Vengma // İran Despot Molla rejimi tarafından idam edilen onbinlerce gençten geride kalan izlere yenileri eklendi. İran’da önceki gün idam edilen Åžair Ramina Hossein Panahi’nin  Anne ve ablasının yüzünde gördüğünüz gibi henüz açık kanayan yara ve bir mektup kaldı…  Yüz cırmalamak, sine cırmalamak ve saç yolmak iz bırakan  yaralardır tıpkı yüreklerinde açılan yaralar gibi. Kürt analarının yazgısı gibi, süre gelen adet olmuÅŸtur.
Åžair Ramina’nın Son Mektubu…
Kalbimin Atmasına İzin Verin
“Aylardır hapishanedeyim. Hapishanenin benim irademi, sevgimi ve insanlığımı ezeceÄŸi ve beni ehlileÅŸtireceÄŸi sanıldı. Tarih kadar uzun, sonsuzluÄŸa uzanan duvarlarla çevrili bir koÄŸuÅŸta tutuldum. Beni, sevdiklerimden, ülkemin çocuklarından ayıracağı sanıldı. Fakat, her gün hücremin ufak penceresinden uzak yerlere doÄŸru yolculuÄŸa çıktım ve kendimi onlar arasında ve onlar gibi hissettim. Buna karşılık, onlar bende hapsedilmiÅŸ kendi kederlerinin yansımasını göreceklerdi; böylece hapishane birbirimizle olan baÄŸlarımızı derinleÅŸtirdi. Hapishane karanlığının güneÅŸin ve ışığın anlamını zihnimden sileceÄŸi sanıldı, fakat karanlık ve sessizlikte alaca menekÅŸelerin büyüdüğüne tanık oldum. Hapishanenin, zihnimin zamanı ve onun deÄŸerini unutmaya terk etmeye zorlayacağı sanıldı. Ancak hapishane dışındaki anları yeniden yaÅŸadım ve yeni bir yol seçmek için yeni bir “ben” doÄŸurdum.
Aynı zamanda, benden önceki tutuklular gibi, yeni bir şafağı görme umuduyla hapishanenin karanlığına dayanmak zorunda kalan işkence görmüş bir neslin son kişisi olacağımı umarak, yoluma çıkan bütün aşağılama, hakaret ve zulmü tüm kalbimle kucakladım.
Bir gün, onların “‘Allahına’ karşı savaÅŸ yürütmekten dolayı” ‘kafir’ olarak damgalandım. Böylece, adaletin ilmiÄŸi yaÅŸamımı almak üzere dokundu. Ve bu günden beri istemeyerek idamımı bekliyorum. Ancak, bütün sevgili insanlarıma olan sevgimle, eÄŸer yaÅŸamımı kaybedeceksem, bütün organlarımın onları alınca yaÅŸam bulacaklara gitmesine izin vermeye karar verdim. Ve kalbimin, ondaki bütün sevgi ve tutkuyla birlikte bir çocuÄŸa bağışlanmasına izin verin. Nereden olacağı hiç fark etmez; Kaaron banklarında, Sabalaan Dağı yamaçlarında, DoÄŸu Sahara kenarlarında veya ZaÄŸros DaÄŸları’ndan güneÅŸin doÄŸuÅŸunu seyreden bir çocuk. Tek istediÄŸim isyankar, kıpır kıpır kalbimin, benden daha isyankarca kendi çocukluk arzularını aya ve yıldızlara ifÅŸa edecek ve onlara sonradan bir yetiÅŸkin olarak ihanet etmeyeceÄŸine dair onları tanık tutacak bir çocuÄŸun göğsünde atmaya devam etmesidir. Tek istediÄŸim, kalbimin yataÄŸa aç giden çocuklar üzerine sabrını kaybeden birinin göğsünde; “bu yaÅŸamda en küçük arzum bile gerçekleÅŸmeyecek” diye yazan ve kendisini asan Haamed’in –benim on altı yaşındaki öğrencim- hatırasını kalbimde canlı tutacak birisinde atmaya devam edebilmesidir.
Hangi dili konuşuyor olursa olsun, kalbimin bir başkasının göğsünde atmasına izin verin. Tek istediğim, onun, nasırlı ellerinin kalınlığı eşitsizliklere karşı öfke kıvılcımlarını canlı tutacak bir işçinin çocuğu olmasıdır. Kalbimin, çok uzak olmayacak bir gelecekte, çocuklarının onu her sabah güzel gülümsemeleriyle selamlayacağı ve birlikte bütün neşe ve oyunları paylaşacakları bir köy öğretmeni olacak bir çocuğun göğsünde atmasına izin verin.
O zaman, çocuklar yoksulluk ve açlık gibi kelimelerin anlamını bilmeyecektir; “hapishane”, “iÅŸkence”, “baskı” ve “eÅŸitsizlik” terimleri, onların dünyasında bütün anlamlarından yoksun olabilecektir. Uçsuz bucaksız dünyanızın ufak bir köşesinde kalbimin atmasına izin verin. Sadece ona özenli olun, çünkü o, tarihi acı ve eziyet ile dolu ülkesinin insanlarının anlatılmamış hikayeleriyle dolu bir kiÅŸinin kalbidir. Kalbimin bir çocuÄŸun göğsünde atmasına izin verin ki bir sabah yapabildiÄŸim kadar yüksek sesle ve anadilimde –Kürtçe-, haykırabileyim: Bu uçsuz bucaksız dünyanın bütün köşelerine, bütün insanlığı sevme mesajını taşıyan bir rüzgar olmak istiyorum.”
Biz geride kalanlar, sizleri kanlı İran molla rejimine karşı mücadele eden kutsal savaşçılar olarak hatırlayacaz. Ruhunuz şad olsun..