Mehmet Fatih MaçoÄŸlu’nun samimiyetini hep sorguladım,sorgularımda! Siyasetçinin, siyaseten doÄŸru ÅŸeyler yapması gerekir. Bu konuda objektif olmak lazım. DoÄŸru ÅŸeyler yapılıyorsa elbette bunu görmek ve paylaÅŸmak en doÄŸru olan ÅŸeydir. Heleki takdire ÅŸayan ÅŸeyler yapılmışsa, bunu da hakını vererek dillendirmek lazım..
Nihayetin de Maçoğlu, uyduruk ve tarihsel karşılığı olmayan bir ismin tabelalardan kaldırılmasına karar vermiş. Yüzyıllardır bilinen ismiyle dersim, devletin almış olduğu kararla Tunceli olmuş. Basit, insafsız, zalimce yöntemlerden biridir bu. Asimilasyonun farklı bir boyutudur.
Yöre isimleri, şehir isimleri, dağ isimleri vs tarihsel miraslardır. Bir halkın varlığının kanıtıdır. Halkın coğrafyayla olan ilişkisinin göstergesidir. Çünkü her bir ismin aynı zamanda yaşanmış bir hikayesi vardır yöreye ait.
Düşünün, oğlunuzun ismini Ali koymuşsunuz, birileri zorla ve dayatarak hayır diyor, siz çocuğunuza Veli diyeceksiniz, aslında Ali’nin ismi Veli’dir. Siz bugüne kadar yanlış isimle oğlunuzu çağırmışsınız. Bunun insani olarak hiç bir tutarlılığı yoktur, aynı zamanda size zorla dayatılan şeydir.
Dersim ilinin sınırlarıda tıpkı Tunceli ismi gibi uydurmadır. Aslında Dersim Arguvan´dan yani Malatya`dan, Erzincan´a, ordan Erzurum´a, Bingöl´ün bir kısmı dahil sıvasa kadar uzanan geniş coğrafik yere sahiptir. Türkiye´nin nüfus olarak en küçük illerinden biri haline gelmiştir. Bunun tarihsel sebepleri bellidir.
Dersim´de isyandan bahsedenler, aslında çok çok iyi biliyorlar ki ne bir isyan nede bir başkaldırı vardı.
Devletin Dersim´e yönelişine karşı bir duruş ve direniş vardı. Sanıldığı gibi topla tüfekle değil, hatta o meşhur dış güçlerin kışkırtması sonucuda değil, Dersim´de uygulanan engizisyonun kabul edilmemesi durumuydu bu. Misaki milli sınırları içinde bir yöre, dağıyla,taşıyla ve insanıyla yerle bir edilmişti.
Onbinlerce insan katledilmişti. Neydi sorun, aslında hiçbir şey. Sadece insan onuruna yakışır bir yaşamdı istedikleri.
Dağı, taşı ve insanı yerle bir edenler, dersim adını da unutturma adına, uyduruk bir isim olan Tunceli ile değiştirirken, tarihsel hafızayıda öldürmeye çalıştılar. Dersim öldü! Yaşasın Tunceli!..
Neyse, kısacası onlar her daim bizlere ayar verdi islah olma adına. Gerktiğinde öldürdüler, gerektiğinde sürdüler, gerektiğinde aklımız başımıza gelsin diye cezaevine attılar. Kendilerince vahşi bir ırkın ıslahıydı bütün bu zalimce yöntemler.
Geçenlerde Fatih Portakal MaçoÄŸlu´nu atv’ye konuk etmiÅŸti. Bayağı hoÅŸ sohbet bir ortam vardı. MaçoÄŸlu`nu öven sözler havada uçuÅŸuyordu. MaçoÄŸlu neredeyse kahraman ilan edilecekti.
Eh biz Kürt´lerin de çok enteresan ve basit zaafları var malesef. Aslında zaafın da ötesinde yemin psikolojisi durumu.
Kürdün belini sıvazla, saılver ortalığa demişler ya, aynen öyle. Maçoğlu bu ilgiden alakadan dolayı şımarmaz mı, hemde nasıl şımarır, sonuçta oda kürt.
Bugünse Fatih Portakal MaçoÄŸlun´a ; “Sayın maçoÄŸlu ÅŸimdi yaptığınız iÅŸ mi yani, dersim olsa ne olur,olmasa ne olur” diye sitem ediyor. İyi o zaman bizde size portakal deÄŸilde hıyar diyelim bakalım oluyor mu olmuyor mu.
Bunların en demokratlarından biridir Fatih Portakal, gerisini düşünün artık. Irkçılık sosuyla ve faşist bir bakış açısıyla terbiye edilmiş zihinlerin algısı ve vermiş oldukları refleks bu denli kirlidir.
O yüzden dedik ya sayın Maçoğlu, bunlar seni övüyorlarsa vardır muhakkak bir puştluk.
İrfan YILDIRIM
23.05.2019