Salih Aras/ Neredeyse her gün TSK Güney ve G. Batı Kurdistan’a saldırılar düzenliyor. Kuzey Kurdistan ve Türkiye’ de  Kürtlere yönelik operasyonlar, 24 saat durmak bilmiyor.  T. C Tarihinde  Kürtlere  karşı bu kadar kapsamlı operasyonlar AKP ile başladı ve devam ediyor! AKP’nin bu kadar elini güçlendiren nedenler nelerdi
Kürtleri (özellikle Kuzey Kurdıstan’da) böyle çaresiz ve savunmasız hale getirme ortamı 1990’lı yıllarda hazırlandı. 90’lı yılların başında başlayan, legalleşme sevdası, KUKH’ nin potansiyelini deşifre etti. Bu yıllarda 17 bin olarak ifade edilen faali ‘meçhul’ ler de, Devlet’in resmi ve gayri resmi güvenlik güçleri kimseyi arayarak bulmadı. Herkesin nerde olduğunu çok iyi biliyorlardı. Arama değil sıralama yapıyorlardı.
Gazeteler, dergiler, dernekler ve ilk HEP’ le başlayan ‘legal’ faaliyetler, Devlet tarafından izin verilerek (sanki yasal olarak kabulleniyormuş gibi) izlemeye alındı. Deşifre buradan başladı. Sonra tutuklama, katletme ve göçertme, her gün daha da hızlandırıldı.
Kaç çeşit ‘legal’ hareket oluşturuldu? Eş başkanlar yönetim kurulları, üyeler, il-ilçe, nahiye ve köylere kadar açık örgütlenmeler (tümü Devlet’in bilgisi ve onayı dahilindedir.) yapıldı, listeler Devlet’in ilgili kurumlarına sunuldu.
Belli başlı olanları sıralarsak; HEP’le başlayan ‘legal’ Parti dizisi, DTK, DBP bunların alt -üst yapılanmaları her şehirde yüzlerce, belki binlerce insanı bu yapılandırmalarla ilişkilendirme, bunun paralelinde, gazete, dergi, dernek, kültür merkezleri, sportif faaliyetler vb. vb. oluşumlarla her Kürt bir oluşuma dahil edildi. Zamanı gelince de herkes KCK-PKK’li olarak suçlandı.
Legal ve illegal faaliyetler planlı bir şekilde karıştırıldı. Kurulan her oluşum yada bir gazete ilk Öcalan’la başlıyor. Şimdi nerde gizlilik? Daha ilk günden hedef yapıyorsun kendini! Güvence diye bir şey yok ama bir hastalığa dönüştü; insanlarımız kendi-kendini ihbar etmeye başladı!
İşte; ‘ben Abdullah Öcalan’a sayın diyorum, gelin beni tutuklayın! , Abdullah Öcalan irademdir.’ Kendi açıklamalarıyla milyonlara varan isim listeleri, tabi ki Devlet kurumlarına sunuluyor. Devlet de hepsini arşivliyor. Sonra sıralama başlıyor. İlgili isimler şu ya da bu ‘legal’ oluşumla bağlantılıdır. Duruma göre ya öldürülüyor, ya tutuklanıyor ya da perişan edip süründürüyorlar.
Gizli bir şey kalmıyor. Her şeyi ortaya çıkarıyorlar, Devlet’e açık hedef yapıyorlar. Ortam, koşullar hiç uydun değilken, 30 yıldır ısrar etmenin nedenlerini sorgulamak gerekiyor. Kürde diyorlar; Türkü sev demokratik, ekolojik kardeşlik, ortak vatan vs. vs..! Türke de diyorlar ki; Kürdü öldür, vatan haini, bölücü terörist, düşmanımız vs. vs..! Her Türk tam olarak donatılmış, Devletin silahlı güçleri bir yana sivillere bile Kürtlere saldırma gerektiğin de öldürme hakkı verilmiş. Her gün yaşanan linç etme ve öldürme olayları, Devlet’in güvenlik güçlerinin gözleri önün de oluyor. Böyle bir Düşmana karşı, Kürtleri de kardeşlik sevdalarıyla donatıyorlar.
Kuzey Kürtlerinin neredeyse yarısı (belki daha fazla) 30 yıldır bu ‘Legal’ oluşumlara destek veriyor. Ama Devlet tarafından yasa dışı bir örgüt elemanıymış gibi muamele görüyor. (Oysa bütün oluşumlar T. C’nin kanunları dahilindedir.) Bunun toplumsal bedeli çok ağır oldu-oluyor. İnsanlarımız çaresizlik içindedir. Bir yok oluş, parça-parça soykırım yaşıyor. Hedef alınan bir Örgüt değil, Bir Halk-Ulus hedef alınmış ellerindeki silah gücünü de kullanarak Kürt Halkı’nı fiziki olarak yok etmek istiyorlar. Kayyumlarla bütün Kürtleri cezalandırıyorlar. Vatandaşlık, seçme-seçilme hakkı Kuzey Kurdistan da işlemiyor. Sorun bir belediye-belediyeler olayı değil. Çok daha farklıdır! Bir Halk yok edilmek isteniyor. Hem de büyük oranda kendi gücüyle.
Devlet kimseyi aramıyor. Legal oluşumların sayesin de, bütün Kurdistan Ulusal potansiyelini gücünü çok iyi biliyor. Bu güçle kendi gücünü kıyaslıyor. Daha güçlü olduğunu görüyor. Kürt tarafından gizli-saklı bir şey yok, her şey orta da ve hedef çok net. Saldırıyor ve sonuç alıyor. ‘Demokratik Türkiye’ için Kürt Ulusunun yok edilmesi mi gerekiyor?
Türk Devleti Güney Kurdistan’da nokta operasyonları yapıyor! Aynen Paris katliamı gibi! Zeki Şengali ve Diyar Garip’in katledilmeleri Türk basınında TSK ve MİT’in ortak operasyonu olarak servis edildi. Yani MİT yer tespiti yapıyor, TSK vuruyor. Peki MİT Zeki Şengali ve Diyar Garip’in yol güzergahını ve araçlarını nasıl tespit ediyor? Bahsi edilen MİT faaliyeti KCK’nin içinde ve tepesindedir.
Hiçbir Parti ve de Başkan-Lider kutsal değildir. Amaç için iyi araçlar olabilirler. Bu görevleridir, desteği Halktan alıyorlar.
Kurdistan Halkı, herkesle anlaşan, sadece Kürtlerle anlaşamayan KCK ve bağlantılarından uzak durmalı. 40 yıldır kendine zarar veren bu araçlardan vazgeçmeli. Evine çekil dinlen, 40 yıldır olup bitenlerin muhasebesini yapın. Bir batağın içi ve etrafı tuzaklarla dolu ve her şey Devlet kontrolün de, parça-parça tükenmedir. Devlet her şeyimizi bilmemeliydi. KCK bütün gücünüzü kullanıyor. Ama hiçbir şey, Sizin için kazanmıyor. Ev kadınlarını da (bir onlar kalmıştı) sokaklarda tüketmek istiyorlar. Eğer ev kadınlarını sokağa sürüyorsan, o zaman birkaç için de bayrak çekmelisin. Bu Bağımsız Kurdistan demektir.
Devlet ve Devlet’in başındaki, KCK’nin sunduÄŸu fırsatları kullanarak Kürt-Kurdistan’a ölümcül darbeler vurmak istiyor. ErdoÄŸan’ı çılgınca saldırtan bu fırsatlardır. Zamanla yarışıyorlar, korkuları var, ya uyansalar, oyunu fark etseler! Bu da T. C’nin sonu olur. Türk Bekası bur dan baÅŸlıyor. Ve biz Kürtler her geçen gün kaybediyoruz. Zamanın uzaması Kurdistan’ı küçültüyor ve nüfusunu azaltıyor. KCK; Türkün-Türkiye’nin en güçlü yanıdır. Tepedekilerden bahsediyorum, aldatılmış yurtsever milyonlardan deÄŸil…
... Bu yazımız ile ilgili görüşünüz? ...