1- Ben bir kahraman degilim, hatta Türkiye ırk devletine iki sene boyunca askerlik yaptım diye, ömrüm boyunca hep utanacak ve bu anlamda bana yapılan kınamalara eyvalah demekten başka bir çarem olmadığını kabul etmem gerektigini düşünmekteyim.
2- Çocukken Türk ırk devletinin okullarına gidip, bir Kürd çoçuğu olarak varlığımı Türklerin/Türkün çocuklarının varlığına kurban ettigim bir gerçek!
Çocuktum, güçsüzdüm ve her Kürd çocugunun geçirildigi tezgahta geçirildim!
Bunun için utanmam gerekiyorsa utanıyorum zaten ancak daha çok üzgün olduğumu belirtmek istiyorum.
3- Genelde Türkçe yazıyor ve konuşuyorum, amasız nedensiz bundan dolayıda utanıyor ve üzgün olduğumu belirtiyorum.
Bu bir sonuçtur ve nedenlerini yukarda ikinci paragrafta kısada olsa açıklamaya calıştım!.
4- Dersimde Reyber Dedemin(bir Dersimli olarak oda Seyit Riza gibi benim Dedemdir, inkar edemem bu bir gerçekliktir) yaptığının ihanet olduğunu söylüyor, lanetliyor, lanetliyenleride anlıyor ve haklı buluyorum.
Daha sonra bir Kürd olarak devlete teslim olan, devleti öven, devletle iş birligi içinde olan her Kürdü lanetliyor ve kınıyorum.
5 – Tarihte sömürgeci ve egemenlere karşı verilmiÅŸ ulusal,toplumsal kurtuluÅŸ ve özgürlük mücadelelerinde çokça iÅŸ birlikçi ve teslimiyetçi unsurlar çıkmış ve mücadeleye zararlar vermiÅŸtir.
Ancak bunlar mücadeleyi teknik olarak ağırlatıp zarara uğratsalarda bir bütün olarak uzun vadede etkisizleşmiş ve kara sayfalarda yerlerini almışlardır.
Mesela bunlardan sadece bir kaçını sayacak olursak, AliÅŸer Efendiyi öldüren Reyber ve Zeynel, Şıx Sait’e ihanet eden Binbaşı Kasım, AÄŸrı isyanında İhsan Nuri’ye karşı savaÅŸan Temirê Keskoi gibileri.
6-Selahattin Demirtaş, olsun Abdullah Öcalan olsun bunları bulundukları konumdan bağımsız olarak ele alıp sadece birer birey olarak degerlendirdigimizde, benden çok farklı olduklarını söyleyemem, benim gibi birer Kürd bireyi ve benim kadar yurtsever, benim kadar devletle ilişkilidirler.
Ancak durum farklı, Demirtaş ve Öcalan benim konumumda degil, toplumsal ve örgütsel konumları vardır. Söz konusu konumları kahramanlık ve liderlik edalarıyla kendileri halktan istemiş ve halkta onları o konuma getirmiş.
Öcalan ve Demirtaş yanlılarının dedigi gibi benim HDP ve PKK düşmanlığıma gelecek olursak.
Öncelikle yaptığımın düşmanlık degilde eleştiri olduğunu şöylesemde, ne yapsalar çoğunluk tarafından alkışlanan söz konusu anlayışı eleştirmek yine alkışlayanlar tarafından düşmanlık olarak degerlendirilecektir.
Ancak anlaşılırdır, o halde sorun yoktur, düşman isem düşmanımdır.
HDP ve PKK parti ve Örgüt olarak sözüm ona kendilerini Ulusal ve özgürlük mücadelesinin temsilci ve öncüleri olarak görüyorlar.
Yukarıda altıncı paragrafta belirtigim gibi bireysel teslim oluşlar, veyahut bireysel ihanetler zararlı olsada bireyleri bağlar.
Ancak HDP ve PKK’nin yaptığı toplumsal ve ulusal ihanetir.
Söz konusu anlayışın içinde olduğu ihanet bireyleri aşan bir toplum ve ulusu yok etme, asırlarca geriye götürme anlamına gelmektedir!
HDP’li seçilmiÅŸlerin ÅŸeref ve namusları uzerine devlete yaptıkları baÄŸlılık yeminleri, sıradan bir Kürd bireyin Devlete baÄŸlılığından katbe kat daha büyük bir ihanet ve teslimiyettir!Neden?
Çünkü bireysel degil, toplumsal ve örgütlü bir bağlılılık söz konusudur.
Bağlılık üzerine verilen şeref ve namus sözü, Kürd halkı tarafından kendilerine emanet edilmiştir.
Kürd halkı can ve malı pahasına elde etigi hak ve emaneti teslim etigi HDP’seçilmiÅŸleri ve PKK önderi götürüp devlete teslim etmiÅŸ ve halka ihanet etmiÅŸlerdir.
Dolayısıyla bu anlayışın yaptığı emanet ve degerlere ihanetin en büyügüdür!
Durum böyle iken HDP ve PKK’e tarafından ihanete ugradığının farkında olmayan bir çok Kürdün kalkıp HDP ve PKK’nin yaptığını savunarak yurtseverlik ve Kürdistanda bahs etmeleri büyük bir talihsiz paradokstur.
Toplumsal ve örgütsel ihanetin olduğu yerde bireysel ihanetleri öne çıkarıp en büyük sorunmuş gibi göstermek, egemenlerin kendi ihanetlerini örtmek için bilinçli olarak öne sürdükleri etik ve erdemden yoksun bir taktiktir.
Bir birey ancak kendi şeref ve namusundan sorumludur, bunu kendisine yakıştırıyorsa mezatada çıkarır satarda.
Ancak toplumun karşısına çıkıp, toplumun oyunu, çocuğunu, malını, mülkünü isteyenlerin satacağı şeref ve namus toplumun şeref ve namusudur.
Benim toplumsal ihanet ve ahlaksızlığa sert tepki ve eleştirimin kayanağı yukarda kısaca belirtmeye calıştığım düşüncelerdir.
Anlayan anlamış, anlamayıp halen papağan misali bizi düşmanlık yapmakla suçlayanlar ise, farkında olmadıkları acı ve trajik bir ihanete destek verdiklerini bilsinler.
https://www.facebook.com/munzur.okur/videos/10156475912279351/
15.02.2019
Munzurokur@hotmail.de