KÜRD DEVLETİNDE ISRAR HER KÜRDÜN KIBLESİ OLMALI !!
Ortadoğu’da kalıcı barışın ve çatışmasız bir ortamın yaratılması, ancak bir Kürt Devletinin oluşmasıyla mümkün olacaktır!
Dünya’nın çivisi çıkmış, rotası değişmiş, yol güzergâhı nereye doğru gittiği maalesef belli değil.
Hangi ülkeye bakıyorsak orada bir kokuşmuşluk, karışıklık ve kaos söz konusudur. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Çıkar ve menfaatler, insanları ölüme mahkûm etme politikası üzerinden yürütür hale gelmişler. Orta doğu da on yıllardır oluk, oluk kan akıtılıyor. Ve asıl mesele Kürt sorunudur!
Orta doğuda sürdürülen savaşın ekonomik ve siyası boyutuna baktığımız zaman, bu savaşın ipleri emperyalist ve kapitalist ülkelerin ellerinde olduğu açık ve seçik görülüyor. Burada amaçlanan asıl hedef, Mezopotamya’nın yer altı ve yerüstü zenginlik kaynaklarını kendi ülkelerine taşıma arzusudur. Ama gel gör ki öylesine doyumsuz çıkarperest bir tutum içerisindeler ki insan yaşam ve hak hukukunun bir öneminin olmadığını, her şeyin çıkar üzerinden bina edildiği, birçok kirli ittifakında bu sahada vuku bulunduğu görülmektedir.
Ne demiştik, Ortadoğu da bitmeyen kaos’un altında Kürt gerçeği vardır. Evet, tamda öyledir.
 On yıllardır kendi egemenliği altında bulunan Kürt’lerin, bağımsızlık ve devletleşmesinin önüne geçebilmek için, kendi ülkelerinin güvenliğini de tehlikeye atabilecek kadar gözlerine kan bürümüş durumudadırlar. Aklın hayalin alamayacağı her türlü oyun dolap ve entrikaları devreye sokarak, süreklilik arz eden işkence, baskı ve ölümlerle iç içe bir coğrafyayı yarattılar. Bu yöntemle geçmişten günümüze kadar Kürt’leri hem kendi içlerinde! Hem de egemenliği altında bulundukları ülkelerle bir savaş halinde olmalarını sağlamış oldular. Zira sürekli savaş hali, bir halkı her anlamda(Kültür, ekonomi, güç) zayıf düşürdüğünü bilinen bir gerçekliktir. Bu genel doğru tespitin ışığında, Kürd halkını da zayıflatıp sürekli bağımlı halde tutabilmek, birliklerini engellemek, bağımsızlık ve uluslaşmayı düşüncelerinden sildirtmek stratejisiyle hareket etmişlerdir.
Burada unutulmaması gereken en önemli faktör! Kürt coğrafyasının yer altı kaynaklarının zenginliğidir. Bu her zaman aç gözlülerin iştahını kabarttığı gibi, hâkimiyet kurmanın da peşinde olmuşlardır.
Dört parçada egemenlerimiz olan(İran, Irak, Suriye, Türkiye) ülkelerin iç işlerine baktığımızda, manzaraları içler acısıdır. İnsan haklarından tutun, ekonomiye varana dek, dip yapmış durumdalar! Halkların psikolojik durumu ise trajedidir! Kürt gerçeğini maniple etmekle uğraşmaktan, ülkelerini cehenneme çevirdiklerinin farkında bile değillerdir sanırım!
Başını, ABD, Rusya Çin ve İngiltere’nin çektiği dünya devleri dediğimiz güçlerin, Ortadoğu da ki çıkar kaynaklı politikaları dahil, doğru bir mecrada yürümemekte her gün farklı, farklı ittifaklar oluşmakta, normalde yan yana gelemeyen ülkelerin kol kola girerek birlikte yürümektedirler. Mesele ekonomik çıkar olduğu için bunlar Ortadoğu da barışı değil bizzati savaşı kışkırtmaktadırlar.
 Tabi bunları dile getirirken, insani olarak bir değerlendirme yapacak olursak… Bu bahsi geçen yönetenlerin üretebilecek bir şeylerinin kalmadığını, tam bir iflasın eşiğinde olduklarını, el uzatılmadığı takdirde dünyamız, içinde barındırdığı canlı ve cansız varlıklarla birlikte çok daha vahim olaylara sürükleneceği muhakkaktır. Ortadoğu’da mevcut bulanan yoz Arap kültürü savaşları tetiklemekte, Baas ırkçılığı da halklar arası barışın gelmesini engellemektedir. İşte tamda burada Kürt’lere büyük ihtiyaç vardır. Kürt’ler, son yüzyıldır maruz kaldığı her türlü haksızlıklara rağmen, insanlığını, merhametini, vicdanını, güzel ahlakını terk etmedi! Haliyle, Ortadoğu’nun ve de dünyanın başına gelebilecek en güzel ve kurtarıcı olacak olan bir Kürd devletidir!
 Yukarıda değindiğim gibi Kürt’leri gerçeklerinden uzaklaştırmak için her türlü oyuna başvurduklarını bu oyunlardan ön önemli olanı da yüzyıldır, Kürt’lerin ileri gelenlerini türlü vaatlerle birbirlerine karşı cepheleştirmek olmuştur!Nitekim son Kerkük ihanetiyle tarihi bir kez daha tekkerür ettirmiş oldular. Ancak burada önemli olan bu durumun, Kürtleri daha güçlü kılarak hızla devletleşmeye taşıdığıdır. Dışarıdan gelen ihanetler için bir şey diyemem ancak, içeriden yapılan ihanetin unutulmayacağını! hak ettikleri muamele her ne ise gereği yapılacağına inanmalıyız. Kürt’ler olmadan, bu saatten sonra huzurlu bir Ortadoğu’nun olamayacağını her kesim biliyor. Antenlerimiz açık, gönlümüz ferah olsun. Birlik beraberlik ve de Kurd’i duygularımızı yükselteceğimiz bir dönemde olduğumuzu yabana atmadığımız sürece zafer bizimdir… Dünya! Hiç olmadığı kadar bu gün huzura ve insanlığa muhtaçtır. Huzurun vuku bulması umudunu yükseltelim. Saygılarımla
AYNUR ENGİN