Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Kürt Siyasetinde Türkçe Düşünmek

HASAN DERE / Farkında olsun olmasın Kürt elitlerin çoğu düşüncelerine oto sansür uygulamaktadırlar.
Taner akçam’la yapılan, Eylem YILMAZ imzalı, 18Nisan 2021 tarihli yazılı söyleşiyi okuyunca bunun ayırtına vardım.

Önce değerli Taner Akçam’ın düşüncelerini bize ulaştıran Yılmaz’a sonra da görüşlerini bizimle paylaşma centilmenliğini gösteren sayın Akçam’a teşekkür ederim

 “Dağ Kürt insanı için ölümdür” diyor. Bunu biz Kürtlere hatırlatmak iki nedenle çok önemlidir. İlki, yürüdüğümüz yolun ölüm getireceğini düşünememiş ve dost bir ses, “ezeceğiz” terkibinden değil, etiketli ama rütbesiz ağzından bize seslendiği için. İkincisi deyim yerindeyse hayatımızı kurtarmış oluyor. Öyle ya dağ Kürt insanı için ölümse çıkmayız olur biter.
Kuşkusuz devletinin iç siyasetine davet ederken de kötü niyetli değildir. Hazır Kürtler TC’yi demokratikleştirmek için can atarken, bir dostun çağrısına uymamak olmaz! Ben dahil birçok Kürt benzer şeyi dile getirdik ama öyle net olmadık. Mesela vengma’da Kürtler TC Siyasetine Dahil Olmalı Mı? başlıklı yazımdaki “…yasal mücadele olanaklarını sonuna kadar kullanma..” düşüncesi, dağdaki mücadeleyi ikinci plana itilmekte değil mi idi?

Neden Akçam gibi net dile getiremedik, getiremiyoruz, işte asıl sorun buradadır.
Bence dört sebepten.
İlki, PKK hattının “Silahlı mücadeleye de karşı çıkıyorlar” suçlamasına hedef olma endişesi.
İkincisi, PKK’ye rakip görünen ama aynı yanlışta, yani silahlı mücadelede ısrar eden sözde dost çevrelerin saldırı furyası…
Çünkü silahlı mücadeleyi ret etmek Kürt cenahında, bir tür “Türkçe” veya “Türkçü” düşünme olarak algılanıyor ve “TC devletine yamanma” olarak sunulmaktadır.
Üçüncüsü, Kürt elitlerinin içinde geldikleri geleneklerde sıklıkla görülen didişmeci ve kariyerist saldırıları alevlendirme çekincesi.
Dördüncüsü de yazı yazdığımız sayfadaki arkadaşlarla sürtüşme veya ters düşme kaygısı…
Bu sonuncusu fazla önemli olmamakla birlikte oto sansürde etkili olmaktadır.

Doğrusu Sayın Akçam çok güzel izah ediyor. (“Doğruyu söylemeyin, yalan söyleyin, çünkü söylediğiniz size karşı kullanılabilir” üzerine siyaset inşa edemezsiniz. “Allah’ın bildiğini kuldan saklayarak siyaset yapamazsınız”. Kürt meselesine, PKK’nin ve HDP’nin sosyolojik taban ortaklığı üzerine konuşmayarak değil, konuşarak çözüm bulabilirsiniz. Bu niye böyledir, sorusunu sormadan, yalanla ve inkârla gidilecek bir yer yoktur. Bu sadece bu tür suçlamaları yapanların mantığını benimsemek, kendi düşüncenizi köleleştirmektir. Düşünceninizdüşüncenizi olmalı, altını ben çizdim. Hasan Dere–  özgürleştirmeden, var olan gerçeği konuşmadan sorunu çözemezsiniz.)

Devamında
Akçam, ”PKK 1984’ten bu yana silahlı mücadele yürütüyor. Herkesi gerçekçi olmaya davet etmek isterim. Bence PKK artık sıradan bir örgüt değildir. PKK bir yarı devlettir. Devletleşme yolunda çok önemli adım atmış bir kuruluştan söz ediyoruz. Artık PKK üzerine konuşmak sıradan bir örgüt hakkında konuşmak gibi olmamalı. Kürdistan denilen bölgede –rakamları tam bilmiyorum, yüzlerce deniyor- köyü kontrol eden, Suriye’de bir bölgeyi artık bir devlet gibi yöneten ve başta ABD tüm Batı tarafından tanınan bir yapıdan söz ediyoruz. Dolayısıyla bugün konuya ilişkin önermeler yaparken bunun göz önünde bulundurulması gerekiyor.” diyor.
Diyor ama peşinden de “… ama ben Kürt meselesinin çözümünün PKK ile yapılacak görüşmelerde yattığını veya görüşmelerden geçtiğini düşünmüyorum…” diye de ekliyor.

Prof. Taner Akçam’ın bu düşüncelerine katılırsınız katılmazsınız ama kısmen realiteyi işaret ediyor.
PKK’nin yarı devlet olduğu doğrudur; doğrudur da bu yarı devlet özelliği “dağ” sayesinde sağlanmadı mı? Eğer silah bırakılacaksa, PKK’ye yarı devlet statüsü kazandıran gerilla ordusunu, “Dağ Kürt insanı için ölümdür” gerçeğinin neresine yerleştireceğiz? PKK bu orduyu ne yapmalı?


PKK’nin Kürdistan’ın Ulusal Kurtuluşu amacıyla yola çıktığı (daha doğrusu görüntüsü verdiği) doğrudur. Nihayetinde da olsa bu hattı terk ettiğini biliyoruz.
Bilmediğimiz, bu hattı hiç izlemeden, planlı biçimde Kürdistan Ulusal davasını terörle damgalayıp damgalamadığıdır. Ne yazık ki dostumuz ‘Türk’ Akçam, bu sırrın perdesini aralamıyor, üstelik işin aslını bilip bilmediğini de sızdırmıyor.
Ancak, terörizm uygulayan kişilerin örgütünün, terörizm uygulamadığını ispat etme gibi TC elitlerinin omuzlarına çok ağır ve altından kalkamayacakları kadar zor bir görev yüklüyor!
Biz kolay gelsin diyelim ama hiç de kolay değil!
Konu üzerine kendi düşüncelerimi de hiçbir etkide kalmadan dile getireyim.

1- Silahlı mücadele kimine romantik gelebilir ama son derece tehlikelidir. Hele Kürt toplumuna, gerçekten, ölümden başka getirisi olmamıştır.
Olmayacak mı, Allah bilir!
Sömürgecilerden daha çok Kürtlere karşı kullandığı ve kullanma potansiyeli taşıdığı için PKK silah bırakmalı. Gerçekten Kürtler için iyi bir şeyler yapmak istese, işleri Kürdistan’ın her parçasında, dünya nazarında meşru görülen sivillere bırakıp kendini fes etmeli. Silahlı gücünü bu meşru sivillerin emrine vermelidir. Silahlı mücadeleye son verdiğini deklere etmeli ve Kürtler arasında ulusal barış ilan etmeli. Böyle bir davranışın toplumsal beğeni kazanacağına şüphem yoktur!
Ancak bu temenniler gerçekçi değil!
Eğer PKK hesaba katılmadan, asgari hakları tanınarak Kürt sorunu TC bütünlüğü içinde çözülecekse, ömrü silahlı mücadeleyle geçmiş ve çoğu INTERPOL aracılığıyla aranan liderleriyle silahlı adamlar ne olacak? Buna bir çözüm sunulmadan PKK’nin feshi veya silah bırakması fantezidir!
Bunun yerine PKK sömürgeciler tarafından muhatap alınarak birlikte bir çözüme gidilmesi mantıklıdır.
2- PKK ve muhalifleri karşılıklı kan davası gütmeye son verilmeliler. PKK, gücünü ve yetkilerini Kürt halkıyla dolayısıyla sivil kuruluşlarla paylaşmalıdır
3- Barış kararı gereği, Selim Çürükkaya gibi davanın ceremesini çekmiş, Öcalan’a ve örgte eleştiri yöneltmiş insanları hedef gösterme bırakılmalı.
4- Tüm Kürt örgütleriyle birlikte yasal mücadele platformunda birlik arayışları başlatılmalıdır. Bunun için de ortak bir komisyon oluşturulmalı.
5- Devlet, federasyon ve anadil eğitimine olanak yaratmaya yasal yöntemlerle zorlanmalı. Bunun için örgütlü STK devreye sokulmalı.

Saydığım 5 maddeyi de PKK’nin hayat geçirmesi mümkün değildir. Dolayısıyla Sayın Akçam’ın değindiği realiteler Kürtler için sadece “Dost acı söyler” makamında nağmelerdir.

Akçam’ın da dile getirmekten sakındığı gerçekleri olmalı.
Mesela, PKK Kürtlerin lehine kullanılmayan silahları neden taşıyor diye düşünüldüğünde;
Akçam, TSK’nin beklediği hizmeti yerine getirmek için olduğunu biliyor da dile getirmiyor olabilir mi acaba, diye düşünmeden edemiyor insan!

Hasan Dere
19.04 2021

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

1 + 20 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla