Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

A. Zeki Okçuoğlu: Öcalan, Leyla Zana’yı Ölümle Tehdit Etmiş!

ABDULLAH ÖCALAN’IN İMRALI’DA HDP YÖNETİCİLERİ VASITASIYLA LEYLA ZANA’YA YAPTIĞI ÖLÜM TEHDİDİ

Ninem anneme “Kurê te bênamûs derket” derdi.
Abdullah Öcalan (İmralı Notları)

Abdullah Öcalan İmralı sürecinde (TC ‘nin kurduğu Heyet’in bilgisi dahilinde, hatta muhtemelen onun aldığı kararla) Leyla Zana’yı Sırrı Süreyya Önder ve onunla birlikte ondan direktif almaya gelen Pervin Buldan ve İdris Baluken vasıtasıyla ölüm tehdidi gönderiyor. Peşinen belirteyim, mevzu bahis iddianın kaynağı, Öcalan’ın İmralı’da HDP yöneticileriyle yaptığı görüşme notlarının yer aldığı Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşam’ı inşa (İmralı Notları) isimli kitap. Bu kitap PKK (Mezopotamya yayınevi) tarafından Almanyada basıldı (2015).
Abdullah Öcalan’ın Leyla Zana’yı ölümle tehdit etmesi, iki nedene dayanmaktadır…
Birincisi, Leyla Zana’nın Abdullah Öcalan’la yapacağı görüşmeye iki danışmanıyla birlikte gelmek istemesi…
İkincisi, Leyla Zana’nın Barzani ile kurduğu özel ilişki…
Her iki nedenle alakalı bilgi aşağıda nakledeceğimiz söz konusu kitapta yer alan dialogda mevcut…
Abdullah Öcalan’ın Leyla Zana’yı ölümle tehdit ettiği dialog İmralı’da, HDP heyetiyle (Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder. İdris Baluken) yaptığı mutat bir görüşmede (11 Ocak 2014) geçiyor. Görüşmede, isminden ‘yetkili’ olarak söz edilen bir istihbarat mensubu yer almaktadır.
Dialog şöyle…
“Bir de Leyla meselesi var. Sanırım Hakan bey sizinle paylaşmış. Ayrı ayrı düşüncelerinizi bilmek istiyorum. Danışmanlarını tanıyor musunuz?
Sırrı, İdris, Pervin Buldan: Tanımıyoruz.
A. Öcalan: (gülerek) Amerika ve İsrail devreye mi girecek? Evet sizler ne düşünüyorsunuz?
S. S. Önder: Bence kendisiyle fazlaca meşgul. Ortak çalışma bilinci yok. Her an kontrolsüz bir tavır geliştirip süreci zora sokabilir.
P. Buldan: Bence bir şans daha vermek gerekir. Arkadaşlar çağırıp konuşursa belki düzelebilir,
A.Öcalan: Leyla’ya deyin ki, Öcalan’la görüşme işi ciddidir. Barzani bile yan üründür. Bizim görüşmelerimiz olmasaydı bugünkü pozisyonlarında olmazlardı. Örgüt işleyişine bağlı kalacak. Bunu kendisiyle konuşun. Bütün hünerlerini Sırrı Bey gibi, Pervin Hanım gibi ortaya koyacak. Biz siyasi bir hareketiz. Siyasetle oynarsa canıyla öder. Oyun değildir bu. Danışmanla gelme işi olmaz. Ancak Sırrı beyle gelirse görüşürüz.
Kendisine söyleyin, Sırrı Bey bizim fahri başkanımızdır. O olmazsa olmaz.
S. S. Önder: Ben Ahmet beyi de önerdim, onunla gelebilir. O kendisini kontrol eder. Yoksa çıkıp saçmalayabilir, dedim.
A.Öcalan: Seninle gelsin. Sanırım önümüzdeki hafta gelirsiniz.”
Dialogdan, ölümle tehdidin asıl nedeninin Zana’nın görüşmeye danışmanlarıyla birlikte gelmek istemesi olduğu anlaşılıyor. Zira MİT, Leyla Zana’nın danışmanlarının Mossad ve CIA ile münasebetinden şüphelenmektedir. Oraya gidip onu öldürmek isteyebilirler.
*
Herkes çok iyi biliyor ki, her canı isteyen gidip Abdullah Öcalan’la görüşemiyor. Onunla görüşecek kişiler devlet tarafından tespit edilmektedir. Muhtemelen Leyla Zana’nınki de devlet tarafından kararlaştırılmış bir görüşme. Ancak Leyla Zana görüşmeye giderken, beraberinde iki danışmanını da götürmek istiyor. Muhtemelen çocuklar, “Abla nolursun bizi de yanında götür. Sayende Ulu Önder Apo’yu görme şerefine ermiş oluruz.” diyerek yalvarmışlardır kendisine. O da, çocukların gönlü olsun diye üst seviyeden gelen görüşme direktifi üzerine iki danışmanının adını bildiriyor.
Abdullah Öcalan Türk devleti nezdinde, yeri doldurulamaz mertebesinde bir şahsiyet olarak kabul görmekte… Son kırk yıl içimde Türk devletinin Kürdistan siyaseti büyük nispette, onun ve onun etrafında teşkil edilen ajan örgüt üzerinden yürütülmektedir. Abdullah Öcalan’ın öldürülmesi ya da devre dışı kalması halinde, Türk devletinin Kürdistan siyaseti çökme tehdidiyle karşı karşıya kalır. Bu nedenle Abdullah Öcalan Türk istihbarat servisleri ve Türk ordusu tarafından, en üst seviyede devlet mensuplarına mahsus emniyet tedbirleriyle korunmaktadır. Emniyet tedbiri olarak kendisine bir ada ve yerleri bilinmeyen ikametgahlar tahsis edilmiştir.
Abdullah Öcalan’la alakalı alınan emniyet tedbirlerinden bir tanesi de, onun varlığından rahatsız olan başka devletlerin, ajanları vasıtası ile etrafında kurulan emniyet çemberini aşarak, onu öldürme teşebbüsünde bulunmalarını engellemeye matuftur.
Bu gibi durumlarda havada uçan kuştan bile şüphelenen her istihbarat teşkilatı gibi MİT de, Leyla Zana’nın danışmalarıyla birlikte görüşmeye gideceğini bildirmesini dış bir istihbarat teşkilatının muhtemel bir operasyon teşebbüsü olarak mütalaa etmiştir. Bu istihbarat teşkilatı da olsa olsa Mossad ya da CIA olabilirdi.
Bunun üzerine Leyla Zana danışmanları adına müracaatta bulunur bulunmaz MİT müsteşar seviyesinde harekete geçiyor; Abdullah Öcalan ve HDP yöneticilerini durumdan haberdar ediyor.
Bu konuda Abdullah Öcalan MİT’den de şüpheci… Yerde bir hamam böceğinin dolaştığını görse, “Birileri beni öldürmek için mi onu gönderdi acaba?” diyerek paniğe kapacak türden biri.
Kitapta, devletin ve Abdullah Öcalan’ın bu konuda hassasiyetini ifade eden ibareler yer almaktadır.
Misal…
Bir Heyet toplantısında (Heyet: Türk istihbarat görevlileri, Abdullah Öcalan ve diğer bazı üst seviyede PKK’lilerden teşkil edilen organizasyon) Öcalan ve bir devlet yetkilisi bir Mossad ve iki İngiliz ajanının onun yanına kadar gidebildiği şu satırlarla anlatmaktadır:
“Abdullah Öcalan (…) önemli bir olay vardı. Yine buradaki görevlilerden biri gelmişti. Özellikle iki eliyle kemerini tutarak bana mesaj vermek istiyordu. Kemerine baktım. Yahudi yıldızı, Davut yıldızı parlıyordu. O da dakikalarca öylece bekliyordu. Benim ısrarla mesajı almamı istemişti. Bana ‘Ben Mossad’ım, buradayım’ bunu hissettirmek istemişti. Yani buraya Mossad bile girmiştir”
Devlet Yetkilisi: Hatta buraya İngiliz istihbaratı da gelmiştir.
Abdullah Öcalan: Evet. O Avrupa’dan gelen heyet içinde varlardı.
Devlet Yetkilisi: Gelen iki avukat İngiliz istihbaratı adına gelmişti.” (sh.423).
Daha da ilginç olan Öcalan’ın ‘Mossad ajanı’ ile ilgili hadiseyi, TC’ye getirildikten sonra Leyla Zana üzerinden kendisine kurulan bir ‘mektup komplosu’nu anlattıktan hemen sonra dile getirmesi.
Leyla Zana’nın Barzani ile kurduğu özel ilişkinin Abdullah Öcalan’da neden olduğu rahatsızlık meselesine gelince…
Bu ilişki uzun bir zamandan beri Kürt siyasi çevreleri arasında tartışılan bir mevzu. ‘Ulusal Konferans’tan sonra Barzani ile Leyla Zana’nın eşbaşkanlığı söz konusu olunca, ilişki daha da ileri bir hal aldı. Apocu Leyla Zana bir numara Barzanici olmuştu. Leyla Zana’nın ağzından ‘Kak Mesut’, Kak Mesut’un ağzından da ‘Xwûşk a Leyla’ düşmüyordu. Mesut Barzani ne zaman TC’yi ziyaret etse Xwûşk a Leyla’sı gelip yanı başında yer alıyordu.
TC’nin dayattığı ‘ulusal konferans’ projesi suya düşünce, PKK-PDK ilişkisinin yeniden gerilmesi üzerine, haliyle Leyla Zana’nın Barzani’yle kurduğu yakın münasebet apocu camiada göze batmaya başladı.
Yukarda naklettiğim dialogda, Abdullah Öcalan’ın, Leyla Zana’nın Barzani ile kurduğu ilişkiyi kast ederek sarf ettiği sözleri bir defa daha okumakta fayda var:
“Öcalan’la görüşme işi ciddidir. Barzani bile yan üründür. Bizim görüşmelerimiz olmasaydı bugünkü pozisyonlarında olmazlardı.”
Bu sözlerden çıkarılacak mana şudur:
Türk devletiyle ilişkide esas olan Barzani değil, benim. Barzani benim sayemde Türk devleti ile bu seviyede ilişki kurabildi. Bu nedenle de senin kaben Barzani değil, benim.”
*
Abdullah Öcalan gıyapta da olsa Leyla Zana’yı öldürmekle tehdit ettiği için suç işlemiştir.
Üstelik bu suç yetkili devlet memurunun huzurunda işlenmiştir. Türk devleti normal bir hukuk devleti olsa bu satırları yazarken onlara şu soruyu tevcih ederdim:
-İşlediği suç nedeniyle Abdullah Öcalan hakkında hangi kanuni muamele yapılmıştır?
Demokrasi Şampiyonu Halkın Demokrasi Partisi liderlerinin, Abdullah Öcalan’ın insanlık suçu teşkil eden ölüm tehdidini Leyla Zana’ya bildirip bildirmediklerini soracak olursanız…
Kitabın ileriki sayfalarında yer alan konuşmalardan, onların kendilerine verilen görevi hakkıyla yerine getirdikleri görülüyor.
Leyla Zana’nın tepkisine gelince…
İnfaz görevlisi Sırrı Süreyya Önder’in derdest ederek huzura çıkardığı köle Leyla Zana, daha önce de yaptığı gibi efendisinin önünde diz çöküp ayaklarına kapanarak, ondan eman diliyor.
Efendi de alicenaplık göstererek onu af ederek kölelik akdini tazeliyor.
04 Kasım 2018
Ahmet Zeki

*(Ahmet Zeki Okçuoğlu’nun Facebook hesabında yayınladığı yazısı)

2 Yorum
  1. Barzan diyor

    Vengma okuyucu yorumculariniza sansùr uygulayip kendiniz yorum yaparken bir ben bilirim olay §udur mahyetinde yorum dù§meniz dogru deyildir.
    Dù§ùnce ozgùrlùgùnù savunan sizlerin bunu yapmasi gerekli.

  2. Vengma diyor

    Leyla Zana Sakharov ödülüne layık görüldüğünde ipi çekildi. Ödül töreninde türk devletinin onayladığı metin kendisine okutuldu. Süre içinde susturuldu. Çünkü pkk de tek bir aktör vardır. Kürtler nezdinde aktör olarak görülen bu kişi başkalarının piyonudur. Anlaşılmayan budur.

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

4 × two =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla