Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Mahmut Alınak Kürt Jenosidini yazdı

KÜRD’ÜN KANI İLE YAZILAN ROJA REŞ*
13 Temmuz 1930..
Gelyé Zilan’da yapılan kitlesel katliamın tarihi. 
Yani Kürdün kanı ile yazılan Roja Reş.
Zamanın gazeteleri, “Zilan harekâtında imha edilen eşkıya miktarı, 15 binden fazladır… Zilan deresi cesetlerle dolmuştur,” diye yazıyordu.
Eşkıya dedikleri ise köylü halktı. 


Öyle azgın bir öfke ve öyle çılgın düşmanlıktı ki, anne karnındaki bebekler bile süngülerle delik deşik edilerek öldürüldü. 
Devletin, çorbacı hain Kürtlerin rehberliğinde gerçekleştirdiği bu Kürt jenosidi Genelkurmay belgelerinde de uzun uzun anlatılır. 
Gelin görün ki, Gelyé Zilan doksan yıldır hiç katliam görmemiş gibi gözlerden uzak bir hayat sürüyor. 
Dımdım Kalesi de binlerce yıldır Gelyé Zilan ile aynı yalnız kaderi yaşıyor. 
Doğu Kürdistan’da Kürtlerin yaşadığı Dımdım Kalesi 1608’ de İran ordusu tarafından kuşatıldı ve kanlı bir savaş başladı. 
İşgalci İran ordusu tüm çabalarına rağmen bir arpa boyu yol alamıyordu. 
Satılmış bir Kürt, kaleye giden gizli suyolunu ihbar edince, savaşın akışı değişti. 


Susuz kalan kale halkı İran ordusunun kanlı çizmeleri altında zebil olmaktansa intihar etmeye karar verdi 
Direnişin önderi Xano’nun annesi Güher Xanım kalenin içine daha önce döşenen barutları patlattı ve kale yerle bir oldu. 
Biz siyasetçi ve aydınlar..
Gelyé Zilan ve Dımdım Kalesi katliamlarını zihinlerde canlı tutmak için ne yazık ki kayda değer bir çaba göstermedik. 
Bunun nedeni siyasi darlık mı, zihinsel tembellik ya da tarih bilincinin zayıflığı mı, bilmiyorum!
Oysa dünya tarihinde ilham alınacak pek çok örnek var: 
Süleyman Peygamber’in yaklaşık üç bin yıl önce Kudüs’te yaptırdığı Mescid- i Aksâ fetihçiler tarafından yakılıp yıkılınca geriye sadece bir duvar kaldı.


Bu duvar daha sonra Ağlama Duvarı adıyla İsraillilerin özgürlük hayallerini besleyen kutsal bir mekâna dönüştü. 
Ağlama Duvarı İsrailliler nezdinde öyle özel bir makam ki, ABD Başkanı Trump gittiği İsrail’de Yahudilere şirin görünmek için bu duvarı ziyaret edip önünde eğildi.
Ve Numantia halkı..
Geçenlerde de yazdım, Numantia halkı da iki bin iki yüz yıl önce Roma İmparatorluğu’ na teslim olmamak için topluca intihar etti. 
İspanyol yurtseverleri bu kahramanlık destanını unutmadılar, unutturmadılar..


Numantia kasabasının yıkıntılarını “ulusal anıt” olarak ilan ettiler..
Ve katliamın her yıldönümünde gidip ziyaret ettikleri kutsal bir mekân haline getirdiler. 
Kürtlerin ise Ağlama Duvarı veya Numantia Ulusal Anıtı misyonunu taşıyan bir mezar taşları bile yok!
Yakın tarihte gerçekleşen Sivas Madımak oteli katliamı ve Hrant Dink suikastı da..


Her yıl haklı olarak büyük kitlelerce protesto ediliyor. 
Ama gelin görün ki, biz Gelyé Zllan’ın yolunu bile bilmiyoruz. 
Oysa Gelyé Zilan ve Dımdım Kalesi katliamlarının yıldönümünde o acılar tazelenmiş olsaydı, Kürtlerde bugünkünden farklı bir ruhsal değişim gerçekleşecekti. 
Bunun yanında bir de dünya ve Türkiye halklarının vicdanına seslenme fırsatı da elde edilecekti.
Kürtler neden böyle bir şey yapmadı ve yapmıyor? 
Gelyé Zilan ve Dımdım Kalesi neden “ulusal anıt” olarak ilân edilmiyor ve her yıldönümünde ziyaret edilmiyor?
Cevabı olan varsa lütfen bir cevap versin!
*Roja reş: Kürtçe’de kara gün, demektir. 
EMEKÇİLERİN DEVRİM HAREKETİ
Sözcüsü
Mahmut Alınak

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

one × one =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla