Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Medeni Ayhan Örgütleri Analiz ediyor 3

Eleştiriye konu ettiğim tabela partilerinin başında bulunanların tamamının Kürdistan ulusuna verebilecekleri hiçbir şey bulunmamaktadır. Her biri general pozunda kendisini sunar, ancak general olmanın ön koşulu, önce gerçek bir asker olabilmektir. Bunlar asker bile değildir. En sıradan bir askerin niteliklerini bile taşımazlar. Bunlara askeriniz olayım hadi çalışalım dense, çalışmazlar, bırakın yapalım desen çalıştırmazlar, takoz olurlar.

 Yani ne asker ne de generaldirler. Aslında bir hiçtirler. Bir sinerji ve enerjileri kalmamıştır, çekim gücü olmaları ve gerçek bir umut olmaları olanaklı değildir. Kurdukları tabela yapılarının her süreçte adam kayıp etmesi, oluşumlarına insan katamamaları bunun göstergesidir. Bu tabela partilerinin başındakilerin tamamı siyasi sahtekardır, çünkü tamamı demokratik cumhuriyetçilik çizgisinin ve temsilcilerinin Sömürgeci devletle olan bağlarına atıf yaparak “alternatif olacağız” demelerine rağmen, bir koltuk karşılığında HDP nin yardakçılığına başlayarak, işbirlikçi çizgilerinin dış kaportasını kitlelerin gözünde temizleme ve  meşrulaştırmada birer peçete oldular.

Bu tabela partilerinin tamamı entegrasyoncu (işbirlikçi) bir çözüm biçiminin savunucusudur, hiçbiri kesin kopuş stratejisinin savunucusu değildir. Bunların tamamı HDP ile entegrasyon siyaseti ile çözümünde anlaşmaktadır. Entegrasyon çözüm biçemlerinden herhangi birini savunmak bir nitelik farkı değildir, nicelik farkıdır.

 Bu tabela partileri ile başındaki bireyler siyasi mücadele etme, alternatif olma, güç yaratma konusunda kendilerine güvenmemektedirler. Bu tür bir amaçları ve pratikleri de yoktur. Sadece seçimden seçime söz konusu tabela partilerinin bir araya gelmesi, önce kendi aralarında bir ittifak kurduklarını deklere etmeleri, daha sonra da buna HDP yi katmak istemelerinin nedeni hem kendi başlarına siyasi pratik yapabilecek gerçeklik ve takatten yoksun olmalarıdır, hem de her bir tabela partisinin kendi başına hareket etmesi halinde HDP inin kendilerini muhatap almayacağı korkusudur. Bunların bu saatten sonra Kürdistan ulusuna yapacakları bir tek iyilik olacaksa, bu takoz ve saptırıcı olmak yerine, mevcut çirkin ve tahripkar gerçekliklerini kabullenerek kenara çekilmektir.

Bu yazımda eleştiriye konu ettiğim tabela partileri ile başlarındaki bireylerin tamamı devlet ve demokratik cumhuriyetçi partilerinden sonra, kesin kopuşu ve bağımsızlık stratejisini esas alan, ulusal siyaset yapan gerçek bir alternatifin ortaya çıkmaması için üçüncü engeldir.

Bu tabela partileri ve başlarındakiler, Sömürgeci devleti cepheden karışlarına alacak bir duruş, anlayış ve iradeden yoksundur. Komşular pazarda görsün alemindedirler. Kendilerini maddi ve manevi açıdan tatmin ediyorlar, yani şahsi tatminleri peşindedirler. Tamamı aileye, eşe, çocuğu ve bunların günlük çıkarına göbekten bağımlı, kendisini ve ailesini korumacı tiplerden oluştuğu için birer dava adamı değildirler. Bir ulusal kurtuluş çizgisinin savunucusu ve pratisyeni olmazlar. Bu nedenle de Kürdistani olamazlar. Bu kavramı kullanıp, patriği ve duruşu ile anlayışına göre davranmamakla, aslında sözcük düzeyinde bile Kürdistaniliği tüketmektedirler. Bu tabela partilerinin başındaki bireylerin bugünkü durumu ve pratiğinden çıkarılabilecek doğru sonuçlar bunlardır.

Bunların bugünkü güncel durumu yerine, 15 yıl önceki veya daha da eski durumlarına da bakılabilir. Eleştiriye konu ettiğim tabela patilerinin başında bulunanların tamamı direk ya da endirekt 2005 yılında kurulan Kürt Çalışma grubunun içindeydiler. Demokratik Cumhuriyetçilerin Sömürgeci Türk devletinin kabul ve referansları temelinde işbirlikçi bir çizgiye demir atarak çakılmaları, bu günün tabela partilerinin aslında parti niteliğinde olmaması ve kendi başlarına siyaset yapamaz durumda olmaları, siyasi hayat içinde tasfiye olmuş yapıların pratik mücadele yürütemeyecek bir avuç kişiye düşmesine rağmen, hala “biz partiyiz, örgütüz ” demelerine rağmen parti niteliğinde olmamaları ve ulusal bir siyaset ile çizginin bulunmaması karşısında bazı yurtseverler gerçek bir alternatifin oluşumuna ihtiyaç duymaktaydı.

Bu nedenle bu tabela partilerinin temsilcilerinin, AKP genel başkanı Tayip Erdoğan’ nın açıklamasına yanıt vermek üzere Ankara da bir toplantı organize ederek Kürt aydın ve siyasetçilerini toplantıya çağırmaları üzerine yapılan konuşmalarda; biz bağımsızlık stratejisini esas alanlar konuşmalarımıza buna müdahale ettik. AKP nin açıklamasına yanıt vermek için toplantı çağrısı yapmanın yanlış olduğunu, Kürt aydın ve siyasetçilerini bir ulusal bir örgüt ve ulusal bur siyasi çizgide toplayarak alternatif oluşturmak, sömürgeci devletin bütün kurum ve partilerine karşı mücadele sürecini başlatmak için toplanmak gerektiğini söyledik. Yani toplantının amacını değiştirdik.

Bunun üzerine birlikte bir toplantı düzenleme komitesi oluşturduk. Diyarbakır da 25 12 2005 tarihinde yaklaşık 400 aydın ve siyasetçinin katıldığı iki günlük bir toplantı yapıldı. Bu toplantının sonucunda; Kürt Ulusal Çalışma Grubunun kuruluşu ilan edildi, bu yapının çalışma Meclisi değişik çevrelerden olmak üzere 40 kişiden oluşturulurken, 11 kişilik Merkez Yürütme Kurulu da daha sonra toplanan 40 kişilik meclisi tarafından seçildi.

Kürt Çalışma Grubunun Yürütme kurulunda bulunanlar; Bayram Bozyel, Sabhattin Korkmaz,  Eyüp Karakeçi, Fut Önen, Sinan Çiftyürek, İmam Taşçıer, Medeni Ayhan, Sıtkı Zilan ve İbrahim Güçlü ve şu an soy isimlerini hatırlamadığım Alişan ve Nuran dı. Bugünkü 3-4 farklı KDP nin temsilcileri ise toplantıya gözlemci sıfatı ile katılarak, katılımcı olup olmayacaklarını sonra kararlaştıracaklarını belirtiyorlardı. Yürütme kurulu olarak çeşitli şehirlerde (Diyarbakır, Van, Mardin, Adıyaman, Gaziantep, İstanbul, Ankara, Mersin, İzmir de) toplantılar yaptık. Bu toplantılarda; kitle dayanaklarına varılabilecekse Kürdistan ulusal Kongresinin kurulması, ancak mevcut durumda Ulusal Kongreyi kurmak için yeterli kitle dayanakları olmadığından, bütün partilerin, siyasi çevrelerin ve bireylerin siyasi örgüt ve aidiyetlerini geçmiş tarih sayarak herkesin birey hukuku ile içinde yer alacağı ulusal bir partinin kurulması hedeflenerek konuşuldu.

Ancak bütün bu şehirler dolaşıldıktan sonra Yürütme kurulunun kurulacak örgütü ve kuruluş programını tartışıp kararlaştıracağı toplantı yapıldığında ise; örgüt niteliği olmayan, bir ulusal kurtuluş hareketi için programı yetersiz olan TEV-KURD adı ile bir sivil oluşum dayatıldı. Bu çeşitli şehirlerde yürütme kurulu üyelerinin yaptığı konuşmalarındaki çalışma gerekçe ve hedeflerine de aykırıydı. Söylenen ile yapılan birbirine tezat olarak ortaya çıkmaya başladı. Bazılarının Yürütme Kurulundaki toplantı öncesinde kendi aralarında konuşarak toplantıda tartışmaya açtığı TEV-KÜRD adlı sivil yapının hiçbir yerde teşkilatı olmayacak, sadece Van, Diyarbakır, İstanbul, İzmir ve Mersin de temsilciliği olacak, diğer şehirlerde temsilciliği de olmayacak, bu yapının genel başkanı, genel sekreteri olmayacak, sadece 6 ayda bir dönüşümlü olarak değişecek sözcüsü olacaktı. Ben hariç diğer yürütme Kurulu üyeleri bu sivil yapıyı örgüt sayarak kurmada anlaştı. Tamamı hemfikirdi. TEV-KÜRD ü ilan etmek için bir toplantı yapılması benimsendi ve bu yapının yürütme kurulu üyeleri olarak 11 kişinin adı yazılarak, benim ismimde yürütme kuruluna yazıldı.

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

15 + three =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla