Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Nato’nun Kürdistanı mı?

NATO’nun Brüksel’deki Zirvesi’nden, örgütün DAIŞ’e karşı mücadelede yer alması kararı çıktı. Bunun Kürtler açısından ne anlama geldiğine bakmadan önce, toplantının bazı ilginçlikleri üzerinde durmaya değer.

Trump, “zamanı geçmiş” gördüğü NATO’nun toplantılarına ilk defa katıldı. Beklentilerin aksine O, sözlerinde diretti. Göçmenler, iklim değişikliği, Avrupa-ABD ekonomik-ticari anlaşmaları konusunda da oldukça lakayt ve arrogant davrandı. Haliyle ortaklarının kuşku ve korkusunun artmasına katkı yaptı.

Merkel’in tepkisi

O öfkeyle Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Avrupa inisiyatifi” önerisini ortaya attı. Ama kendisi de iyi biliyor ki sözlerinin şimdilik bir anlamı yok. İngiltere AB’yi terketmekle öyle bir inisiyatife başından darbe vurdu.

Mesajın Fransa dışında muhatabı yok gibi. Her NATO üyesinin ayrı bir gündemi var. AB ülkelerinden sadece Fransa nükleer silahlara sahip. Paris’te yeni bir hükümdar var ama Fransa parlamento seçimleriyle meşgul, bir de dev gibi ekonomik-toplumsal sorunlar. Paris istekli ama konu hiç de basit değil.

Durum öyle ciddi midir?

Washington darbeyle sarsılsaydı, Avrupalıları memnun edecekti. En iyisi Amerikan adaletinden “mucize” beklemek. Yoksa Trump’a yetişmek mümkün değil.

Belki de korku boşuna. Çünkü okyanusun iki yakası askeri, ekonomik ve kültürel olarak o kadar bütünleşmiş ki isteseler de birbirinden kopamazlar.

Rakip Varşova Paktı çoktan tarih sahnesini terketmiş (1955-1989), NATO ise yerinde diretiyor (1949- …). O da mı gitmeli? O düşüncede olanlar az değil, onlar için NATO “askeri darbelerin eşdeğeri”. Ama gidişini bırakın, hafif gribi bile Varşova Paktı’nın çökmesinden çok daha sarsıntıya yol açacağı kesin.

Dünya ekonomisinin aslan payı ellerinde. NATO ülkelerinin istihbarat örgütleri, halen CIA’nin şubeleri gibi. Dünya para transferini kontrol ediyorlar. Herkesi ama birbirini de dinliyor, izliyorlar.

Yine de Avrupa’da bile NATO’yu egemenliklerinin ve genişlemelerinin engeli olarak görenler çok. Erdoğan’ı bırakın, Almanya’da bile “tarihin haksızlığının düzeltilmesi” gerektiğini söyleyenler az değil. Trump’ın onlara bu fırsatı vereceği umudu içindeler.

 Merakımın nedenleri

NATO ve AB kaderimizi doğrudan etkiliyorlar. Onlar öksürdüğünde biz acıdan kıvranıyoruz.

Türkiye NATO üyesi ve Kürt düşmanlığı yapıyor.

Türkiye’de en az 28 NATO üssü var. Adana İncirlik’te 60-80 atom başlığı var. Malatya Kürecik’te uzun menzilli roketlere karşı roket sistemi var. Türk ekonomisi, NATO ülkelerinin ekonomileriyle bütünleşmiş. Türkiye askeri sanayisinin ortakları da onlar. MİT’i kuran CIA’dir. O ve Alman BND’si, MİT’i ayakları üzerinde tuttu.

Türkiye’deki askeri darbelerde NATO’nun parmağı var. Bu sonlarda araları bozuk. Erdoğan’ın işgalci öfkesi, kaba dili, İslami radikallere yakın düşünce ve davranışı, Putin’le ilişkileri, NATO’yu korkutuyor. Onun tüm hünerlerini biliyorlar ama çıkar ortaklığından üzerine gitmiyorlar.

8-9.07.2016 NATO Varşova Zirvesinde, “demokrasinin korunması” vurgusu da yapılmıştı. Erdoğan’a hiç uymayan vurgu. Zaten daha bir hafta geçmeden “darbe tiyatrosu” gösterime sokuldu.

Brüksel’deki NATO resmindeki yırtıklar, en çok Putin ve Erdoğan’ı sevindirmiş olmalı. Erdoğan bu sevinçle Almanya’nın üzerine gidiyor. “Ben parlamentonun işini hallettim. Sıra sizde” demeye getiriyor. Mesajın Alman ırkçı çevrelerde memnuniyetle karşılık bulduğu kesin.

Kürdistan nedeni

NATO’nun Brüksel kararına dönersek. 2015’ten beridir DAIŞ’e karşı bel kemiğini NATO devletlerinin oluşturduğu uluslararası bir koalisyon var. Bu açıdan yeni karar, fazla bir fark yaratmayabilir.

Ama NATO Irak’ta İran’a komşu oluyor, Suriye’de de Rusya ile. Gürcistan ve Ukrayna’da Moskova onları epey horlamıştı. Suriye’de ne olur?

NATO, Güney ve Batı Kürdistan’a da yerleşmiş oluyor. Yerli toplumlara ve güçlere ihtiyaçları var. Kürtler; KDP, YNK ve PYD, o roldeler. Zaten Güney’de ABD, Almanya ve İngiltere; Batı’da ABD ve Fransa başı çekiyorlar.

Peki karmaşayı; KDP-Ankara, YNK-Tahran, PYD-Şam, Moskova (ve Tahran) ilişkilerini nereye koyacağız?

Diyeceksiniz ki NATO üyeleri (İngiltere, Fransa ve de Almanya), yüzyıl önce de Kürdistan’da idiler ve onlar yüzyıllık acımızın sorumlusudurlar. O zaman sağır ve dilsizdik. Şimdi bilinçliyiz, silahlıyız, örgütlüyüz. O ihanetin tekrarlanmasına meydan vermemeliyiz. Onları “yanlışlarını düzeltmek” zorunda bırakmalıyız.

Tayin edici bir faktör, Ankara engeli idi. O yolumuzu tıkadı, onu aşamadık ve köle olarak kaldık. Bugün de o engel var, hem de tüm ağırlığıyla, hem de Tahran’ın işbirliğiyle. Başarısız olursak, bunun nedeni Ankara ve Tahran olacaktır.

NATO’ya emperyalist bir teşkilat diyebiliriz. Peki ya Ankara ve Tahran? Her yabancı egemenlik kötüdür ve reddedilmelidir. Ancak hiçbir yabancı egemenlik, Ankara ve Tahran’ınki kadar lanet olmayacaktır. En azından diğerleri dilimize tecavüz etmezler.

Sıraladığım parametreler penceresinden baktığımda, Kürt partileri arasında çelişkiye yol açacak bir neden bulamıyorum. Ama onların hangi gözlükle olaya baktıkları önemli.

Selahattin Çelik- Rudaw

1 Yorum
  1. Barzan diyor

    Kurdistan devleti i§galci devletlere kar§i devletler yardimi ilà kurulacaktir.
    Halihazirda biz Kurdlere yardim eden ABD ilà NATO birle§enleridir.
    Kurdistanda 28 NATO ùsù kurulsun ondan sonra bakariz.
    ABD ve NATO dù§manlari ,Kurdistani i§gal eden devletler ve onlarin uzantilaridir.
    ABD sùrekli i§gal eden ve uluslari devlet bagimsizligindan mahrum eden deyildir.
    Gecmi§te kominist ùlkeler bir çok ùlkeyi 50 yil i§gal altinda tutu.

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

5 − two =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla