Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Selahattin Bu kez İyi Savunma Yaptı

HDP’nin önceki dönem EÅŸ Genel BaÅŸkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olarak yargılandığı ana davanın duruÅŸması, ikinci gününde Ankara Sincan Hapishane Kampüsü’nde devam edildi. DemirtaÅŸ’ın, ‘terör örgütü yöneticiliÄŸi’ baÅŸta olmak üzere çeÅŸitli suçlardan 142 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuklu yargılandığı davada tutukluluk halinin devamına karar verildi.

DemirtaÅŸ, hakkında düzenlenen iddianameyi oluÅŸturan 31 fezlekeden, 25’inci fezlekeye iliÅŸkin savunmasını yaptı. DemirtaÅŸ, bu fezlekenin 2013 yılında Elazığ Karakoçan’da yaptığı konuÅŸma nedeniyle ‘terör örgütünün propagandasını yapmak’, ‘suç ve suçluyu övmek’ ve ‘halkı kin ve düşmanlığa teÅŸvik etmek’ suçlarından hazırlandığını belirtti. Fezlekeye konu olan konuÅŸmasının tamamını dosyadan okuyan DemirtaÅŸ, bazı yerlerdeki küçük hataların dışında konuÅŸmanın kendisine ait olduÄŸunu belirtti. Savcının siyasi olarak kendisine önyargı ile yaklaÅŸtığını belirten DemirtaÅŸ, “Savcı, fezlekede ‘Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ ve benzeri isimleri yazarken hepsinin baÅŸ harflerini büyük yazmış. Ancak nerede ‘Kürt’ ve ‘Kürdistan’ kelimeleri geçse bunların tamamını dil bilgisi kurullarına inat küçük harfle yazmış. KonuÅŸmamda ‘Kürt’ kelimesi geçince tüyleri diken diken olan kiÅŸiler var’ demiÅŸtim, bu savcı da belli ki onlardan” dedi.

Hakkında hazırlanan fezlekelerin siyasi saiklerle hazırlandığını ifade eden Demirtaş sözlerine şu şekilde devam etti:

“25 no’lu fezlekede isnat edilen suçun tarihi 28 Eylül 2013. Fezlekenin düzenlenme tarihi ise 24 Åžubat 2016. Fezlekenin hazırlanması için iki buçuk yıl beklenmesi bile, siyasi saiklerle olduÄŸunun göstergesidir. Bu fezleke de dahil olmak üzere hiçbir fezlekede, suçun somutlaÅŸtırılması yapılmamış. ÖrneÄŸin “terör örgütü propagandası”nı hangi cümlelerle yaptığım belirtilmemiÅŸ. Salla gitsin, ya tutarsa yöntemi izlemiÅŸ savcılar. Dolayısıyla fezlekeden okuyacağım ama tahmin yürüteceÄŸiz. Galiba mahkemenin de yaptığı budur. Hangi sözlerim hangi suçlamayla iliÅŸkilendirmiÅŸ diye tahmin yürüteceÄŸiz.”

“Kürt ya da Kürdistan dediÄŸimizde birilerinin tüyleri diken diken oluyor”

“(Fezlekedeki konuÅŸmasını okuduktan sonra)Savcı Kürt ve Kürdistan kelimelerinin tamamını, ilk harfleri küçük olarak yazmış. Savcının son derece ön yargılı ve politik bir tutum içinde olduÄŸu çok iyi anlaşılıyor. KonuÅŸmamın bir yerinde diyorum ya, ‘Kürt ya da Kürdistan dediÄŸimizde birilerinin tüyleri diken diken oluyor’ iÅŸte bu savcı da tüyleri diken diken olanlardan. Küçümsemek istemiÅŸ. Daha önceki bazı fezlekelerde de vardı, belirtmiÅŸtim. Genelde çok takılmam usuli ÅŸeylere ama burada özle, esasla ilgili bir ÅŸey var, hakaret etmek istiyor. Ben o savcıya da, mahkeme heyetine de, bütün yargı mensuplarına da ÅŸunu söylemek istiyorum. Ben bir Kürdüm. Siz bana Kürt deÄŸilsin demediÄŸiniz sürece de Kürtlüğümü hatırlamıyorum iÅŸin doÄŸrusu. İnsanlığımı hatırlıyorum daha çok. Ama siz bana böyle yaptığınız müddetçe, sadece baÅŸ harfini deÄŸil, bütün harfleri büyük olarak okuyorum ki, ben Kürdüm ve benim vatanım Kürdistan’dır. Kürdistan’ın da sadece baÅŸ harfini deÄŸil, bütün harflerini büyük olarak tutanaÄŸa geçirtiyorum. Dolayısıyla Kürdistan demenin, devleti eleÅŸtirmenin, Hükümetin politikalarını eleÅŸtirmenin, çözüm önerileri sunmanın kendisi terör örgütü propagandasıysa bence PKK propagandasını savcı yapmış. Çünkü konuÅŸmamda ÅŸiddet adına hiçbir ÅŸey yok. KonuÅŸmamın neresinde terör örgütünün propagandasını yapmışım, belirtmesi lazım. Yok. Tahmin yürüteceÄŸiz. Kürt ve Kürdistan dediÄŸim için herhalde.”

“Hepsi de hukuksuzluÄŸun ve zulmün maÄŸdurudurlar”

“KonuÅŸmamın neresinde suçu ve suçluyu övmüş olabilirim? Seyit Rıza, Åžeyh Said, Mazlum DoÄŸan, İbrahim Kaypakkaya, Deniz GezmiÅŸ dediÄŸim için. Åžeyh Said ve Seyit Rıza, Cumhuriyetin ilk yıllarında, kanuna aykırı bir ÅŸekilde, evrensel hukuk ilkelerine aykırı bir ÅŸekilde, ahlaka ve vicdana aykırı bir ÅŸekilde idam edildiler. Deniz GezmiÅŸ ve arkadaÅŸları, Menderes ve arkadaÅŸlarının idam edilmelerinin intikamını almak üzere, hukuka aykırı bir ÅŸekilde idam edildiler. İbrahim Kaypakkaya Diyarbakır Cezaevinde, daha 24 yaşındayken ağır iÅŸkencelerle katledildi. Mazlum DoÄŸan, 12 Eylül Diyarbakır iÅŸkencehanesinde ağır iÅŸkenceler maruz kaldı ve yaÅŸamına son verdi. Bunların her biri, siyasi kimliÄŸinden bağımsız bir ÅŸekilde, hepsi de hukuksuzluÄŸun ve zulmün maÄŸdurudurlar.”

“Savcı, darbecileri savunmuÅŸ, iÅŸkenceyi övmüş oluyor”

“Ben bu kiÅŸilerin hangi suçunu, hangi faaliyetini övmüşüm? Evet, Mazlum DoÄŸan’ın iÅŸkenceye karşı direniÅŸini övmüşüm. O zaman savcı iÅŸkenceyi savunmuÅŸ oluyor? Savcı, Kenan Evren darbe yönetiminin ve o dönem Diyarbakır Cezaevi komutanı Esat Oktay Yıldırın’ın savunusu yapmış oluyor. Ben Mazlum DoÄŸan’ın iÅŸkenceye karşı duruÅŸunu savunuyorsam ve savcı da bunu suç olarak görüyorsa savcı darbecilerin fiilini savunmuÅŸ oluyor. Sizin normalde, bu savcı hakkında suç duyurusunda bulunmuÅŸ olmanız lazım. Ben burada suçu ve suçluyu övmüyorum. İşkence suçunu övmüş oluyor savcı. İşkenceyi korumuÅŸ oluyor. İbrahim Kaykakkaya’nın iÅŸkence tezgahında katledilmesini eleÅŸtirmek suçsa iÅŸkenceyi savunuyorsunuz demektir. KonuÅŸmamın kelimesi kelimesine arkasındayım. Cümlesi cümlesine arkasındayım.”

“Bin yıl da cezaevinde kalsam Kürdüm”

“Ben bu ülkede halen Kürt ve Kürdistan demenin terör propagandası sayılmasını hakaret olarak görüyorum. Kabul etmiyorum. Mahkeme bunu düzeltmek zorundadır. Mahkeme bana 100 yıl ceza versin, umurumda deÄŸil. Ama Kürdistan ve Kürt kelimelerini kullanarak tek bir hüküm kurarsanız mahkemeniz hakkında suç duyurusunda bulunurum. Ben sizin etnik kimliÄŸinize, inancınıza hakaret ediyor muyum? Edemem. Saygısızlık olur. Evet, Kürdistan vardır. Daha önce de söyledim; Binali Yıldırım söylediÄŸi için deÄŸil, ErdoÄŸan söylediÄŸi için deÄŸil, Sultan Sencer yazdığı için deÄŸil, Abdülmecid Kürdistan madalyonu bastığı için deÄŸil, Mir Bedirhan Kürdistan beyi olduÄŸu için deÄŸil. Tarihi olarak, coÄŸrafi olarak, bir realite olduÄŸu için vardır. Siz de savcılarınız da, yüz milyon tane hüküm kursanız da Kürdistan vardır. Bir coÄŸrafyadır. Benim de anavatanımdır. Önemli bir kısmı da Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sınırları dahilindedir. Türk Tarih Kurumu ve Türk tarih tezi, GüneÅŸ Dil Teorisi üzerine Kürt ve Kürdistan inkar edildi diye, kendine profesör diyen ÅŸaklabanlar bunun kitabını yazdı diye, “dünyadaki bütün diller Türkçeden türedi” yazdı diye biz bunu kabul etmek zorunda deÄŸiliz. Rumeli diyebileceksin, Kürdistan diyemeyeceksin. Var mı böyle bir ÅŸey? KonuÅŸmamda da belirtmiÅŸim, biz Kürdistan’ı ayrı bir devlet olarak ifade etmek istesek bundan korkmayız. Çıkar söyleriz. Kürdistan bir coÄŸrafyadır. Siyasi sınırları yoktur, sosyolojik sınırları vardır. Kürdistan, kadim bir coÄŸrafyanın ismidir. Elazığ savcısı istedi diye ben bundan vaz mı geçeceÄŸim? Kusura bakmasınlar. Ben Kürdüm. Bin yıl da cezaevinde kalsam Kürdüm. Kürt milliyetçisi deÄŸilim. Milliyetçi deÄŸilim, milliyetçi çizgiyi doÄŸru bulmam. Ama benim Kürtlüğümle alay edildiÄŸinde, kusura bakmayın tepemin tası atıyor. Kürdistan kelimesini kullandım diye beni terör propagandasıyla suçlayanları gördükçe benim de tepemin tası atıyor. Empati yapın. Etnik kimliÄŸiniz, inancınız, mezhebinizle alay edildiÄŸinde, yok sayıldığında ne hissedersiniz? İnsanın onuruyla ilgili bir mevzudur bu.”

“Türkiye’yi yönetenler en büyük suçu iÅŸliyorlar”

“Demokratik özerklik, biricik çözüm yoludur. Tek adamlık, diktatörlük Türkiye’ye anayasaya referandumla zorla kabul ettiriliyor da Selahattin DemirtaÅŸ bir mitingde demokratik özerkliÄŸi mi savunamayacak? Bu mu suç olacak? Åžu anda Türkiye’yi yönetenler zaten en büyük suçu iÅŸliyorlar. Anayasa askıya alınmış durumda. Anayasasızlık ÅŸu anda fiili durumdur. 138. madde her gün katlediliyor. Yargıya bangır bangır talimat veriliyor. On binlerce insan yasa dışı bir ÅŸekilde, yürütmenin talimatıyla iÅŸten atılıyor, yargı üstünde baskı kurularak haklarının iadesi engelleniyor. Binlerce akademisyen, savaÅŸ istemiyorum dediÄŸi için akademiden atılıyor ve yargı onlara patır patır ceza yaÄŸdırıyor. Daha binlerce örnek sayabilirim. “Bunların yaptığı suç deÄŸil, Selahattin DemirtaÅŸ 2013 yılında Karakoçan’da Kürt demiÅŸ, Kürdistan demiÅŸ, bu suçtur. Bunu yakalayacağız, hücreye atacağız.” Bu mudur? Bu mudur adalet anlayışı?”

“Savcı, bu fezlekeyi neye dayanarak hazırladı?”

“27 no’lu fezlekedeki suçlama konusu konuÅŸmanın tarihi 20 Mart 2014. Fezleke, konuÅŸmadan 22 ay sonra, yani neredeyse 2 yıl sonra hazırlanmış. Siyasi iklim deÄŸiÅŸmiÅŸ, fezleke hazırlama ihtiyacı duyulmuÅŸ. Fezlekedeki iki CD’nin birinde benim olmadığım, diÄŸerinde ise CD’nin bozuk olduÄŸu yazılmış. Bu durumda savcı, bu fezlekeyi neye dayanarak hazırladı? Bu fezlekenin savunmasının, burada yazılı olan cümlelerim üzerinden yapılmasını doÄŸru bulmuyorum. Yeniden savcılığa veya emniyet müdürlüğüne yazı yazılsın ve ÅŸu sorulsun; madem bu kullandığım cümleler fezlekeye geçmiÅŸ, bunu bir yerden duymuÅŸ olmanız lazım. Ve deliller arasında da ses çözüm tutanağından söz ediyorsunuz. Neden ses çözüm tutanakları dosyaya sunulmuyor? KonuÅŸmam bir bütün olarak geldikten sonra savunmamı yaparım. Fezkeledeki haliyle konuÅŸmayı kabul etmiyorum. Kopyala yapıştır yöntemiyle, bir baÅŸtan bir sonran alma yöntemiyle konuÅŸma metni olmaz. Zaten konuÅŸma da deÄŸil bu.”

“Hiçbir yargı mensubu, DemirtaÅŸ dosyası için tek bir adil, doÄŸru, düzgün bilgi vermeyi göze alamıyor”

“Mukaddes Çelik üzerinde yakalandığı iddia edilen hafıza kartına iliÅŸkin karar, Yargıtay tarafından bozuldu. Yargıtay ÅŸunu tespit etmiÅŸ; hafıza kartında sonradan oynama yapıldığını tespit etmiÅŸ. Ve, neden bunu incelemeden hüküm kurmuÅŸsun diye mahkemenin kararını bozmuÅŸ. Dikkatinizi çekiyorum, benim aleyhime olduÄŸu iddiasıyla bu dosyaya konulan delil neydi peki? İsmimin hiçbir yerde geçmediÄŸi, örgütsel bir deÄŸerlendirme olduÄŸu iddia edilen bu delil. Peki neden sunuldu bu delil? Çünkü bir kaç yerinde “eÅŸ baÅŸkanlar” ifadesi geçiyor. Avukatlarım araÅŸtırdı, benim dışımdaki hiçbir eÅŸ baÅŸkanın dosyasına da gönderilememiÅŸ bu sözüm ona delil. Siz [mahkeme heyeti] bunu son bir yıldır, tutukluluk halinin gerekçesi için önemli bir delil olarak, münhasıran ara kararınıza yazıyorsunuz. Benim dışımda hiçbir eÅŸ baÅŸkanın dosyasına delil olarak sunulmayan, ben tutuklandıktan da iki yıl sonra mahkemenize sunulan bu belgenin sahte olduÄŸu da Yargıtaya tarafından tespit edildi. Peki, MuÅŸ Ağır Ceza Mahkemesine yazı yazıyorsunuz da, neden bu Yargıtay ilamını göndermiyor? Çünkü hiçbir yargı mensubu, Selahattin DemirtaÅŸ dosyası için tek bir adil, doÄŸru, düzgün bilgi vermeyi göze alamıyor. Ya korkudan ya da artı niyetli olarak. Suç iÅŸliyorlar. Peki, söz konusu belgenin üzerinden çıktığı iddia edilen Mukaddes Çelik’e sorguda, soruÅŸturmada, yargılama esnasında benimle ilgili bir soru sorulmuÅŸ mu? Hayır. Çünkü Selahattin DemirtaÅŸ o dosyada yok. Bu nedenle de benimle ilgili bir soru sormamışlar. Sormamışlar, çünkü o dava benimle alakalı deÄŸil. Bu delil budur. Bunu ciddiye alıp tutukluluÄŸumun gerekçesi yaptınız.”

“Yarın bu mahkeme bu kadar tutukluluktan sonra beraat mi verecek, tabi ki ceza verecek”

“Bir baÅŸka delil, Bingöl’de bir araçta yakalandığı iddia edilen bir delil. Ben tutuklandıktan 3 ay sonra ede edilmiÅŸ ama iki yıl sonra dosyaya sunuldu. Ne hikmetse iki yıl sonra (bakın operasyonu yapan, soruÅŸturmayı yürüten Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı da deÄŸil) Diyarbakır Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı dosyama bir belge gönderiyor. Belge okunmuyor. UYAP’ta belge şöyle görünüyor, bakın. UYAP çıktısı bu. [DemirtaÅŸ kameraya bir belge tutuyor. Belgenin büyük oranda siyah olduÄŸu görülüyor.] Bingöl’de yakalandığı iddia edilen ama neden Diyarbakır Cumhuriyet BaÅŸsavcılığının dosyaya delil olarak sunduÄŸunu anlayamadığım o belgeyi, henüz tam olarak okuyabilmiÅŸ deÄŸilim. OkuyabildiÄŸim kısmıyla, belge gerçekse bile, Hatip Dicle ve DemirtaÅŸ, bu özyönetim konusunda bizden farklı düşünüyor, dolayısıyla onların çaÄŸrıları halkı olumsuz etkiliyor yazıyor. Diyarbakır Cumhuriyet BaÅŸsavcısı bunu lehte bir delil olarak göndermiÅŸse ÅŸaşırayım, gözlerim yaÅŸarsın. Ama zannediyorum, kendisi de belgeyi okumamış. İçinde Selahattin DemirtaÅŸ geçen, eÅŸ baÅŸkan geçen ne kadar bilgi belge varsa dosyama gönderilsin diye Adalet Bakanlığı ile İçiÅŸleri Bakanlığının ortak gizli talimatları nedeniyle bu belgeler gelip bu dosyaya giriyor. Bunu ben de biliyorum, siz de çok iyi biliyorsunuz. “Selahattin DemirtaÅŸ ile ilgili en küçük bir delil bulursanız Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesine gönderin.” Niye? Çünkü 19. Ağır Ceza Mahkemesindeki 500 küsur sayfalık iddianamede bir tane elle tutulur delil yok.Yarın bu mahkeme bana ceza verecek. Mecbur verecek. Bu kadar tutukluluktan sonra beraat mi verecek? Tabii ki ceza verecek. Bari bu üç kiÅŸilik heyetin eline delil verelim diye, üç yıldır panikle çalışıyorlar. ArÅŸivler taranıyor. Bu iki delil de budur.”

“Bugünün “vatan haini, teröristi” yarının kahramanı olabilir”

“Ben sizi temin edeyim, sıfır delille karar verseniz sıfır delille en yüksek cezayı da verseniz bugünkü siyasi atmosferde istinaf mahkemesi ve Yargıtay kesinlikle onaylayacaktır, rahat olun. Deseniz ki, cezalandırılmasına yeterli delil bulunamamıştır ama Selahattin DemirtaÅŸ’ın cezalandırılmasına karar verdik, yine de kararınızı onaylayacaklar bugünkü siyasi ortamda. Tekrar ediyorum, bugünkü siyasi ortamda. Yarınki siyasi ortam ne olacak bilinmez. Bugünün “vatan haini, teröristi” yarının kahramanı olabilir. Ya da bugünün “kahramanı”, yarının “vatan haini”. Bunlar hep, siyasi konjonktüre göre deÄŸiÅŸir. Mahkemeniz delil telaşına düşmesin. Gönül ister ki objektif karar verebilseniz.”

“Onurumuzla burada yargılanıyoruz. Bu ciddiyetsiz mütalaayı ve yargılamaya ciddiyetsiz yaklaşımı reddiyorum”

“Peki bunu neye dayanarak söylüyorum? Böyle bir dosyada, aslında objektif bir hukukçu beraat kararı verebilirdi. Üç yılı buldu, üç yıl. Ve savcı oradan, üç cümleyle… Dalga mı geçiyorsunuz benimle! Ben 12 yıl milletvekilliÄŸi yaptım. İki defa CumhurbaÅŸkanı adayı oldum. Benimle ilgili mütalaa kuracaksanız hukukun ve bu davanın ciddiyete yakışır mütalaa kuracaksınız. Ankara Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı dosyayı alacak önüne, satır satır inceleyecek, varsa hukuki bir mütalaası savcıya verecek ki biz de cevap verelim. Genç savcı arkadaşımı tenzih ediyorum, dosyayla alakası yok. Onu da oraya oturtmuÅŸlar, ne demesi gerekiyorsa onu söylüyor. Bir eÅŸ genel baÅŸkanı üç yıl içeride tutacaksın, “katalog suç, alt sınır, üst sınır, tutukluÄŸunun devamına”… Sen çocuk mahkemesinde bunu yapamazsın ya! Alay mı ediyorsunuz? Onurumuzla mı oynamaya çalışıyorsunuz? Zinhar reddediyorum. Biz onurumuzla burada yargılanıyoruz. Bu ciddiyetsiz mütalaayı ve yargılamaya ciddiyetsiz yaklaşımı reddiyorum. Mütalaayı Ankara Cumhuriyet BaÅŸsavcılığına aynı ÅŸekilde iade ediyorum. Alsın okusun.”

“Gidin bu taciz, tecavüz, mafya, katil, ne kadar it sürüsü varsa onların tahliyesini talep edin”

“Daha dün, veterinerlik fakültesinde asistanına tecavüzle suçlanan bir profesör hakkında, 37 yıl hapis cezası talebiyle duruÅŸma tarihi belirlendi. Ankara Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı duysun, bu profesör maÄŸdur olmasın diye, tensip bile bekenmeden tahliye edildi. YÖK, derhal emekliliÄŸini kabul etti. Emeklilik hakkını aldıktan sonra meslekten ihraç edildi, emekliliÄŸi yanmasın diye. İnsanın kanı donuyor. Bu nasıl bir anlayıştır? Ortada bir tecavüz iddiası var. Nasıl bir telaÅŸla bunu cezaevinden çıkarıp emekli edip kurtardınız. Tecavüzle suçlanan profesör tutuksuz yargılansın. Onun tutuksuz yargılandığı bir yerde, tutuksuz yargılanmayı talep etmeyi onursuzluk kabul ederim. Haysiyetsizlik kabul ederim. Siz tecavüzcüleri serbest bırakın. Selahattin DemirtaÅŸ ile ilgili mütalaa verirken sakın ola ki tahliye talep etmeyin. Gidin bu taciz, tecavüz, mafya, katil, ne kadar it sürüsü varsa onların tahliyesini talep edin. Selahattin DemirtaÅŸ sizden tahliye talep etmeyecek! Kulaklarınız bunu duymayacak. Mersin’de bir AKP belediye meclis üyesi iki çocuÄŸa çarpıp onları öldürdü. Hızla yargılandı, dört buçuk yıl ceza aldı. Dün istinaf mahkemesinde dosyası duruÅŸmalı görüldü. Kurnazlığa bakın, istinaf mahkemesi cezayı 5 yıl 1 aya çıkardı, tahliye etti. Neden? Neden? Dosya Yargıtaya gitsin diye. Çünkü onasa tahliye edemeyecek. Siz gidin, onları tahliye edin. Selahattin DemirtaÅŸ, “sizden tahliye talep ediyorum” cümlesini kurarsa ÅŸerefsizdir! Dosyamın son gününe kadar, tutuklu da olsam tutuksuz da olsam geleceÄŸim, sanık kürsüsünde, temsil ettiÄŸim iradenin onurunu koruyacağım. Gerisi sizin bileceÄŸiniz iÅŸtir. Adalet ÅŸu saatten itibaren, tahliye kararı vermeniz halinde bile katledilmiÅŸtir. Bunu bilin. Dışarıda tecavüzcüler, talancılar, soyguncular yargılanıp dolaşırken, ben hücrede kendimi daha onurlu, daha haysiyetli hissediyorum. Söyleyeceklerim budur.

Tahliye talebi reddedildi

Savcı, suçun katalog suçlardan olması, atılı suçları iÅŸlediÄŸine dair somut delillerin bulunması ve atılı suçların ceza üst sınırını göz önüne alarak DemirtaÅŸ’ın, tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. DemirtaÅŸ’ın avukatları ise tutukluluÄŸun 3 yılı geçtiÄŸini, bunun hukuki deÄŸil siyasi bir karar olduÄŸunu, bütün fezlekelerde hemen hemen aynı suçlamaların yer aldığını, kaçma şüphesinin de bulunmadığını belirterek, tahliye talebinde bulundular. Ara kararını açıklayan mahkeme, avukatların tahliye taleplerini reddederek, Demirtaş’ın tutukluluk halinin devamına hükmetti. DuruÅŸma, 2 Eylül 2019’a ertelendi.


Dün SEGBİS sistemi aracılığıyla Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden duruÅŸmaya katılan DemirtaÅŸ, mahkemenin kendisini hukuka aykırı ÅŸekilde tutuklu olarak yargıladığını söyleyerek, “Beni Yunanistan sınırından öteye bıraksanız, kaçmam. Bizi buraya atanlardan hesap sormak için gelirim” demiÅŸti.

Savunmasında barış sürecine deÄŸinen DemirtaÅŸ, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in çok çaba sarf ettiÄŸini söyleyerek, “Temel hedefimiz, Türkiye’yi barış sürecine evriltmekti. O dönemde görüşme yaptığımız Sadullah Ergin de çaba sarf etti, hakkını teslim etmek lazım. ÖrneÄŸin Sincan Cezaevinde açlık grevinde olan tutukluları bizzat ziyaret etti” diye konuÅŸmuÅŸtu.

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

four × 1 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla