Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Sınav

İlhami sertkaya // Manipüle edici, küçük, kişisel, koca fedekarlıkları kemiren hesaplardan, tartışmalardan çıkıp, sesimi dünya alemin işiteceği bir yerden bağırmak isterdim;

Asırlardır mazlum bir millet, hepinizin gördüğü, şahidi olduğu kırımlardan, acılardan, göçlerden, sürgünlerden, kimyasal silahlardan geçti. Kendizine hak sandığınız neler ise, bu millet mahrumdu. Hepiniz gibi bu mazlum millet de, kendi devletini kurmak istiyor. Devleti olmadığı içindir çekilen bu asırlık acıları. Kendinize hak gördüğünüzü bu mazlum millete hak görmeyenler; ‘Hak,hukuk, insanlık, demokrasi’ kavramlarınızı hangi ‘saklılarınıza’ koyacaksınız? ‘Konjoktür, şartlar-şurtlar uygun olup olmadığına’ mı bakarak devletlerinizi kurdunuz? Hayır! Hakkınızdı ve(nasıl kurdunuzsa) kurdunuz. Şimdi bu mazlum Kürdistan milleti, devletsizliğin sebep olduğu bütün acılarına son verip devlet olmak hakkını istiyor, çabalıyor, ne diyorsunuz? ‘Hayır’ diyenler; devletiniz yıkılsın, kimyasal kırımlardan geçesiniz, bu ‘yanık sesin’ çıktığı yer gibi; içiniz yansın bile diyemiyorum.

‘Ulusların kaderini kayıtsız, şartsız savunduğunu’ sıkça belirten Marksistler, Sosyalistler, humansitler, ne diyorsunuz?

İstikranın boz bulanıkları Muhafazakarlar; Ne diyorsunuz?
‘Dilleri, kültürleri, kavimleri, milletleri yaratanın Tanrı olduğunu’ sıkca belirten dindarlar; ne diyorsunuz?

Olsaydı imkanım, kürdistan’ın en yüksek noktasına çıkıp, sesimi duyacakları kadar ideallerini, hedeflerini, amaçlarını şaşırtan, şaşırtmak çabalarıyla meşgul olan kemirici siyasetin gırdabındaki bütün gerillalara seslenecektim;

‘Siz Kürdistan’ın özgürlüğü, devletleşmesi için değil de, devletsiz kalması için mi savaşa girdiniz? Devletsizlik zaten vardı. Biliyoruzki, siz olmayan bir şey için değil, olmayanı yaratmak, gerçekleştirmek için ölümlere gittiniz, gidiyorsunuz. Fakat bütün bu fedekarlıklarınıza karşılık ‘birileri’ diyorki; ‘Devletsiz, patronsuz, karısız, kocasız bir hayat’! Diyorki ‘birileri’; Devlet istemiyoruz kötüdür, bayrak istemiyoruz kötüdür,’. Bunu biliyor musunuz? Hepinizi kast edip,‘ben bunları bir mimar gibi devlete bağlayacağım’ diyen ‘birinin’ sizleri bağlamak istediği de bir devlettir, Unutmayın, ama o devlet, devletsizliğimizin üzerinde kurulan, asırlık acılarımızın sebebi olan devlettir. Mensubu olduğunuz, uğruna fedekarlıklar yaptığınız milletinin devletmeşmesini istemeyen ‘yürütücüleriniz’ bu milletin devletleşmesine ‘kötü’ diyorlar ama, bu milletin devletleşmesinin istemeyen (Türk, İran, Irak, Suriye sömügecilerimizin)devletini ‘demokratikleştirmek’ istiyorlar!

‘Yürütücüleriniz’, ideallerinizin söylemlerini değiştirdiler, ters taklalar attılar. Bu; bir, ‘normal düşünce, hata, eksiklik, tartışılması gereken düş, düşünce’ değildir. Bu, tarihi bir sınav,uğruna çekilen asırlık acıların son bulması, var olmanın ve yok olmanın tarihi gerçekliğidir. Bu; bir parti, ideoloji, örgüt sorunu değil, Kürdistan milletinin tarihi kazanım veya kaybetme sorunudur.

Olsaydı imkanım; Kürdistan davasında yaşını başını almış, ama tarihte ders almamış, hep ‘muhalif kalmayı, mükkemeli aramayı’ bir hobi edinmiş cümle ‘ara adamların’ işiteceği şekilde bağırırdım;

Hangi millet devletini kurarken sandığınız gibi kahırsız, belasız, hatasız, eksiksiz mükemmel bunu gerçekleştirdiler? Senin hala bir evin (devletin) yok ama sen hep ‘eşyaların şeklini, yerleşimini, biçimini tartışıyor, eleştiriyorsun. Bahaneler arıyor, kusurlar buluyor, ‘eksikler’ oynuyorsunuz. ‘Eleştiri numaralarıyla’, olumsuzluklarınızı Kürdistan devletinin kurulmasına değil, devletin gerçekleşmesinden sonra yapmanızı severek dinler, anlam veriyor, özlem duyuyorum.

Bak kardeş;Trajedilerimizi, acılarımızı yazmanın faydası yok. Dünyaya savrulmuş milyonlarca insanımızın hayatlarını, hallerini, yakımlarını, yıkımlarını anlatmanın faydası yok. Hep savaşmak zorunda kaldık, ama ‘kazanma’ denilen tarihin çok nadir anlarına gelince, kirli eller, karanlık bedbahtların ustaca devreye girmeleriyle hep kaybettik. Şimdi böyle bir tarihi moment, sınav önümüzdedir. Sana,size hepimize yine bu tarihi sınavı kaybettirmek isteyenlerin ‘eksikleri-hataları eleştirerek’, bu mazlum milletin devletleşmesini isteyemenlerin oyunlarına gelme. Bilmelisinizki; Kürdistan’ın devletleşmesini istemeyenlerin, bu millet için demokrasi, özgürlük sorunu yoktur. Bu tarihi sınavı, ‘Ali-Veli, ideloji, ekoloji’ çekişmelerine kurban edip kaybedecek ve tekrar başlayacak kederli yılların sebeplerinden biri olarak anılma. Bugün (hiç olmazsa) ülkemizin güney parçasında ulaşılan devletleşme durumuna endekslen, destek ol. Hiç bir gerekçe, hiç bir teori, söylem, devletleşmeden daha önemli değildir.

Bak kardeş;devletsizliğimizim sebebi olan katliamlara uğramak, katilamları sadece anmak, lanetlemek,unutmamak, artık kaderimiz ve işimiz olmamalı. Niyetin kötü ise,ya da saf biri isen, sana ‘ekolojiyi de yediriler, biyolojiyi de içirirler, uygarlık manifestolarını, demokrasi modernitelerini’ de, devletleşmemen için bolca salata edip sunarlar. Unutma; biz bu söylemlerin daniskasını biliriz. Devletleşmeden bu söylemlerin hepsi havada kalır. Devletleşmekle, bu mazlum millet ‘cenneti, gülük gülistanlığı hemen beklemiyor’, fakat yaralarını sarıyor, ‘cennemde kurtuluyor’. Devletimiz olsun; el alemin devletini beyhude demokratikleştireceğimize, kendi devletimizi demokratikleştirelim. Ya bu mazlum milletin devletleşmesini, örgütlere, partilere, kişilere, idelojiye kurban edecek, kaybedeceksin, ya da bütün partileri, örgüt, kişi, ideolojileri devletleşmeye kurban edip, kazanacaksın. Önümüze (binbir belalardan, ateş çemberlerinden geçerek) gelen tarihi fırsat, iki kelimelik söylemin belirlediği duruştan, tavırdan başka, hiç bir ‘analizi, teoriyi, tartışmayı’ kabul edemeyecek, kaldıramayacak kadar çıplak bir gerçekliktir.
‘Evet, ya da hayır’!

Bak kardeş; senin gerekçelerinin, sıfatının, ideolojinin, partinin, örgütünün, bilincinin, birikiminin, bu sınav karşısındaki durumun dışında önemi yok. Geniş zaman söylemlerinin pratiği, bu sınavdır. Yeryüzünde, hiç bir milletin, ülkenin yurtseverlerinin, ‘bizim devletimiz olmasın, devletsiz kalalım, devlet kötüdür’ dediklerine dair bir tek örnek veremezsiniz. Sen devlet istemezsen de, başkalarının devlet egemenliği altında yaşaman dısında bir seçeneğin olmaz. Demekki; ‘ben devlet istemiyorum’ demen, ‘başkalarının devlet egemenliği altında yaşamayı istiyorum’demek olduğunu iyi biliyoruz.

Bak kardeş; ‘Keşkelerin’ de faydası yok ama zayıf bir umut olarak anlaşılması için tekrarlayayım; ‘Keşke’, savaşa ve kahramanlığa ihtiyacı olmasaydı bu mazlum milletin. Devletsizlik, bunu zorunlu dayattı. Kahramanlar; savaşı ve kahramanlık zorunluluğunu sonlandırmak için, canlarını ateşe attılar, ölümlere gittiler, gidiyorlar. Bu kahramanlıklar, ‘Ali-Veli’ için, ve sadece ‘kahraman’ olsunlar diye değil, bu mazlum milletin de bütün milletler gibi devlet sahibi olması için canlarını ortaya attılar, atıyorlar. Bugün yer yüzünde bir çok devletlerin nufusu kadar bu mazlum milletin şehitleri var, ama devleti hala yok. Ve şimdi yine bir bedbaht mantık aslında bütün güya kafa karıştıran teorilerle adeta ‘bu mazlum milletin kahramanları, şehitleri olsun ama devleti olmasın’ diyor.
Her firsatta bahsetiğin Ehmedê Xanî’nin asırlık özlemini, bu tarihi özlemin asırlar sonra yankısını bulduğu Nuri Dersimi’nin ‘Nutuk’una samimi olmanın sınavıdır bugün. Türk, Arap, Fars ve bunların cümle Perinçekler’inin kudurganca saldırıya geçtikleri bu sınav gerçeğidir. Sakın ‘ama-fakat’gibi gerekçelerle, bu mazlum milletin devletleşmesi sınavında, kendini onlardan ‘farklıymışsın gibi’ boşuna belirtme. Çünkü bunun ‘aması-fakatı’ yok.

Buna emin olun; Bu tarihi sınavdan sonra, bu mazlum milletin devletleşmesini isteyenler gibi, istemeyenlerin de listeleri tarihin kayıtlarına (isim-isim, örgüt-parti, kişi, çevre olarak) geçecek, unutma bu gerçeği!

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

one + eighteen =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla