Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

“Siz beni tanımadan bu soruları soruyorsunuz”

ERKEĞİ ÖLDÜRMEK isimli kitaptan alıntılar yapıyordum, kaldığım yerden devam ediyorum.

Alıntılayacağım satırları lütfen pür dikkat okuyun. Abdullah Öcalan bakın neler söylüyor.

Mahir Sayın kitabın 70. Sayfasında Öcalan’ın şu sözlerini aktarıyor: “Bir gün olmasam aç kalırlar”

Ve buradan hareketle Abdullah Öcalan’a soruyor…

MS: Siz demokrasinin gelişmesine bu kadar önem verirken “hareketin önderi de olsa bir kişiye bu kadar bağlı olunması çeşitli açılardan sakıncalı değil mi? Bu durumda kalındığı müddetçe kollektif irade nasıl oluşacak? Mao, Stalin, Kim İl Sung etrafında yaratılan kişi kültünün sizin adınız etrafında oluşması nasıl engellenecek? Yoksa buna gerek yok mu? En kötüsü size bir şey olursa ne olacak?

Evet, soru bu.  Öcalan’ın cevabını aynen buraya alıyorum ki, kimse mırın kırın edip “önderliğin” sözlerini cımbızladığımı, olayı çarpıttığımı söylemesin…

A.Ö: Tabii bu trajediye bir çare bulmak için büyük aranıyor. Benim trajedim şu aynı zamanda, hem böyle bir kültü yaratacağım, hem bunu inkar edeceğim. Bu yine, bende müthiştir. Hem her şeyi kendime bağlayacağım, hem kendimi inkar edeceğim. Hem kesinlikle bu söylediğiniz kültü yaratacağım, hem de altına dinamit koyacağım. Diyeceksiniz tam deli işi. Ama başka türlü olmuyor. Vicdana gelmemiz lazım. Bunlar birer olgu, gerekli de. Ama zamanı geldiğinde yıkılmalıdır. Veya gerekli olduğu kadar yer vereceksin, olmadığı yerde de yer vermeyeceksin. Bu anlamda tehlikeyi önlediğime inanıyorum. Dikkat edin, bunlar hem çok bağlı, hem hiç bağlı değil. Nettir bu, ispatını da yapabilirim. İnanılmaz ölçüde hepsi bağlı. “Öl!” desen ölürler, ama şu da çok açığa çıkmıştır ki; en temel, en değerli, mutlak bağlı kalınması gereken hususlarda hiç birisi bağlı değil. işte Cuma arkadaş burda; kalksın, söylesin.  Eğer öyle değilse ne dersen de… bağlı olmayı beceremiyorlar. Bu benim bizzat yarattığım durum. Hem onları mutlaka bir yere kadar bağlayacağım. Hem de beni dinamitlerini mümkün kılacağım. Tehlikeli değil mi? Bu insanları başka türlü demokratlaştırmak mümkün değil. Mesela, nasıl değerlendiriliyor bu; PKK içinde “bağlı olmak iyi bir şey filan” deniliyor. Ve giderek tehlikeli bir hal aldığında inkar etme, karşı koyma yönünü de geliştiririm. Nedir o? Onun birçok insani hakları var. Veya birçok kendinin olması gereken şeyler var. O kadar aşırı düzeyde onlardan yoksun bırakıyorum ki, isyan ediyor. “Ben neredeyim?” diyor. Orada işte, o benlik, demokrasi gerçeği ortaya çıkıyor. Tam sanat olayı dediğim olay bu işte. İnanılmaz bir ustalık kazanmışım bu konuda. Bağlıyorum, bağlıyorum, bağlıyorum; “ya” diyor, “biz hiç miyiz?” “bizim bir şeyimiz olmayacak mı?” o noktadan sonra diyorum: “olsun” Ama önce bağlamak gerekiyor. O önce onları güçlendirmek gerekiyor. Ondan sonra bireysellikleri doğsun. Yani ben bu kadar ustayım. Siz beni tanımadan bu soruları soruyorsunuz.

Evet değerli okur, ister inan ister inanma, Öcalan, “Size bir şey olursa ne olacak?” sorusuna aynen bu cevabı veriyor.

Hadi etrafındaki arkadaşlarını bitirmiş (Ali Haydar Kaytan, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu), onları kendine kul köle etmiş, onu anlarım da… Bu adam bütün alemi de onlar gibi sersem mi sanıyor?

Lafa bakın hele…

Hem böyle bir kült yaratacakmış hem de onu yıkacakmış.

Hem her şeyi kendine bağlayacakmış, hem kendini inkar edecekmiş.

Hem böyle bir kültü yaratacakmış, hem de sonrasında altına dinamit koyacak, kendisini yok edecekmiş.

Tam bir deli işiymiş ama böyle yapacakmış, başka türlü olmuyormuş.

Vicdanlı olmak gerekirmiş, bunlar birer olguymuş, ve dikkaaaat: GEREKLİYMİŞ de böyle bir put yaratmak…

Haa, ayrıca… Kendisine öyle bağlıymış ki militanlar, “öl” desen ölüme giderlermiş ama yine de herifler “en temel, en değerli, mutlak bağlı kalınması gereken hususlarda hiç birisi bağlı değil”miş. Bağlı olmayı beceremiyorlarmış.  Ama bu bizatihi kendisinin yarattığı bir durummuş.

Bu sözlerden ne anlarsan artık, sana kalmış.

Yukardaki sözler 70’lik rakı devirmiş bir sarhoşun sözlerini değil, Öcalan’ın sözleri.

Hem onları bağlayacakmış, hem de onların daha sonra gelip kendisini dinamitlemesini mümkün kılacakmış. Görüyor musunuz yüreğinin temizliğini?

İktidar hırsından ne kadar uzak! Nasıl da dünya nimetlerinin elinin tersiyle itiyor/(ilerde itecek, günü gelince)?

Pkk kadrolarını öyle bir bağlı hale getirecek, öyle bir sıfırlayacakmış ki, sonra da bunlar “isyan edecekmiş ve demokrasi gerçeği ortaya çıkacak”mış. Tam sanat olayıymış işte bu yaptığı. Önder Apo tam bir ustalık kazanmışmışmış bu konuda.

İbreti alem için şu sözleri bir daha alıyorum buraya.

Mesela, nasıl değerlendiriliyor bu; PKK içinde “bağlı olmak iyi bir şey filan” deniliyor. Ve giderek tehlikeli bir hal aldığında inkar etme, karşı koyma yönünü de geliştiririm. Nedir o? Onun birçok insani hakları var. Veya birçok kendinin olması gereken şeyler var. O kadar aşırı düzeyde onlardan yoksun bırakıyorum ki, isyan ediyor. “Ben neredeyim?” diyor. Orada işte, o benlik, demokrasi gerçeği ortaya çıkıyor. Tam sanat olayı dediğim olay bu işte. İnanılmaz bir ustalık kazanmışım bu konuda. Bağlıyorum, bağlıyorum, bağlıyorum; “ya” diyor, “biz hiç miyiz?” “bizim bir şeyimiz olmayacak mı?” o noktadan sonra diyorum: “olsun” Ama önce bağlamak gerekiyor. O önce onları güçlendirmek gerekiyor. Ondan sonra bireysellikleri doğsun. Yani ben bu kadar ustayım. Siz beni tanımadan bu soruları soruyorsunuz.

Evet, okuduğunuz tuğla kalınlığındaki tüm kitaplarınızı bir tarafa koyun.  Hatta ateşe verin. Hepsi boşmuş. Bugüne kadar dikdatörlükle, tek adamcılıkla ilgili tüm söylenenler bu sözler karşısında iflas etmiş sayılmalı. Öcalan’ın bu tezi hesaba katılmadan yazılmış tüm diktatörlük iddiaları boş, anlamsızlaşmıştır.

Pkk’deki kişi kültü nasıl engellenecekmiş?

Sorudaki densizliğe bakar mısınız? Mahir Sayın, öyle ya, Abdullah Öcalan’ı yeterince tanısa sorar mıydı bu soruyu?

Tanımıyor işte, tanımadığı için de bu densizliği yapmış, onu Mao, Stalin, Kim İl Sung gibi heriflerle bir araya getirmiş. 

Ne ayıp!

O kendisini önce bir güzel tepeden tırnağa inşa edecek, sonra da Kürt halkının eline kazma kürek verip “yıkın heykellerimi” diyecek.

Öyle diyorsa öyledir, koca “Önderlik” bizi aldatacak değil ya!

Mahir Sayın kitabın 74. Sayfasında ise şu satırları yazıyor: “İşin gerçeği A. Öcalan’ın kararlılıkla ve başından beri bir kurumlaşmanın peşinde olduğudur”

Yazar kendi kendisini yalanlıyor. 70. Sayfada Pkk’deki bu tek adam bağımlılığını sorgular gibi oluyor, Öcalan’ın “Bir gün olmasam aç kalırlar” sözünü aktarıyor. dört sayfa sonrasında ise Öcalan’ın kurumlaşmaya ne kadar önem verdiğini söylüyor.

Ya kurumlaşma vardır ve Pkk’de işler tek adama bağlı yürümüyordur, kurumlar takır takır çalışıyordur, ya da Öcalan’ın dediği gibidir, Apo bir tek gün olmasa Pkk’liler aç kalıyordur.

Bunlar da değilse geriye şu kalıyor: Öcalan yalan söylüyor. Narsist kişilik özelliği kendisini dev aynasında gördürüyor, PKK’yi direkt kendi tapulu malı, Pkk’lileri de tarlasında çalışan marabalar olarak kabul ediyor. Dünya onun etrafında dönüyor. Aç Pkk’lileri o doyuruyor. O olmasa her şey yalan, boş.

Hazret Urfalı neticede, ağalık ve marabalık ilişkisinin en yoğun yaşandığı yerden geliyor. Ağa olmasa cahil maraba nasıl yolunu çıkaracak ki?

1 Yorum
  1. Barzan diyor

    Sofrada bir lokma ekmek fazla yemek için kavga eden degirmen mideli bir aileden geldigini ve babasini ta§layip evden kaçtigini soyler.
    Tùm yigitligi yilana ta§ atmak ve serçe yavrularinin ba§ini koparmak.
    Arkada§i Cimo,nun kafasini attigi ta§la kirdigini soyledigi bir yigitligi var tabi dogru ise.
    Ama bulundugu koye asker gelince gelin kiligina girip katirin ùstùnde altina i§edigide yazildi.
    Gùnahi §ùkrù Gùlmù§ùn boynuna.
    Bir halki savunmak adli devlet yazmasi kitabta çok daha fazlasi var.
    Ama kitab kendi adina ve PKK baskisi.
    Abdullahin yalanlari ve fantazilerine Harran ovasi dar gelir.Merdin dùzùde ùstùne olsun.
    Abdullah Gilgame§,ten Gandiye kadar kendisine benzemeyenlere benzetir.
    Ama Harranli Ibrahim gibi hanimini Fravunlara kaptirmi§tir.
    Musa,yim der ama §amda u§aklik yapar.
    Isa,yim der ama arkada§ini oldùrùr.
    Et oburdur ama Gandi oldugunu soyler oruç tutmaz.
    Napolyon oldugunu soyler ama sava§ cehpesi gordùgù yoktur.
    çol katiline gerilla Ali der ama çol vah§ilerine hizmeti çoktur.
    Asla kendine Kurd dememi§tir.
    Zaten bende Kurd a§ki yoktur der ve Tùrkiyede en iyi Erkek adamin Zeki Mùren oldugunu soylemi§tir.
    Tabi Bùlent Ersoya haksizlik etmi§.
    Kemalistler kendisini parlatti ama islami Taib bunu yapmadi O çoplùgùn horozu yanliz Taib.
    Demokratik islam deyip kemalistleri ve islamcilari iki kapuz iki koltuk yapacakti ama Taib kabul etmedi.
    ùstù cizildi ve PKK ,nin bu dengesiz adam sansùr koymasi iyidir.
    §imdi Cizireli Aga,yè sorun torununa Mem u Zin hikayesi anlatiyor.
    Aysel Tugluka yunan tanricalarini ba§ka avukata ise kasiklarinin ka§indigini soylùyordù.
    Uçube dedigin boyle olur.

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

six + 3 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla