1968 Kuşağı devrimci önderlerinden, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıyla birlikte THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu), sonrasında THKO MB ve TKEP (Türkiye Komünist Emek Partisi) kurucularından Teslim Töre, siyasi sürgün olarak yaşadığı Bern’de tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Bir yılı aşkın süredir kanser tedavisi gören Teslim Töre, geçtiğimiz günlerde fenalaşarak Bern Beau-Site Hastanesinde yoğun bakıma kaldırılmıştı.
Teslim Töre’nin siyasi özgeçmişi
08-06-1939’da Malatya- Akçadağ ilçesinin Gölpınar köyünde doğdu. 1963’de Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) üye oldu. 1965’de Akçadağ İlçe Başkanlığına seçildi. Aynı sürede, Malatya’da çıkartılan yerel gazetede (Haşhaş) baş muhabirlik yaptı. Yazmış olduğu yazılardan dolayı yargılandı. 1969’da yayınlanmış bir bildiriden dolayı, altında imzası bulunan 6 arkadaşı ile birlikte tutuklanıp, Malatya Cezaevi’ne kondu. 3 ay sonra yapılan ilk duruşmasında tahliye oldu.
Aynı yıl yapılan milletvekili seçimlerinde, Malatya’da “bağımsız sosyalist” milletvekili adayı oldu. Seçim sırasında devletin anti-demokratik ve adaletsiz tutumunu protesto etmek için adaylıktan istifa etti.
T.C. Devleti’nin, kendisi ve kendisi gibi sistem muhaliflerine karşı gayri yasal ve gayri ahlaki yöntemleri sürekli kılması nedeniyle, illegal örgüt ve illegal mücadele düşüncesini geliştirdi. Bu düşünce doğrultusunda çalışmalar sürdürürken, kendisi gibi düşünenlerle birlikte, 1971’de Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun kuruluşuna katkı sağladı ve içinde yer aldı. THKO’nun 1971 Mayıs’ında Adıyaman bölgesinin Nurhak dağlarında ağır darbe alıp, dağılmasından sonra, yasa dışı yollarla Suriye’ye geçerek, Şam’daki Filistin Kurtuluş Örgütü ile (FKÖ) ilişkiye geçti. Orada kalmış olduğu iki buçuk yıllık süre içerisinde yeniden bir örgütsel toparlanma sağlarken, yeni düşünceler üretip, farklı bir ideolojik üretim süreci geliştirdi. İdeolojik üretimini arkadaşlarıyla birlikte, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu Mücadelede Birlik (THKO/MB) adlı bir kitapta topladı.
1974’te THKO/MB kitaplarından birkaç yüz tanesini yanına alarak, tekrar Türkiye’ye döndü.
İlk örgütlenme çalışmalarını G. Antep, Adıyaman ve Maraş kırsalında yaptı. 1974’te çıkan aftan yararlanmayı düşünmedi. Ama söz konusu afla cezaevinden çıkan THKO’lularla Geçici Merkez Komitesi’ni oluşturdu ve içinde yer aldı. 1976’da ideolojik ayrılık nedeniyle bölünme yaşandı. Ayrılıktan sonra Töre arkadaşlarıyla birlikte THKO/MB adında bir örgüt kurdu. Örgüt Kürt illerine doğru hızla yayıldı. 1977’de bir Konferans yapıldı. Konferansta örgütün (THKO/MB) bir Kürt köylü örgütüne mi yoksa işçi sınıfı partisine mi dönüşmesi gerektiği tartışıldı. İşçi sınıfı partisine dönüşmesine karar verildi. Töre Konferans tarafından örgüt yöneticiliğine seçildi. Partileşme çabaları yoğunlaştırıldı. Bütün kadrolar şehirlere ve fabrikalarda çalışmaya yönlendirildi.
Bu süreçte, Töre ağırlıklı olarak, oluşturulacak partinin; politik perspektifi, ideolojisi, program ve tüzüğünün oluşturulması çalışmalarını yaptı. Çıkarılmaya başlanan Emek Gazetesi bu amaçla değerlendirildi. Töre illegal olduğu için, bütün yazı çalışmalarını takma isimlerle yaptı. Töre 22 yıl illegal yaşadı. Yaşamış olduğu illegal süreçte gerçek ismiyle sadece iki kitap yazdı. Birincisi ”THKO Hareketi ve Bazı Anılar” (1977) diğeri “Marksizm Ve Sorunlarımız”. (1992)
1 Mayıs 1980’de THKO/MB yapmış olduğu Kongre ile, Türkiye Komünist Emek Partisi’ni (TKEP) kurarak kendini fesh etti. Türkiye’de yapılan TKEP’nin bu kuruluş kongresinde, Teslim Töre, TKEP’nin Genel Sekreterliğine seçildi.
Teslim Töre siyasal yaşamının önemli bir bölümünü Türkiye’de gerçekleştirilmiş olan askeri diktatörlüklere karşı demokrasi mücadelesi vermekle geçirdi.
12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 askeri darbeleri, Türkiye’de var olan demokrasi kırıntılarını da ortadan kaldırdılar. Bu darbelere ve sonuçlarına karşı demokrasi mücadelesi, Töre’nin siyasi hayatında uzun bir süreci kapsadı.
Töre, 1974’de Filistin’den Türkiye’ye döndükten sonra, 1980’e kadar yukarıda belirtilen siyasi faaliyetlerde bulundu. 12 Eylül 1980 askeri darbesi, Töre’nin resimlerini Türkiye’nin her tarafta afişe etti, Töre her yerde aranır duruma düştü. Bu nedenle Töre, Kasım 1980’de tekrardan yurt dışına çıkmak, Filistin’e gitmek ve orada konuşlanmak zorunda kaldı.
1982’de, içinde 8 örgüt ve partinin yer aldığı Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi’nin (FKBDC) kuruluşuna katkı sağlayarak, partisi TKEP adına bu cephenin yönetiminde yer aldı. Bunu takip eden süreçte, 1984’de Sol Birlik adında, 7 parti ve örgütün içinde yer aldığı bir platformun kuruculuğunda ve yönetiminde yer aldı. 1988’e kadar yurt dışında kaldığı sürece Şam’da, Beyrut’ta, Budapeşte’de, Sofya’da yapılan çeşitli enternasyonal toplantılara katıldı. Bu toplantılara mesajlar ve politik tebliğler sundu.
Ağustos 1988’de tekrar Türkiye’ye döndü. 5 yıl İstanbul’da TKEP sekreteri olarak illegal çalışmalar yaptı. 5 Mayıs 1993’de İstanbul’da yakalandı. Cezaevine kondu. 11 Eylül 2001’de tahliye oldu. Cezaevi sürecinde iki kitap, gazete ve dergilere onlarca makale yazdı. Kitapları, “Kapitalizm Sosyalizm Örgüt” ve “Birey Toplum Sistem Ve Globalizm” isimleriyle yayımlandılar. Yazmış olduğu bu kitap ve makale yazılarından dolayı, hakkında dava açıldı. Bu davalardan dolayı, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde yargılandı ve 11 ayrı para ve hapis cezasına çarptırıldı. Çıkan bir yasa sonucu söz konusu cezalar şartlı olarak ertelendi.
Cezaevindeki süreçte, yasal Birleşik Sosyalist Parti’nin (BSP) kuruluşunda, kurucu üye olarak yer aldı. BSP’nin Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) ile 1994’de ittifak yaparak oluşturmuş olduğu seçim platformunun milletvekili adayı olarak Gaziantep’ de seçime katıldı. Bu seçimde milletvekili olacak kadar oy almasına rağmen, parti % 10 Türkiye barajını aşamadığı için parlamentoya giremedi.
Töre cezaevinde iken, 1996’da kurulan Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin (ÖDP) kurucu üyesi oldu. Cezaevinden tahliye olduktan sonra, politikaya kurucu üyesi olduğu ÖDP ile devam etti. 2002’de yapılan parti kongresinde ÖDP’nin Parti Meclisi üyeliğine seçildi.
Bu süreçte Töre’nin yargılanmasına İstanbul 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde devam edildi. Mahkeme Töre’ye 24 Şubat 2004 tarihli duruşmada 22 yıl hapis cezası verip, iyi halinden dolayı 18 yıla indirdi. Karar savcı tarafından temyiz edildi. Yargıtay 8 No’lu Mahkemesi, temyiz duruşmasında, 1 No’lu İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin, Töre ile ilgili kararın dışında kalanları onayladı. Teslim Töre ile ilgili kararı esastan bozdu ve TCK’nın 146/1 maddesiyle yeniden yargılanmasını karara bağladı.
Bu gelişme üzerine Töre, 23 Eylül 2003 tarihinde İsviçre’ye gelerek iltica talebinde bulundu. 6 Eylül 2004’te ilticası kabul edildi.
2003 yılından itibaren siyasi sürgün olarak yaşantısını Avrupa’da devam ettirmek zorunda kalan Teslim Töre, yaşamının son anına kadar politik üretimini ve çalışmalarını aktif olarak sürdürdü. Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) ve Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kuruluşlarını destekleyen Teslim Töre, Avrupa’da da Türkiye Sosyalist Hareketi ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin birleşik mücadelesini geliştirmeye emek verdi. Yeni Özgür Politika, ANF, Avrupa Forum gibi mecralarda politik analizler yapmaya devam eden Töre, Avrupa Sürgünler Meclisi’nin de üyesiydi. Son süreçte HDK Avrupa çalışmalarına katkı veren Töre, Rojava Devrimi’ni önemsiyor ve enternasyonalist bir anlayışla sonuna kadar savunulması gerektiğini düşünüyordu.
Yaklaşık bir yıldır kanser hastalığıyla mücadele eden Teslim Töre, bugün sabaha karşı yaşamını yitirdi. İsviçre’nin Bern kentinde Salı günü öğlene kadar Teslim Töre’nin ailesi ve yoldaşları taziye ziyaretlerini kabul edecekler.
Teslim Töre için dediler:
Alper Taş:
Teslim abiyi ÖDP’de tanıdım. İyi ki tanıdım. Her daim genç, her daim mücadele ve umut dolu, her daim öğrenmeye ve anlamaya çalışandı. Devrimci sosyalist hareketimizin bir çınarını kaybettik. O mücadeleriyle toprağa güçlü tohumlar bırakan bir kuşağın yıldızlarındandı. Uğruna yaşadığı ve mücadele ettiği değerler ondan bize kalan mirastır. O değerleri yaşatacağız.
Anısına, mücadelesine saygıyla, hürmetle. Sevgiyle onu yüreğimize gömüyoruz.
(Kaynak Siyasi Haber)
Recep Maraşlı:
TESLİM ABİNİN ARDINDAN…
Kaç gündür arkaya arkaya gelen ölüm haberlerinden sonuncusu da Teslim agabeyi ile ilgili oldu. Kanser illeti onu da aramızdan aldı.
Teslim abiyi de, diğer pek çok tanıdıklarım gibi cezaevlerinden biliyorum. 1994-1995 yıllarında bir yıldan fazla koğuş arkadaşlığı yaptık İstanbul Sağmacılar cezaevinde…
TKEP’den Teslim Töre, Dev-Yol’dan Yaşathak Arslan, Kava’dan Süleyman Arslan ve ben, günler geceler boyu, siyasi sohbetleri koyulaştıran bir ekip olmuştuk… Asık yüzlü, malumatfüroş, birbirini iknaya çabalamayan ama her konuda kıyasıya tartışıp düşünce üreten, bunun yanında da esprisini, kahkahasını eksik etmeyen sohbetlerdi bunlar.
Teslim Abi ve Yaşathak, o süreçte Türk devletinin “kabuk değiştirmekte olduğunu”, Türkiye’nin toplumsal dinamikleri ve küresel gelişmeler karşısında bu değişime karşı koyamayacağı ve nitekim değişmekte olduğunun alametlerini gösteriyorlardı. Ben ve Süleyman ise Türk devletinin -kısmen Bonapartist- özgün bir karekteri olduğunu, kolay kolay değişmeyeceğini, sadece kendisini duruma adapte etme mahareti olduğunu savunuyorduk.
Teslim abi’den önce oğlu Hasan ile Diyarbakır Askeri Cezaevinde birlikteydik. Büyük koğuşların birinde uzunca süre beraber kalmıştık.
Sağmalcılar cezaevindeyken küçük kızı Sidenur’un bazen koğuşa kadar gelmesine izin verilirdi. “Abi ‘Sidenur’un anlamı nedir?” diye sorduğumda “Sinan’dan Sİ, Deniz’den DE ve Nurhak’tan NUR…” cevabını vermişti.
Bir gençlik hareketinden ortaya çıkan ve kır gerillasını hedefleyen THKO’yu gerçekten de köylülükle, kır yoksulları ile buluşturmayı sağlayan isimlerin başında geliyordu Teslim abi…
O zamanlar efsane gibiydi. Gençlikten, aydınlardan ve öğrenci hareketlerinden gelmeyen halk önderi bir isim öne çıkıyordu. Doğan Abi’nin de yazdığı gibi o, TİP’in Malatya’da örgütlenmesine sağlayan, aynı zamanda gazetecilik yapan o dönemin az bulunan yerel önderlerinden biriydi.
Tabiiki Türkiye devrimci hareketinde THKO geleneğini sahiplenmekle beraber, yeni bir yol haritası çizmiş olan TKEP (Türkiye Komünist Emek Partisi) kurucu ve lideri olarak da iz bırakan isimlerden biriydi.
TKEP’in Kürdistan’ın sömürge olduğu ve ayrı örgütlenme tezlerini tartışarak içinde önce “Seksiyon” sonra bağımsız bir Kürdistan örgütlenmesi (KKP) çıkaran bir örgüt olarak özgün bir yeri bulunuyor. (Bir diğeri de KURTULUŞ hareketidir.)
1980 Öncesinde de Rızgari’nin çeşitli alanlarda iş ve güçbirliği yaptığı gruplardan biriydi.
İşte bu giyabi tanışıklık, ancak 1990’lı yılların ortalarında Teslim Abi’nin uzun süredir zaten illegal olarak Türkiye’de yaşıyor olmasına rağmen “keşfedilip” tutuklanması ile vicahiye dönüştü.
Teslim abi hem bilgi birikimi ve teorik donanımı olan, hem de mütavazi, hoş sohbet kalender bir insandı. Boylu poslu, asaletli bir duruşu vardı ama kibirli değildi; ak saçları ve her zaman iyimser gülümsemesiyle güven verirdi insana.
Nitekim bölünmelerde, örgütsel ayrılıklarda da gördüğüm kadarıyla metanetli; açık yürekli bir duruş göstererek bunların çatışmaya, düşmanlıklara dönüşmesine fırsat vermiyordu.
Kürt ulusal hareketine, demokratik mücadelesine, barışçıl çözüme çekincesiz omuz veren bir duruş gösterdi. Avrupa’da da sosyalist, demokratik mücadelelerin hep içinde, yanında yer aldı.
Yurtdışında ne yazık ki sadece bir kez Berlin’de görüşme fırsatımız oldu. Onun dışında Facebook ve e-mail arkadaşı olarak yazışır, görüş alışverişinde bulunurduk. Teslim abiyi tanıma ve dostluk kurmaktan dolayı kendimi şanslı hissederim.
Önümüzdeki zamanlarda İsviçre’ye yolumuz düşerse mutlaka Teslim abiyi ziyaret ederiz diye düşünüyorduk. Ama hastalık izin vermedi.
Sosyalizm ve demokrasi mücadelesinin bir ÇINARINI daha sonsuzluğa yolculuyoruz.
Bu vesileyle yoldaşlarına, ailesine, dost ve arkadaşlarına baş sağlığı ve sabırlar diliyorum.
Muzaffer Oruçoğlu:
Teslim Töre’nin yaşamı bana, 68’den bu yana, dünyanın devrimle değiştirilmesi sorununa hasredilmiş bir yaşam olarak görünüyor. En son, Frankfurt’ta, bir panelde birlikteydik. Bir çok noktada farklı düşünüyorduk. Ama köhne dünyanın bir işçi devrimiyle yıkılması konusunda hemfikirdik.
İnsanın, bir ömür devrimci kalması güzeldir. Hayat aslında devrimcidir. Büyük devrimler, hayatın her alanında, göremediğimiz küçük devrimlerin birikip yoğunlaşması, cinnet ve deha halini alarak patlamasından ibarettir. Devrimciliği, sıra dışı kılan, ilginç ve güzel kılan budur. Ölümü anlamlı kılan da budur.