Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Türklerden Büyük İcad: Ayran

Hilal NESİN

Orta okulda iken milli değerleri tavan yapmış bir Türkçe öğretmenimiz vardı, çocuk aklımızla kendisini çok severdik, diğer öğretmenlerimize sormadığımız soruları ona sorardık. 

Nedenini hala çözmüş değilim ancak sürekli aynı soruyu sormaktan büyük keyif alırdık: “Hocam biz Türkler neyi bulduk?” O da hep aynı cevabı verirdi: “Biz Türkler ayranı bulduk ayranııı, dünya bizim ayranımıza muhtaç gidin Almanya’ya Almanlara bakın ayransız yemek yemiyorlar. Amerika’ya gidin Amerikalılara bakın lıkır lıkır bizim ayranımızı içiyorlar” derdi. Verdiği cevapla bi’ sevinirdik bi’ sevinirdik sormayın gitsin, sanki dünya alem ayranımıza binip uzaya çıkıyormuş gibi yada ayrana dokununca dünya önümüze seriliyormuş gibi kasım kasım kasılırdık.

Buluşuyla bilim dünyasını altüst etmiş atalar bizim atalarımızmış sanıp duygu seli yaşardık. İtiraf edeyim gözlerim dolardı, sadece benim mi değil, sınıfın tamamının, bazılarımız ağlardık bile, “vaaay beee atalarımız yoğurda su koymayı çalkalanmayı düşünmüş, atalarımızla ne kadar övünsek azdır” diye düşünürdük, bu basit işlem o vakitler bize mucize gibi gelirdi. Yoğun duygularımız sınıfta kalmaz bizimle teneffüse çıkardı.

Aldığı fazla milli gazla ne yapacağını şaşıran bir arkadaşımız vardı, sınıftan yaşlı gözlerle koşa koşa çıkar öğretmenden aldığı milli gazla zıplar okulun bahçe duvarına çıkıp bağırırdı: “Biz Türkler boş insanlar değilizzzz ulaaaan, ayranı biz bulduk kıskanın çatlayın paylayın, nazar değdirmeyin bize tamam mııııı laaan.” Sesi titreyen yumruğunu sıkan arkadaşımızı çıktığı duvarda yalnız bırakmazdık, bizde duvarın dibinde onu alkışlardık. Zil çalardı yoğun duygularla matematik dersine girerdik ardından biyoloji dersine ve derken hepimiz foss diye sönerdik.

Ayran içmiş ayrı düşmüştük matematikten, biyolojiden, fizikten de haberimiz yoktu. Bizi toparlayan kendimize getiren sadece Türkçe öğretmenimizdi, kendimize olan güvenimizi tekrar kazanmak için dört gözle Türkçe dersimizin gelmesini beklerdik ve yine aynı gazla çıkardık duvara, “biz Türkler” diye girerdik söze, yıl sonunda matematik, biyoloji, fizik hak getire Türkçe Allah Allah verin mehteri kim tutar bizim notlarımızı. Kimse tutamazdı aldığımız sıfırları, annelerden terlik babalardan zılgıt alır tek icadımız ayranı içerek girerdik yaz tatile.

Geçenlerde bize sınırsız gaz veren Türkçe öğretmenimizin ne olduğunu merak ettim, niyetim o zamandan bu zamana ne kadar değiştirdiğine bakmaktı. Kurban olduğum sosyal medya var olsun Tanrı onu elimizin altından eksik etmesin, öğretmenimin adını soyadını yazıp girdim ve hemen buldum.

Offff aman vay ki vay vay karşımda duruyor, fiziki değişime çok fazla uğramamış sadece saçlarına beyazlar düşmüş desem yeridir. Lakin beyinsel değişime de hiç mi hiç uğramamış, hâlâ “Ceddin deden neslin baban, hep kahraman Türk milleti” edasında ve daha beter olmuş sadece ayranı değil yayığı da bizim bulduğumuzu söylemeye başlamış. Bizi bir övüyor bir övüyor bizi tanımasam inanacağım, ama tabi bende büyümüşüm çocuk aklım benden gideli çok olmuş duygulanıp gözlerimin yaşarması da bir yalana inanmam da imkansız. Eskiden öğretemeyen şimdilerde de öğrenemeyen Türkçe öğretmenimizin sayfasında şöyle bir gezineyim dedim.

Gezmez olaydım, parmağıma kramp girseydi de sayfasını tıklayamasaydım, korkunç biri olmuş, feci sağcı desem ona haksızlık etmiş olurum resmen ırkçı hem de sıradan bir ırkçı değil, tüm katilleri onun sayfasında başköşede bulabilirsiniz Hitler hariç, o da Alman olmasa onu da hiç şüphesiz sayfasının başköşesine oturturdu. Menderes’ten başlamış övmeye, Türkeş, Yazıcıoğlu, Çatlı, Bahçeli, Erdoğan, Soylu, vs’leri dünyanın en iyi insanları yapıp çıkmış. Yaşı başını aşmış öğretmenimiz için bu saatten sonra tıp dünyası seferber olsa ondan bir şey olmaz, o “ayranı biz bulduk baktık olmuyor ardından yayığı da biz bulduk” diyerek övüne övüne uzanacak teneşire.

Öğretmenimi acı acı yad ederken bu yazıya başlamadan önce son kez yine ziyaret ettim sayfasını ve son paylaşımını gördüm. Süleyman Soylu’nun “HDP bu milleti kıskanıyor! Çatlasınlar” dediği cümleyi paylaşmış. O günden bu güne  hala kıskanıldığımızı sanan beyinde bir tık ilerleme yok. “Kıskanıyorlar” ” “çatlasınlar” “çekemiyorlar” Türk insanının yakasına yapışmış sözcükler,  kolaya kaçış gerçeğinden kaçış sözcükleri, bi’ halt işlediklerinde haram yediklerinde can aldıklarında dötleri sıkışınca “kıskandılar” deyip sıvışıyorlar pis işlerinin içinden. Veee işin acı yanı ayranı bile olmayan fakat kıskanıldığını sanan milyonlarca gariban insan ürettiler. 

“Gelelim gençlere” dememe gerek yok, bu ülkenin bu aralar rağbet gören öğretmenleri bunun gibiler, bunun gibilerde azımsanmayacak kadar çok, onların öğrencisi NASA da bilim adamı olup Mars’a çıkacak değil çıksa çıksa mehter marşı eşliğinde duvara çıkar ve alır alkışı. Değişimin iyiye değil kötüye doğru gittiği ülkemi seyrederken ideal Türk insanı nasıl olmalı bunu da öğretmenimizin paylaşımlarında görmüş oldum, aman benimkisi de iş öğretemeyenimden önce devletim bana gösterdiydi.

Bilmeyen arkadaşlar için birde ben söyleyeyim. Nasıl mı olmalı Türk insanı? Profesörünü ağlatan, hırsızını kucaklayan, katiline aşık olmalı, ilime bilime düşman, yalancının şakşakçısı, cibilliyetsizin şahidi, üç kağıtçı, düzenbaz sahtekar olmalı, fakat olmamışmış gibi davranmalı. Ve sadece işi yemek yiyip uyumak uyanmak konuşmamak susmak tuvalette gitmek yeme yiyip tuvalete gidip sonra zıbarmak olmalı, sonra tekrar yemek yiyip uyumak uyanmak konuşmamak susmak tuvalette gitmek yemek yiyip tuvalete gidip sonra zıbarmak olmalı. “Gel” dediklerinde gitmeli, “sus” dediklerinde susmalı, “getir” dediklerinde getirmeli. Tabiri caizse eğitilmiş köpek gibi olmalı, “hadiiii kızım al getir” “hadi oğlum kap getir” komutunu alıp kuyruğunu sallayarak olanların getir götür işine yarayıp diğer meziyetlerini unutmalı.  

Özetlemek gerekirse Türk olmanın başlıca şartı 4 tür, 1- Ye, 2- İç, 3- Sıç, 4- Zıbar. Sadece bunları yapıyorsanız ideal Türk’sünüz, bu durumda benim gibi Türkler ideal Türk değil, bizler Türklerin yüz karasıyız. İslam’ın 5 şartına itiraz ettiğiniz zaman gördüğünüz tepkinin aynısını Türk olmanın şartlarına itiraz ettiğimizde de görüyoruz. Ne demek yememek, içmemek, sıçmamak, zıbarmamak. Biri çıkıp: “Ama şeeeey bütün bunları karabaşın koyunu da yapıyor kiiii onun bile sonradan bir oyunu çıkıyor” dese o da yandı. En iyi Türk konuşmayan Türk. İslam’ın şartıyla Türklüğün şartını alavere dalavere yaparak yerine getirense bu zamanda kralın göz bebeği. Onlara göre 9 şartla yaşarsan huzur İslam’da, huzur Türklükte. 

Huzurlu sandığı huzursuzluğuna mahkûm olanlara nasıl anlatılır bilmem kayıtsız şartsız yaşamanın verdiği ilahi huzur ve o sonsuz mutluluk… Veee, ‘ne mutlu şartsız yaşıyorum’ diyene!  

İPM News

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

9 − 4 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla