Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Üçkağıtçılar Savaşı

Selahattin Çelik //  ABD – Fransa – İngiltere’nin 14 Nisan Suriye saldırısını, öngörüsüz ve başarısız gören yorumcular az değil. Dünya kamuoyu da saldırıya tepkili. Bunda Trump’ın yarattığı korku etkili ama esası şu; İslamcı radikallerin vahşeti göz önünden gitmiyor.

Şam da, muhalifleri de onu kullanma karakterinde olmalarına, 21.08.2013, 4.04.2017, 7.04.2018 tarihlerinde kullanılmasına rağmen, zehirli gaz iddiası da inandıramadı.

Ama eğer sorun insani duyarlılıksa, ilgili devletler ikiyüzlüler. Suriye savaşı 15.03.2011’de başladı. 400 binin üzerinde insan öldü. Milyonlar göç etti. Mal mülk ne varsa tahrip oldu. Sakatlar ordusu oluştu ve de ölçüye vurulamayacak kadar büyük kültürel ve toplumsal tahribat.

Her biri zehirli gaz etkisinde değil midir? Türk ordusu, dünyayla alay ederek Afrin’i işgal etti. Yine ses yok, aksine malumlardan destek aldı. İnsani duyarlılık değil, emperyalist çıkarlar temel alınıyor. Konu onlar oldu mu, doğru ve yalnış birbirine harmanlanıyor, komplolar ve her rengiyle propaganda taarruzu başlıyor.

Çakal sürüsü gibi

Rusya 2015 sonbaharında doğrudan savaşa dahil oldu. Müttefiki İran. Savaşın seyri değişti. İslami radikallere darbe vurdular. Dünya kamuoyunun sempatisini kazandılar. Şam ölü yatağından dirildi, bugüne ulaştı.

Üstün gelenler cephesinde olan İran, Akdeniz’e ve İsrail’e ulaştı. Tersi söyleniyorsa da, Irak da Tahran’ın kontrolünde. Olayın başlarında NATO planı içinde hareket eden, coğrafik avantajı ve Sunni Arap aşırılarla pay kapmak peşinde olan Ankara, son anda Rus eyerine yapıştı, ikiliye dahil oldu. 23.01.2017’de Astana süreci başladı.

Üçlü, kendi Suriyelerini kurmak için işe koyuldu. Ankara’nın tüm derdi olanca pay kapmaktır, Hatay’da Kıbrıs’ta olduğu gibi ama Kürtlere yolu kapamayı ihmal etmeden.

NATO dışta kaldı. Halbuki 2014 Eylülünden beridir ABD ve müttefikleri, DAIŞ ve el Nusra’yı vuruyorlar, böylece istemeseler de Şam, Tahran ve Moskova’ya destek sunmuş oldular. Şimdi eli boş kalmışlar. ABD’nin “ünü” ciddi darbe aldı.

İsrail, İran’dan ve İran roketleriyle donanımlı Hizbullah’tan korkuyor ki İsrail kaynakları şimdiden 13 bin roketten bahsediyorlar. Üç devletli saldırı, İsrail’i memnun etmeyecek de kimi edecek?

Körfez Arap krallıkları ve şeyhlikleri de, olayın aktörleri. Arap ülkelerinde artan İran etkisi onları çıldırtıyor. Askeri olarak yetmiyorlar, neden parayla olmasın?

AB süreçte baş aktörlerden değil, Cenevre’de yok, Astana’da yok. Ama etkili. Göçmen yükünü taşıyor. Suriye savaşının bitmesini istiyor ve Moskova olmadan bunun olmayacağını biliyor. NATO’nun Ortadoğu’yu Moskova ve ahbaplarına terketmeme planı içindeki rolünü de biliyor.

Ne olabilir ki?

NATO-AB cephesi yeni bir inisiyatif başlatmış gibi. Moskova’dan sürece dahil edilmelerini bekliyorlar, saldırılarının bir “uyarı” olduğunu vurgulamayı unutmadan; “Putin onları dinlemese, arkası var”. Üstünlüğü eline geçiren Putin, dinler mi? Karizmayı çizdirir mi?

Durumu 1962 “Küba Krizi”yle kıyaslıyorlar. Dünya atom savaşından dönmüştü. Sovyetlerin Nikita Kruşçev’i roketlerini Küba’dan, ABD’nin John F. Kennedy’i de roketlerini Türkiye’den çekmişti. Durum o kadar da tehlikeli değil diyebilirsiniz. Ama bu Moskova otokratı ve bu Washington delisiyle insan emin olabilir mi hiç?

Suriye olayının acısı ve boyutları, acil çözümü gerektiriyor. Ama o hiç de kolay değil. Mevcutta inisiyatif Astana platformunun elinde. Üçü de otokrat olan devletlerin derdi, hiç de Suriye değil. Yemi başkalarıyla paylaşmak istemiyorlar.

Moskova gibi, Tahran’ın da yükü ağır. Savaşı sınırlarından uzak tutmak istiyor. Başka ülkede, diğer insanların kanıyla savaş veriyor. Peki ya ABD-İran gerginliği çatışmalara evrilirse? Bunun merkezi Irak olacaktır, savaş kapısında demektir.

ABD/NATO daha başından yanlış yaptı. Türkiye ve Körfez ülkelerini öne aldı. Onlar da radikalleri palazlandırdılar. NATO silahları radikallere aktı.

Resim bugün değişmiş midir? Pek değil. IŞİD yenilmiş olabilir ama güçlenmesinin zemini ve şartları var. El Nusra halen güçlü ve daha çok sayıda radikal örgüt, ki sık kılık değiştirmeleri ortak özellikleri. Her biri NATO müttefiki bir ülkeye bağlı. İdlib, Carablus -ve artık Afrin de-, merkezleri.

ABD ve müttefikleri karada kime dayanacaklar? Kürtler mi? Yeterler mi? Bir daha Türkiye eksenli İslami radikaller mi? Demokrasi güçleri? Onlar yok. Seküler güçler ise onlar Şam’a mahkum. İşte Batı’nın çıkmazı.

Sunni Arap radikalleri bir gün seküler olabilirler, ama bu tehlikenin geçtiği anlamına gelmez, çünkü Ortadoğu’da artık ırkçı-dinci radikalizmin merkezi Türk devletinin ta kendisidir.

Ankara-Tahran engeli

Artık ortak kanaatimizdir: Ankara’nın Tahran’ın olduğu yerde, Kürde ekmek yok. İyi ki Tahran hedefte.  Carablus’u Afrin’i Ankara’ya sunan Moskova’nın elinden gelse tüm Kürtleri Ankara’nın bıçağına teslim edecek.

Astana kararlarında Kürdün adı bile yok. Üç otokrat, Suriye sorununun adil bir çözümünü imkansız kıldı. Çözüm diye sundukları, ağır bir çözümsüzlüktür. Bu Moskova’nın cephesinde Kürtlerin yeri olamaz.

Yaşamını tümden başkalarına borçlu Şam, halen Kürt haklarının zerresini bile tanımamada diretiyor. Kürt neden bu Şam’a üzülsün ki? Bunlar öndeki vurgularımla çelişki oluşturmuyor.

Moskova’nın müttefiki Ankara, leş kokusu almış olmalı ki 14 Nisan saldırısını hararetle destekledi. NATO Genel Sekreteri, Ankara’yı ziyaret etti. Ankara’yı kayırdılar. Belli ki kapalı kapılar ardında al gülüm ver gülüm. Astana süreci tehlikede mi? Erken ama kuşku artıyor. Moskova epey tedirgin.

Tarihten Türk egemeninin bu özelliğinden tanıyoruz: Kalleştir, fırsatını bekler, kazananın eteğine yapışır. Biz Kürtlerin gözünde Türk devleti büyük olabilir ama olayın aktörü devletler için o cüce karakterinde bir cücedir.

Huy çıkar can çıkmaz, Ankara yine iki taraflı oynuyor. Ana pazarlık konusu Kürtler. Biliyoruz ki diğerleri de Türk devletinin bu “Kürt fobisi”nin farkındalar. O zaman da Kürtler kurban olmaktan kurtulamıyor. Kombinezonlar mal olmaktan kurtulmamıza imkan verir mi? Tüm sorunumuz bu.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

5 × one =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla