Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Yeni süreç! Ve Öcalan’ın itiraf filmi

Hedef: Kemal`i, bayrağı, devleti, polisi, orduyu, Türk resmi tarihini, dilini, kültürünü seven Kürdü yaratmak. Böyle Kürtler yaratıldı mı sorun kökten halledilmiş olur. Düşmanlıklar kalkar, millet kaynaşır. Veysel’in dediği gibi: ‘Koyun kurt ile gezerdi fikirler başka başk olmazsa’. Öcalan koyunun kurttan sakınma ruhunu öldürerek, Kurdun yanına koyuyor. Koyun olanlara duyurulur…”

Bu yazı 23 Nisan 2000 yılında İntername adlı sitede yayınlandı. 20 yıl önce yazdığım yazıyı burada tekrar yayınlıyorum:

Öcalan’ın itirafı filmi

“Yeni bir süreç başlamıştır” belirlemesi, Öcalan’ın Teslim olduğu günden beri pek çok çevrede tartışma konusu olmuş ve bu tartışmalar hâlâ devam etmektedir.

Kimileri bu süreci, barış süreci, kimileri ihanet ve teslimiyet süreci, kimileri siyasal mücadele süreci, kimileri de PKK’nin bitiş süreci, olarak değerlendirdi.

Bu belirlemelerin tümü teorik belirlemelerdir. Bunları yapmak ve sürekli tekrarlamakla bir yere varılamaz. Önemli olan sürecin pratikte nasıl işlediğini kavramak ve onu kitlelere açıklamaktır.

Öcalan ve Türk Genel Kurmay Başkanlığı, Kürdistan Kurtuluş mücadelesine son noktayı koymak istiyorlar. Sanık kürsüsünde son derece heyecanlanan Öcalan iki elini çenesinin altında çapraz yaparak; “Son noktayı koymamız için bana bir imkân tanıyın” demişti.

Bu imkânın kendisine tanındığı, veriler bize kanıtlamaktadır. Sorun, gerillayı güneye çekmek, daha sonra bir af yasasıyla teslim almak, HADEP ‘i, CHP’eyle birleştirmek, Avrupa’daki Kürt dernekleriyle Türk derneklerini kaynaştırmak kadar dar kapsamlı değildir.

Bu günlerde Türkiye ile bütünleşmek adı altında Güney Kürdistan’dan, Avrupa’ya, Avrupa’dan Türkiye ve Kuzey Kürdistan’a, oradan Balkanlar’a kadar eğitim çalışmaları düzenlemekte ve bu eğitim çalışmalarında Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği yazılar “Zindan notları” adı altında seminerlere katılanlara sunulmaktadır.

Daha önceki sömürgecilik ve yirmi yıllık savaşın birer sonucu olarak Kürdistan halklarında bazı duygular ve düşünceler gelişmiştir.

Örneğin Kürdistanlılar Mustafa Kemal’i sevmiyorlardı. Onu bir entrikacı, demokrasi düşmanı, Kürdistan halklarının haklarını gasp eden iki yüzlü sömürgeci ve faşist bir diktatör olarak biliyorlardı.

Yine Kürdistanlılar ay yıldızlı Türk bayrağını sevmiyorlardı. Çünkü o bayrağın dalgalandığı her yerde, kendi bağımsızlık ve özgürlüklerinin çiğnendiğini biliyorlardı.

Yine Kürdistan halkları Türk polisini ve ordusunu sevmiyordu. O ordu ve polis ki postalları ve silahlarıyla ülkelerini sömürgeleştirmiş, onları katliamdan geçirmiş, köylerini dağıtmış, ormanlarını yakmış, mağaralarını yıkmış, onları kendi toprakları üzerinde köleleştirmişti.

Yine Kürdistan halkları Türk tarihini sevmezdi. O tarih ki kendi tarihlerinin inkârı üzerine kurulmuş, o tarih ki yalan hamuruyla yoğrulmuş, o tarih ki onları ilkel dağ Türkü olarak aşağılamıştı.

Kürdistan halkları aslında Türk dilini de sevmiyorlardı. O dil ki onlara dayak zoruyla öğretilmiş, o dil ki onların dillerinin inkârı üzerine kendini bina etmiş, o dil ki onları hep tiye almıştı.

Kürdistan halkları Türk ekonomik kurumlarını, kültürel kurumlarını, Türk televizyonlarını, radyolarını, gazetelerini ve resmi bayramlarını da sevmiyorlardı. Çünkü onlardan hep yalanları, dolanları, talanları, katliamları, tutuklamaları görmüş ve duymuşlardı.

Bu sevilmeyenleri çoğaltmak mümkündür. Bunların toplamı Kürdistanlıları ruhunu oluşturur. Ulusal ve toplumsal kurtuluş, bu ruhla sağlanır.

Bunu çok iyi bilen Türk Genel kurmayı ve Öcalan, şimdi bu ruha yönelmişlerdir. Uzun vadeli bir çalışmayla Kürdistanlı kitlelerin ruhunu öldürme çalışmaları başlatmışlardır. Buna, toplumu rehabilite etme adını vermek de mümkündür.

İlk başta Atatürk Kürdistanlılara yeniden sevdirilecek, Öcalan’ın itiraflarından İmarlıdan gelen notlarına kadar, Atatürk övülüyor, Öcalan, “Ben Atatürk’ü daima kendime rehber edindim” diyor. Liderini seven, onun rehberini de sever mantığı ve diyalektiği kitlelere aşılanıyor.

“Atatürk 1920 lerden sonra Kürtlerin bütün haklarını vermek istiyor. Ama İngilizler şeyh Said’i, Fransızlar Seyit Rıza’yı kullanınca demokrasiyi yerleştiremiyor. Atatürk büyük demokrat ama onun koşullarını kavramak gerekiyor.” Nakaratları dilden dile dolaşıyor. “Türk bayrağı, sadece Türk bayrağı değildir. O bayrağın kızılında bizim atalarımızın da kanı vardır. Yunanlılara ve Fransızlara karşı birlikte savaştık. Cumhuriyeti birlikte kurduk. O bayrağın altında hür doğduk, hür yaşadık, hür öldük!”

Liderimiz bu derin bilince vardığı için yurt dışından Türkiye’ye ilk ayak bastığında Bayrağı öperek saygısını göstermiştir, şimdi bu ders her yerde ustaca işleniyor.

Türk ordusu için Öcalan’ın yaptığı övgüler biliniyor. Kürdistanlıları öldürmek için Kürdistan’a silahlı olarak gidip savaşta ölen askerleri şehit olarak değerlendirdikten sonra ailelerinden özür dileyen Öcalan, Kendi ülkesini ve sınırlarını koruyan Türk ordusunu haklı buluyor. Ve savaşta ölen bütün askerleri Kürtlerinde şehitleri sayıyor.

Türk polisine ise toz kondurtmuyor. Polisten dayak yiyen ve kendisine bunu söyleyen avukatlarına “polis suçsuz yere kimseyi dövmez, siz mutlaka bir suç işlemişsiniz, buradan çıkar çıkmaz hemen özür dileyin” diyen Öcalan, bu anlayışını bütün topluma yaymaya çalışıyor.

Öcalan özellikle cumhuriyetin resmi tarihini Kürtlere sevdirmeye çalışıyor. Küdistanlıların direnişlerini aşağılayarak karalıyor. Türkiye’nin dış düşmanları, yerli işbirlikçilerden bahsediyor. Vatanın bölünmezliğinden, devletin üniterliğinden, Kürtlerin ilkelliğinden aşağı inmiyor.

Alpaslan, Yavuz Sultan Selim, Sultan Hamit, Mustafa Kemal dönemlerini özlüyor. Bu günkü Türk politikacılarına bu kişilerin Kürtlerle ilgili politikalarını öneriyor. Bütün bunlar bize sürecin nasıl işlediğini somut olarak göstermeye yetiyor.

Hedef: Kemali, bayrağı, devleti, polisi, orduyu, Türk resmi tarihini, dilini, kültürünü seven Kürdü yaratmak. Böyle Kürtler yaratıldı mı sorun kökten halledilmiş olur. Düşmanlıklar kalkar, millet kaynaşır. Veysel’in dediği gibi: “Koyun kurt ile gezerdi fikirler başka başk olmazsa” Öcalan koyunun kurttan sakınma ruhunu öldürerek, Kurdun yanına koyuyor.

Koyun olanlara duyurulur!

1 Yorum
  1. Simko Engizek diyor

    Öcalan olan iblis soysuz sülalesi Çiyaye Engizek’in kızıldüşmanı!!!
    O alçak iblis kardeşlerin ölümünü dört gözle bekliyorum!!!

    Bimire Malbate Öcalan
    Gelek biji Welate Bav u Kale min Kurdistane

Simko Engizek adlı kişiye yanıt verin
Yanıtı İptal Et

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

two × 1 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla