Adnan Güllüoğlu // Bunu anlamak için yakın tarihe bakmak yeterli.Irakta birlikte yaşayan Kürtler ve Araplar diğer iki parçada olduğu gibi tarihin hiç bir döneminde Türkiyede olduğu gibi iç içe geçen bir yaşam biçimi olmamıştır.
Irakta darbeler sonucu başa gelen her yönetim Kürtleri hedef almış, katliam ve mecburi iskan ile yaşadıkları bölgeyi boşalttırıp Araplaştırma politikası gütmüşlerdir.
Buna direnen Kürtler kısa kesintilerle de olsa 100 yıldır savaşıyor.
Dengelerin değiştiği körfez savaşı sonrası yeni Irak Merkezi yönetiminden beklenen bu yayılmacı politikaya son vermesiydi.
Son vermek bir yana oluşan mevcut statükoyu dahi Kürtler aleyhine bozacak adımlar atıldı. İşid ile savaşırken bile İran ile birlikte siyasi, askeri ve ekonomik ambargo uygulandı, açıkça peşmergenin yenilmesi için ellerinden gelen her şey yapıldı.
Yetmedi İran destekli İşidi bahane ederek mezhep farklılığını öne çıkartarak en az İşid kadar tehlikeli Haşdi Şabi denen var olan ordusu dışında yeni bir maaşlı ve silahlı yapılanmaya gidildi.
Amaç İran ile birlikte Şia mezhebini öne çıkararak yayılmacı politikaları ile bu gayrıresmi Haşdi Şabi örgütü ile Ak Denize ulaşmak.
Önlerindeki tek engel GKBY ydi.Bu engelin kaldırılması içinde İşid in yok edilmesi bekleniyordu.
Tehlikeyi görüp artık Irak ile birlikte kalmanın imkansız olduğunu gören GKBY 25-eylülde referandum kararı aldı.
Zorunlu olarak alınan bu karar ile Kürtler evrensel hakları olan UKKTH nı kullanarak diğer azınlıklarla birlikte birlikte bağımsızlığa gidilecek.
Bilinmesi gereken bu referandum Avrupada yapılmıyor.100 yıllık yıkımları ile savaşın hala devam ettiği,Irak ve İranın siyasi ve ekonomik ambargosu altında dünyaya açılan tek kapısı Türkiye olan bir coğrafyada yapılıyor olması.
Üstelik 2.000.000 mülteciyi barındıran,yeniden inşa aşamasında, Irak Merkezi Hükümetinin bölgesel yönetime bütçede hakkı olan %17 lik alacağını vermediği bir ülke.
Güney Kürdistanda “ekonomik ve siyasi sorunlar varken referanduma gidilmez” diyenlere dikkat edilirse bu sorunları kendilerinin çıkardıkları görülecektir.
Bölgedeki mezhebe dayalı yayılmacı politikayı görmeden “ama-fakat-zamanımı?”diyerek Ãœmmetçi yada Sosyalist bakış açısı ile referanduma karşı çıkmak bilerek yada bilmeden Kürtlere bu gün dahi iÅŸletilmeyen mevcut statükonun arayacakları bir geleceÄŸi ön görmüş oluyorlar.
Varılan bu aşamada bunu kabullenmek ,Kürtlere önermek kazanımlarından vaz geç ve intihar et anlamındadır.
Güney Kürdistan Bölgesel Yönetimi bu güne kadar parlementosunda her etnik gurubun milletvekillerine yer vermiş,dinler konseyinde farklı olan her inancın temsilini yasalar ile teminat altına almıştır.Yasaklanan tek bir dil yoktur.
GKBY. devam eden savaş koşullarının yarattığı olumsuzliklara rağmen uyguladığı bu politikalar ile bölgeye toplumsal barışın nasıl getirileceğini hayata uygulayarak göstermiştir.Bundan dolayı halkının ve Uluslararası kamu oyunun takdiri ve güvenini kazanmıştır.
Tüm bu nedenlerden dolayı EVET oyları ezici çoğunlukla çıkacaktır.
