Recep Maraşlı 21 Haziran günü Facebook hesabında şöyle bir paylaşımda bulundu:
İmralı’dan Öcalan imzasıyla gönderilen yazıda HDP’ye seçimlerde “tarafsızlığını koruma” çağrısı yapıldığı, tartışmalar vb. konusunda benim görüşüm, oldukça kısa:
HDP’nin İstanbul seçimlerinde İmamoğlu’nu desteklemesini, “Millet ittifakını” onaylamak değil mevcut siyasi iktidarın krizini artırıp-derinleştirerek siyasi dengelerin bozulması ve demokrasi güçlerine bir alan açma çabası olarak gördüm.
Bu, HDP’nin kendi çizgisine uygun, doğru bir taktik…
Bu paylaşımın altına ben de cep telefonumdan şöyle bir not yazdım(cepten yazmanın zorluklarını bilirsiniz, yazdıklarımı şimdi düzeltmeden, orada yazdığımın aynısını buraya kopyalıyorum):
Recep Abi muhattabım okuduğunu anlamayanlar değil, sizsiniz. Bugüne kadar nedendir anlamış değilim, Öcalan’a tek satır eleştirinizi görmedim, gözümden kaçmışsa affına sığınıyorum. Yukardaki yorumunuz suya sabuna dokunmayan, sadece bir yorum olmuş. Yok mu hala ve hala Öcalan’a bir sözünüz? Nereye kadar Recep Abi? Öcalan etrafında oluşturulan bu zırh niye? Kılı kırk yaran siz, Öcalan’ın bu açıklamasında da mı bir şey görmediniz? Konumuz Hdp’nin taktiği veya Demirtaş değil Recep Abi. Saygılar
Recep Maraşlı’nın buna cevabı şu şekilde oldu:
Şimdiye kadar Öcalan’ın eleştirisini içeren belki birkaç kitap çıkacak yazılar yazdık; başkaları da yazıyor. Öcalan 20 yıldır içeride. Dolayısıyla dışarda olup-biten her şeyden içerideki bir insanı sorumlu tutmak abesle iştigal olur. İçerde olan bir insanı özgür koşullardaymış gibi tartışmak bana yanlış gelir. Liderler kişiler üzerinden değil anlayışlar üzerinden tartışıyorum. Öcalan üzerinden tartışmadığım gibi Barzani, Talabani, Burkay vd’ liderler üzerinden de tartışmıyorum eğer dikkat ederseniz. Bu da benim tarzım. Doğru tutuma doğru yanlışına yanlış derim: asıl olan insanların kendi özgür irade ve hareket yaptıklarını/yapabileceklerini konuşmak.. Normalizasyon gerekli. Kişilerle değil, yanlış ve doğru tutumlar anlayışlar üzerinden konuşmayı daha etkili ve yararlı görüyorum. / Selam ve İyi dileklerimle.
Sevgili Recep Ağabey’in bu cevabından sonra altına yeni bir yorum yazmadım. Oysaki bu cevap bana göre birçok açıdan sorunluydu, tatmin edici olmaktan uzaktı.
Şöyle ki…
Öcalan açıklama yapıyor, “tarafsız kalın” diyor HDP’ye. Yani Demirtaş’ın Ekrem İmamoğulu’na destek açıklamasını boşa çıkaran, Demirtaş’ı ters köşeye yatıran bir çıkış. Tayyip –Bahçeli koalisyonuna destek mahiyetindeki bu açıklama elbette ki devletin istemi.
Öcalan’a “hadi, sıkıştık, göster kendini” dediler, o da meşhur “rolünü oynadı” ve “büyüklüğünü”, “önderlik” sorumluluğunu göstererek o açıklamayı kaleme aldı.
Dünden beri tüm medya bu açıklamayla çalkalanıyor. Ayrıntıları okuyorsunuzdur.
Pekii Recep Maraşlı ne yapıyor? Maraşlı, Öcalan’ın açıklamasını okumuş, biliyor, ama sadece şu kadarıyla değiniyor: İmralı’dan Öcalan imzasıyla gönderilen yazıda HDP’ye seçimlerde “tarafsızlığını koruma” çağrısı yapıldığı, tartışmalar vb. konusunda benim görüşüm, oldukça kısa:
Diyor, iki nokta üstüste koyuyor ve sanıyorsunuz ki devamında bu açıklamaya dair önemli şeyler söyleyecek. Hayır, Recep Maraşlı öyle yapmıyor. Öcalan’ın açıklamasına tek bir kelimeyle değinmeden HDP’ye sıçrıyor ve HDP’nin tavrını bize anlatıyor. İyi güzel de Recep Abi, biz senin cümle diziminden bekliyorduk ki sen Öcalan’ın açıklamasına dair iki çift laf edesin. “Benim görüşüm oldukça kısa” deyip iki nokta koyan kişi, iki noktadan önceki duruma bir açıklama getirir benim bildiğim. Recep Abi ise iki nokta koyduktan sonra şöyle devam ediyor: “HDP’nin İstanbul seçimlerinde İmamoğlu’nu desteklemesini, “Millet ittifakını” onaylamak değil mevcut siyasi iktidarın krizini artırıp-derinleştirerek siyasi dengelerin bozulması ve demokrasi güçlerine bir alan açma çabası olarak gördüm.
Bu, HDP’nin kendi çizgisine uygun, doğru bir taktik…”
Eee, Öcalan hokus pokus oldu bu satırlarda. Öcalan’la giriş yapıp iki noktadan sonra hoop HDP’nin tavrına sıçramakta neyin nesi? Ben de bunu sordum sevgili Recep Abiye. Öcalan’a, onun açıklamalarına iki çift lafınız yok mu? Neden Öcalan’ı eleştirmekten imtina edersiniz? Siz ki kılı kırk yaran, detaylara önem veren, satır aralarını pür dikkat okuyan, onları analiz edensiniz; nasıl olur da Öcalan’ın bu çıkışını pas geçersiniz? Sizi okur ve yazdıklarınızın pek çoğunu da beğenirim. Neden bugüne dek tek bir Öcalan eleştirinizi görmedik? Öcalan’ın bu açıklaması da mı size bir şeyler yazdırtmadı sevgili Ağabey demeye getirdim mesajımda.
Recep Maraşlı, bana göre minderden kaçarak başka yan kulvarlara sıçradı. Verdiği yanıtta “Şimdiye kadar Öcalan’ın eleştirisini içeren belki birkaç kitap çıkacak yazılar yazdık; başkaları da yazıyor.” diyor ve devam ediyor.
Ben ise belki 2 yılı aşkın bir zamandır Facebook’ta Recep Maraşlı’yı takip ederim; sık sık yazılar yazar, bir kere olsun Öcalan’ı eleştiren bir yorumuyla karşılaşmadım. Hdp’ye dair, Demirtaş’a dair pekçok yazısını hatırlıyorum ve bunlar hep destekleyici mahiyette yazılardı. Ama iğneyi Öcalan’a batırdığı tek bir yazısını hakikaten hatırlamıyorum. Bunu kötü niyetle yazmıyorum. Recep Marşlı’yı aklınıza gelebilecek herhangi bir şeyle de itham etmiyorum.
Recep Maraşlı ile şimdiye dek bir iki kere telefonda konuşmuşluğumuz ve Vengma için yaptığım röportajlar var. Saygı duyduğum, namuslu, onurlu bir aydındır Recep Maraşlı. Öcalan’ı eleştirmiyorsa bunun arkasında o cenahtan bir beklenti içinde olmasından değil. İsteyen istediğini düşünsün ama ben Recep Maraşlı’yı çıkarsız yazan, yazarken kendi vicdanına yaslanarak yazan bir kalem diye biliyorum. Recep Maraşlı’ya bu yazıda yüklenmemin sebebi de zaten bu: Nasıl olur da Maraşlı gibi dürüst, çıkarsız yazan bir aydın Öcalan’ı bu kadar görmezden gelir de tek satırla eleştirmez!
Aydın, çağını sorgulayan kişidir denir. Çok severim bu tanımı, ve devam ediyorum.
Öcalan’da eleştirecek hiçbir şey görmüyorsa şu son açıklamasında da mı bir şey görmedi? Kaldı ki bu mümkün değil, Maraşlı da istanbul’da AKP-MHP ittifakının Adayı Binali Yıldırım kazansın istemezdi. İmamoğlu’nun seçimi kazandığı ve neticenin belli olduğu şu saatlerde, bakıyorum, Recep Maraşlı seçim sonucundan kaynaklı memnuniyetini yazmış.
Yani Öcalan’ın açıklamasındaki saçmalığı (en hafif tabirle saçmalık) kendisinin görmemesi veya kabul etmesi mümkün değil. Ama buna dair tek kelimesi yok Recep Maraşlı’nın.
Recep Maraşlı’nın cevabındaki şu satırlar da kabul edilir gibi değil:
“Öcalan 20 yıldır içeride. Dolayısıyla dışarda olup-biten her şeyden içerideki bir insanı sorumlu tutmak abesle iştigal olur. İçerde olan bir insanı özgür koşullardaymış gibi tartışmak bana yanlış gelir.”
Nasıl yani Recep Ağabey? Şaka mı bu?
HDP’liler yüzbinlerce imza toplayıp “İrademiz Öcalan’dır” demiyorlar mı?
Öcalan buna karşı durup, “Hayır, ben bir mahkûmum, özgür değilim, ben bu saatten sonra dışarda özgür olan sizlere akıl fikir, talimat veremem, azılı düşmanların elinde bir tutsağım” mı diyor?
Hayır, aksine, kendini tanrı katında görüyor. HDP’li vekiller yıllar yılı teknelere doluşup ayağına gitmediler mi, hâlâ gitmiyorlar mı?
Avukatlarını Kandil’e gönderip Kandildekilere “savaşın” demedi mi?
İçerdeyken pekçok insana (Leyla Zana, Osman Baydemir vs.) had bildirmedi mi?
HDP siyasetinin belirleyeni olmadı mı?
Dağdakilere “silah bırakın” çağrısı yapmadı mı?
“Hükümetle görüşüyorum, açılım yapıyorum” diyen kendisi değil mi?
Hazret için boşuna mı HDP’li vekiller ölüm orucuna yattılar? Öcalan da büyüklüğünü(!) gösterip birkaç tabuttan sonra “iyi iyi, şimdilik yeter” mealinde açıklamalar yapmadı mı?
Özetin özeti, Öcalan HDP siyasetinin ortasında duran kocaman bir kütle değil mi?
Tüm bunlar olurken, vekil seçimlerine, ittifaklara, savaşa, barışa, ölüm orucuna, hükümetle görüşmelere, dışardakilere had bildirmeye kadar her konuda ahkâm kesen bir Öcalan gerçeği varken Recep Maraşlı, “İçerde olan bir insanı özgür koşullardaymış gibi tartışmak bana yanlış gelir.” diyor.
Anlaşılır gibi değil, hakikaten değil.
“Dışarda olup-biten her şeyden içerideki bir insanı sorumlu tutmak abesle iştigal olur” demek de neyin nesi sevgili Ağabey?
Biz “neden bu sene Beşiktaş değil de Galatasaray şampiyon oldu” diye Öcalan’ın yakasına mı yapışmışız? Ya da “enflasyonun yüksek olmasının sebebi Öcalan’dır, neden düşürmüyor?” diye her şeyi ona mı yüklüyoruz?
Onu sorumlu tuttuğumuz konular belli.
İçerdeyken tüm yukarda saydıklarımı yapan bir Öcalan var; Recep Maraşlı’dan doğal beklentimiz de onun entelektüel kimliğine yakışır tarzda yazılar yazmasıdır ki bu haklı bir beklentidir.
Öcalan için yapılan açlık grevleri için de, yine aynı şekilde Recep Maraşlı hiç mi hiç iyi bir sınav vermemişti. O konuda kendisine yeterince eleştiri yapıldı, şimdi ben bir daha tekrar etmek istemem.
Öcalan mevzubahis olduğunda ne yazık ki Recep Maraşlı hep “Error” veriyor.
Recep Ağabey, bir küçüğü olarak kendisine şunu söylememi umarım bir saygısızlık olarak görmez:
Hem Pkk’nin eylemlerine dair iki çift laf etmen, hem de Öcalan’ın tüm bu söylem ve tavırlarını eleştirmen için Öcalan’ın dışarı çıkmasını, tekrar Suriye’ye hicret etmesini beklemen gerekmiyor Recep Abi!
Öcalan özgür değil diyorsun!
Sen de yıllarda içerde yattın Recep Ağabey, akıl almaz işkenceler gördün, direndin, savunmalar yaptın ve başın dik olarak çıktın.
Pekii sen hiç Öcalan’ın yapabildiklerini yapabilen bir mahkûm gördün mü?
Sen Diyarbekir Cezaevinde veya başka bir mahpushanede onun tüm bu yaptıklarını yapabilen başka bir örgüt elemanı, örgüt lideri gördün mü?
Dünyada örneği var mı?
Kurd ulusunun aziz evladi deyerli Ula§.
Vatanimiz Kurdistanin ve ulusumuzun istiklàl ve hùrriyetini savunan Kurd milletinin siz gibi katiksiz ve asilzadeh evladlaridir.
Vatanimizin milli kurtulu§ sava§i sadece ve sadace biz Kùrlerin milli gorevidir.
Kurd milletinin evladlariinin kaçamak gerekceleri olamaz.
Anlimizda Kurd ,yùregimizde Kiurdistan mùhrù basili mùkelif Kurd milletinin bireyleri biz Kurdleriz.
Siyasi macera ve sol romantizim Kurd milletinin inanç harci deyildir.
Vatanimiz Kurdistana vefa Kurd ulusuna sadakat ançak ve ançak Kurd olanlarin ya neman ya Kurdistan milli imani olabilir.
Selam olsun ulusumuz vefali evladlarina.