HASAN DERE / Diyalektik diyalogdan türetilmiş olmasına rağmen ağırlıklı olarak hareketi kapsar. Çünkü dilin, dudağın, çenenin hareketi olmasaydı ne konuşma eylemi ne de diyalog yapmak mümkün olurdu.
Diyalektik Materyalizme göre her şey durmadan hareket eder ve değişir. Değişim de bir harekettir.
Hareketin ve değişimin iki yönü vardır; ileri, olumlu (iyi) ve geri, olumsuz (kötü)!
Örneğin, yumurtanın döllenmesi, zigot, embriyo ve fetüs (cenin) oluşması, sonunda bir canlı olarak dünyaya gelmesi, büyüyüp meyve vermesi iyi. Yaşlanma, ölüm ve çürüme kötü yöne örnek gösterilebilir. Yahut bir sistemin, insan hakları yönünde gelişmesi ile bütün demokratik hakların ortadan kaldırılması gibi…
Fakat zaman öyle değildir. Zamanı geri çevirmek mümkün değildir. Zaman daima ileri yönde ilerler.
Bu ön açıklamalardan sonra konumuza gelebiliriz.
Demokrasi denen yönetim şeklinin, antik Yunanistan’da ilk ortaya çıktığı şekliyle kalacağını düşünmek abes olur. Çünkü günümüze kadar hem toplum değişmiş, hem de yeni yönetici sınıflar ortaya çıkmıştır. İdare metotları değişmiştir, mesela doğrudan demokrasi yerini temsili demokrasiye bırakmıştır, komün yönetim biçimleri ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla demokrasi de kapsam ve uygulama olarak olumlu yönde değişime uğramıştır.
Bu değişme nedeniyle demokrasiyi “çağdaş demokrasi” diye adlandırmayı abes buluyorum. Çünkü sanki bir de çağdaş olmayan demokrasi olurmuş gibi bir algı yaratıyor. Benim anlatmak istediğim düşüncenin, köşe yazarımız değerli Adnan Güllüoğlu’nun makalesiyle ilgisi yoktur.
Güllüoğlu’nun düşüncelerini değerli buluyorum.
Bu tabiri, yaygın bir şekilde TC elitleri, sömürgeci sistemi gizlemek amacıyla kullanmaktadırlar. “Bizim demokrasimiz ve Çağdaş Demokrasi” söylemleriyle, sömürgeciliği Kürt toplumuna demokrasi diye yedirmeye çalışmaktadırlar.
Oysa bir sistem ya demokrasidir ya değildir. “Bizim sistemimiz demokrasi değildir, aksine sömürge Kürdistan’ı elde tutmak için ‘demokrasi’ görünümlü militarist bir diktatörlüktür” diyememektedirler.
Demezler, deseler kendilerinin sömürgeciliğin kalemli askerleri oldukları açığa çıkar!
Çünkü, sömürgeyi elde tutma reçeteleri üreten kalem erbaplarına, dünyanın hiçbir yerinde “Aydın” ve “Demokrat” denmeyeceğini bilirler!
Hasan Dere
13.04.2021