Selim Çürükkaya /Ayten Öztürk, 27 Temmuz 1992 de Dersim’de dört kişi tarafından kaçırıldı. 11 gün sonra, Elazığ Asri mezarlığına yakın bir yerde sağ eli dışarıda kalmış şekilde gömülü olarak bulundu.
Elazığ Cumhuriyet Savcısı ve iki doktor “ceset, bir buçuk veya iki ay toprak altında kaldığından dolayı kulakları, burnu, dudakları ve gözleri çürüdü, kafa derisi toprak altından çıkarılırken kazma ve kürek sürmesi sonucu soyuldu” diye rapor yazarak işkenceyi gizledi.
Devletin savcısı uzun bir süre cinayetin işlendiğini bile kabul etmedi, Ayten’in ailesinin ifadesini almadı. Devlet baştan beri Ayteni kaçırıp öldüren dört katili çok iyi biliyordu. Çünkü katiller Jitem elemanlarıydı ve olağanüstü Hal Bölge Valisine bağlı çalışıyordu.
Türkiye Mahkemeleri ve bizler, bugün üç katili yakından tanıyoruz. İstihbaratçı Hüseyin Oğuz Ankara’da görülen Jitem ana davasında her üç katilin kimler olduğunu açıkladı.
Katillerden biri Türkiye de devletin denetiminde açık bir adreste yaşamaktadır. Diğer katil Avrupa’nın bir ülkesinde kalmaktadır. Baş katil ise devlet korumasında ama herkesin bilmediği bir yerde keyif sürmektedir.
Ayten’in Katilleri Türkiye Cumhuriyet’inin görevlileridir. Bundan dolayı ne mahkemeler ne Yargıtay ne de Anayasa Mahkemesi katilleri yargılayabilmektedir. Çünkü katiller kayıp değil devletin koruması altındalar. Yurt dışında ve adresi belli olanı mahkeme istese, ikamet ettiği devlet verecek ama istenmemektedir.
Ayten Öztürk’ün Kaçırılmasının 28. Yıl dönümünde, onun öyküsünü anlatan Belgesel filmi yayınlayarak insanlığın vicdanına yeniden seslenmek ve susmak istemediğimizi bildirmek istiyoruz:
Veywek Türkçe