Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) raporuna göre Türkiye 19 milyar dolar harcamasıyla listede 15’inci sırada yer alıyor.
TC devletinin şu kriz ortamında ekonomik yönden kısıtlamalara gitmediği tek kalem silahlanma.
Peki bu kadar silahlanma gerekli mi?
Dünyanın öyle en güçlü ordusunu bulundurma ve donatmaya milyarlarca dolar harcamaya gerek yok.
Bu konuyu sualler zinciriyle dallandırıp budaklandırarak ondan fazla makalele konusu üretmek mümkündür. Zaten konu üzerinde uzman olsun olmasın bir çok insan birden fazla yazı kaleme almış bulunuyor.
Ülke ekonomik krizde, devlet silahlanma derdinde. S-400’ler,F-35’ler, Patriotlar,
Alman tankları…
Neden?
Ülke düşmanlarla çevriliymiş, herkes TC devletini yıkmak için toplumun bir bölümünü kışkırtıp duruyormuş. Dış mihraklar, Feto ve Bölücü terör ve finansmanlar falan…
Neden?
Nedeni TC kıskanılıyor, toplum Müslüman ve Türk, çekemiyorlar.
Dindarlık üzerinden körüklenen bir milliyetçilik kibri. Kibir yükseldikçe devletin yerlerde sürünmesi, toplumun ahlaken çökmesi görmezden geliniyor. Taki çocuk dün nasıl “Kral çıplak” dediyse, bugün “En büyük hayalim Alman vatandaşı olmak” diyene kadar.
Neden, yerde sürünen bir toplumun üyesi hep başkalarına özenir.
Neden TC vatandaşı olmak için ülkesinden kaçan bir Avrupalı yok?
Düşman gösterilen devletlerin çoğu TC ile ekonomik çıkarlar nedeniyle ortak. Yukarıda alımından söz ettiğimiz silahları da bu devletlerden temin ediyor. Üstelik binlerce firmaları yerel ekonomiye karışmış durumda. Bayer, Bosch, Henkel, Mercedes, Renault saymakla bitmez.
Düşman tek bir devlet yok.
Gerçekten düşman olan sana neden para aktarsın, yatırım yapsın, silah versin?
Bütün mesele haklar elde ettiğinde güçlenecek bir ayrılık düşüncesindeki Kürtleri zapt altında tutmaktan ibarettir.
Tüm silahlanma, diktatörlük ve antidemokratik uygulamalar korku iklimi yaratarak Kürtleri sindirmek için.
Bu arada ülke insanlığında oluşan ahlaki erozyon, ekonomik çöküntü, toplumun geleceğe güven yitimi askeri kadronun üstüne dert değil.
Kürt’ü hedefleyince onaylanan her kötü davranış rutin olarak komşuya, kadına hatta çocuklara yöneldi.
Toplumun psikolojisi bozuldu.
Toplum çöktü.
Ta Japonya’da, Kürtlerin esamesi okunmayan bir devlette Kürtlere verilecek bir dil serbestisi TC devletinin uykularını kaçırıyor!
Bu ne demektir?
Düşman değil, Kürt korkusu hem devleti hem toplumu bitirdi bitirecek!..