Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

DOĞRULUĞUN AKİBETİ

Riyakarlık ve yağcılığın hüküm sürdüğü toplumlarda doğruyu söylemek bir nevi kendini ateşe atmak olur.

Çünkü toplum riya ve pohpohlamalarla terbiye edilmiş. Kişinin egosu okşandığında sanki kanatlanıp uçacakmış gibi bir duygu yansır yüz hatlarına,hele hele birazda yağ çekersen keyfine diyecek olmaz.

Havalara girer kendini bulunmaz hint kumaşı zanneder.Karşısındaki her kesi küçümser ve tepeden bakan bir tip olarak çıkar ortaya.”Vay be ben neymişim,de” haberim yokmuş psikolojisi beynini esir alır bundan böyle toplumsal yaşamda kendisini üstün görüp başkasını küçük görme onun hayat felsefesi olur.

Artık doğru söyleyenler onun düşmanı olur. Eğer bu tarz kültür toplum tarafında kabul görünmüşse doğruyu söyleyenler hep dıştalanır arkadaşı olmaz yalnızlaşır.İşte tamda doğruların yanlışlara yenildiği an bu andır.

Aşağıdaki hikaye doğruyu söyleyenlerin akıbetini görmek açısında önemli bulduğum için yazımda yer verdim.

Hikaye şöyle başlar.

Orta çağ döneminde üç kişi idama mahkum edilir.
Bu mahkumlardan biri Papaz, biri Hakim, biri de Fizikçidir. O dönemde infazlar giyotinle yapılıyormuş.

İdam sehpasına ilk Önce  papaz çıkarılır. Papazın başını giyotinin altına yerleştirir  cellat  ve sorarlar:
– Son sözün nedir?
Der ki:
– Ben Tanrı’ya inanıyorum, Tanrım, Tanrım,Tanrım beni kurtar diye bağırır.
Giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur. Halk şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır:
– Onu serbest bırakın; Tanrı sözünü söylemiş ve onu korumuştur.
Böylece papaz idam edilmekten kurtulur.
Sıra hakime gelir, ona da sorarlar:
– Demek istediğin en son söz nedir?
Hakim der ki:
– Ben papaz gibi Tanrı’ya inanmıyorum. Ama adalete güveniyorum. Yaşasın Adalet, Adalet,diye bağırır.
Giyotini indirirler, giyotin hakimin de boynuna birkaç santim kala durur…
Bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar:
– Adalet sözünü söyledi,yerini buldu onu serbest bırakın.
Böylece hakim de boynunun kesilmesinden kurtulur…
Sıra fizikçiye gelir. Ona da
– Son sözünü söyle, derler
Fizikçi:
– Ben ne Tanrıya inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hâkim. Bildiğim tek şey şudur: Giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor.
Görevliler giyotini kontrol edince gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. Düğümü açıp tekrar bırakırlar. Hızla inen giyotin fizikçinin başını bedeninden ayırır.

Toplumdaki “düğümler” ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin de acı sonuçları olabilir!.. Tıpkı bu hikayedeki gibi. Gerçeğe talip olanlar, bedel ödemeyi de göze alanlardır.
Doğruların yanlışlara yenilmediği günlere hep beraber merhaba diyerek yazımı bitiriyorum.

Serdest ÖZGÜL

1 Yorum
  1. Barzan diyor

    Kurd milletinin aziz evladlari hileli giyotinler atinda biz Kurdlere lider atanan alçak takimini iyi tanimi§ ve tanitiyor.
    Bu dùgùmlù hileli giyotin altinda me§hur olanlarin ilklerinden biri Dogu Perinçek,Ertugrul Kùrkçù,Abdullah Oçalan,Mihraç Vural,Sirri Sùreya,Nursel Aygùn ve daha niceleri var.
    Fedai eylemi ilà Kurd milletinin kizlarini ve ogullarini intihara gotoren Leyla Gùvenin giyotinin dùgùmlùmù yoks dùgùmsùzmù oldugunu gorecegiz.
    Kurd evladlarini intihara iten kominist yobaz Alivilerin “Kurde kadin,koca,devlet lazim deyil” irkci ve varligimiza kast ve karez sozùnù asla unutmayacagiz.
    Hileli giyotinin alçaklarini Kurd milletinin dù§ùnen ve vatanimiz Kurdistanin istiklàl ve hurriyetini esas alan vefali ve sadakkatli Kurdler oldukca alçaklar beceremiyecek.

Barzan adlı kişiye yanıt verin
Yanıtı İptal Et

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

15 − fourteen =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla