Salih Aras/ Yanlış yönlendirme sonucu gerilla güçlerinin gereğinden çok fazla kayıp verdikleri hemen hemen her dönem yaşandı. Amaç Devrim olmadığı için, gerillanın korunması değil, yok edilmesi esas alınıyor.
Doğa koşulları ciddiye alınmadı, gerilla adayları bu yönlü eğitilmedi. PKK Tarihinde 1985 kayıpları hiç anlaşılmadı. Oysa 1985 kayıpları, 1979 Mazlum ve Hayri’nin de için de oldukları, toplu tutuklamalar kadar PKK’yi bitirme durumuna getirdi.
Karın yağıp-yağmayacağı, ya da ne kadar yağacağı tahminlere göre yapılıyor. Ve oldukça seçkin gruplar tahminlerden hareketle yola çıkarılıyor. Neymiş ERNK’in (Eniya Rizgariya Netevaya Kurdistan) ilanı yapılacakmış!
1985 bahar başlangıcında, Güney Kurdistan’dan gruplar Kuzey Kurdistan’a giriyor. Kendilerini meteoroloji uzmanı da sanan, A. Öcalan ve Güney Kurdistan’daki Parti Yürütmesinin tahminleri tutmuyor, yoğun kar yağışı başlıyor. Gruplar buna hazırlıksızdır. Türk Ordusu fırsatı kaçırmıyor, izler sürülüyor gruplar tümden imha ediliyor. 1985 Nisan, Mayıs ve Haziran Serxwebun sayıların da ayrıntılı bilgiler mevcuttur.
Marifetmiş gibi bu durumlar hep tekrarlandı!!! Selim Çürükkaya, Dr. Said Dağların Kilidini Kaybettik Kitabında o dönemki gerilla ve gerilla komutanları ile yapılan görüşmelerde, yoğun kar yağışlarında büyütülmüş birliklerin nasıl çaresiz kaldıkları net olarak anlatılmaktadır. Çaresizlikten grup-grup gerillalar ölüme-donmaya terkediliyor.
Oysa bunun çaresi ve çözümü var; hiç kayıp olmaz diyemem, ama bu en aza indirilebilinirdi. Eğitim ve önceden barınma koşullarının hazırlanması. Ama imha edilmeleri için, Kurdistan’ın dağlarını ve vadilerini gerilla ile doldurursan, korunmaları da zor olur. Sormak ve düşünmek gerekiyor; 1990’ lı yıllarda gerilla neden bu kadar büyütüldü? Amaç şehirlere doğru inmek değilse, 15 bin değil iki bin gerilla bile tüm Kuzey Kurdistan için fazladır.
Gerilla komutanları haklı olarak şehirlere inmeyi ve toplu ayaklanmalarla birleşmeyi hedeflerken, A. Öcalan ve Ekip ’i engelliyor. Her şey yerinde zamanında uygulanırsa, başarma oranı yüksektir. Dağlar gerilla ve gerilla adaylarıyla doldurulmuş ama boş şeylerle uğraştırılıyor!
Şu kişilik, bu kişilik, Terzi Cemal’le başlayan ve Şemdin Sakık’ la devam eden, her dönem farklı isimlerle yapıyı uğraştırmak, Amaç’dan saptırma planıdır. Dağa giden savaşmak isteyendir, O bu yönlü hazırlanmalıdı.
Yirmili yaşlarında çoğu üniversite gençliği 1990’lı yılların başlarında dağların yolunu tuttu. Her Kürt, O gençleri anlar! Yaşadıkları olaylar var, üniversite ve Türkiye’de bir gelecekleri olmadıklarını yaşayarak anlamışlar. Türk Devleti’ne karşı öfkeliler. Ve Devlet’te karşı savaşan bir Kürt Partisi var! Hatta bir çoğunun ablaları, abileri o Parti’nin içinde!
Bu döneme ilişkin bir örnek vermek istiyorum; 1988 sonlarıydı, biz grup olarak ayrılmıştık. Ama halen Parti ilişkilerini biliyorduk. İstanbul sorumlusu ile telefon görüşmelerim devam ediyordu. Bir görüşmede katılımları sordum, ‘çok yoğun’ dedi. Çok yazık olacak, engelleye bilirmisin? Soruma verdiği cevap; ‘istesem de engel olamam, yüzlercesi kendiliğinden yollara düştü’ dediğinde. Onların acı sonunu düşünemeden edemedim. Umarım ben yanılıyorum! Yanılmış olayım, ama yanılmamıştım, doğru düşünmüştüm. Doğru düşündüğüme sevinemedim! Yanılsaydım çok sevinecektim!
Dr. Said doksanlı yılların başında silahlı mücadeleye katılıyor. Bir abisi cezaevinde, (Selim Çürükkaya) daha önce cezaevinde olan yengesi (Aysel) ve iki abisi (Hasan, Ömer) dağlarda! Yirmili yaşların başındadır. Tercihini kesinlikle kendi özgür iradesiyle yapıyor. Adana’da bir karakola roketli saldırı yapıp dağların yolunu tutuyor. Dağlardan ve oralardan mücadele edenlerden hiç şüphesi yok. Ama Parti karar merkezinin düşmanların yönetiminde olduğundan habersizdir. Belki böyle bir şey hiç aklına bile gelmiyor.
Abisi Selim Çürükkaya hakkında söylenenler bile O’nu etkilemez. Şehirlere akın etmenin zamanı geldiğine inanır. Ama bu inançları yerlebir edilir, komutan arkadaşlarıyla birlikte biraz siyasi iradeden şüphelenirler. Sıra Şemdin Sakık’ a geldiğinde, artık şüpheler yerini gerçeğe bırakır.
Abisinin haklılığına inanmaya başlar. Ama Kuzey Kurdistan dağlarında altı yılı geride bırakmış. Silahlı mücadeledeki pratiği, düz kalıplarla değil, oldukça yaratıcı ve yenileyici bir pratiktir. Dr.Said izlediği askeri çizgi, (bu Öcalan tarafından eleştiriliyor) Türk Ordu’sunu nihai yenilgiye götürecek bir çizgidir. Bunu engelleyen, aynı Parti’nin siyasi otoritesidir, yani A. Öcalan’dır. Ayrıntılar ve detaylar, Dr. Said ve Dağların Kilidini Kaybettik Kitabında mevcuttur.
1996’dan sonra Dr. Said daha çok güney Kurdistan’da bulunur. Kuzey Kurdistan’dan gerilla güçleri bu alana çekilir. Burada gerilla güçleri, Güney Kurdistan kazanımlarını yok etmek için kullanılır. Dr. Said burada her şeyi anlamış, Parti üst yönetimleri tümden A. Öcalan’dan yana olduğu için, Parti’nin üstten kaynaklanan sorunlarını tartışma ortamı yok.
Abdullah Öcalan ikinci kez hiç kimseye (eğer vardıysa PKK MK üyelerine) haber vermeden, bu kez Suriye’den çıkmıştı. İstikbali göklerde arıyordu. Olmadı yere düştü, tam yuvasında buldu kendini ve bütün emirlere amade olduğunu söylüyordu.
Aklı başında herkes sandı ki A. Öcalan bitti. Bu da ikinci Şahin Dönmez. Mahkemeler de Şahin Dönmez ile Abdullah Öcalan’ın savunmaları-itirafları aynıdır. Şahin, hain-ajan ilan edildi, cezalandırıldı. Abdullah kahraman ilan edildi ve kutsandı! Böyle iki yüzlü siyasetten ne beklenir?
Abdullah Öcalan’ın teslim olmasını ve itiraflarda bulunması kabullenme, her şeyden önce insani ve ahlaki bir durum değil. Dr. Said gibi onurlu mücadele insanları kabul etmiyorlar. Parti için de bunun mücadelesini vermek istiyorlar, ama üst düzey yönetim (tartışılması gereken durum) gönüllü ya da korkarak çaresiz bir biçimde itirafları yutuyorlar. Dr. Said bir gurup arkadaşıyla ayrılıyor. Ve Dr. Said’in Almanya hayatı başlıyor. Ayrıntılar, Dr. Said Dağların Kilidini Kaybettik Selim Çürükkaya’nın yazdığı kitap da oldukça detaylı yazılmıştır.
Dr. Said, on dört yıl Almanya’da yaşıyor, ama yüreği-beyni hep yarım bıraktığı Kurdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde yaşıyor. İŞİD saldırıları başlayınca Güney Kurdistan’a dönmeye karar veriyor. O bir dava adamı, ideolojiler ve partiler çok daha geri planda kalıyor. İŞİD’le savaş da gönüllü peştmerge grupları kurarak yer alıyor. Sayısız tuzakları etkisiz hale getiriyor, yüzlerce sivil ve peştmergenin hayatını kurtardı. Fedakarlık da, dava adamı olmakta, cesarette, pisikoloji ve moralde mazlum Kurdistan Halkının haklı mücadelesin de tarihi bir örnek oldu. Bir parti ya da lider değil, Özgür Kurdistan Parlamentosu Dr. Said’e Genarallik ünvanını verdi. Gelecek nesiller bunun anlamını çok daha iyi anlayacak.
Kurdistan’ın Generali Dr. Said’in yeri kolay doldurulamaz. Zaman ve ulusal bilincin oldukça gelişmesi ve toplum da yer edinmesi gerekiyor.
Dr. Said’in Şahadetini önün de saygıyla eğiliyorum. Nurlar içinde uyusun.
02.05.2021
Gelek sipas Ape Salih ji bo her tiÅŸt!!!
Mazlumların PKK’sinde kimler yok ki-her birisine her gün bir mum yaksan,50 yıl bile yetmez!!!
Diyecek birşey kalmadı-maalesef!!!
Kuzey Kürdistanlılar Ä°mralı Åžeytanı ve çetesinden kurtulmadığı müddetçe,battığı tuzak’dan çıkamaz!!!
Bütün olguları ve kanıtları bir araya koyduğum zaman,herşey açık ve net görülüyor!!!
Öcalan ve çetesi Kürdistan tarihinde görülmemiş bir Emevi Muawiye Selanik ve Lozan kazığı!!!
Kazık tam kazık!!!
Binbaşı Kasım Ataç ve Cemile Çeto bile hafif kaza sayılır!!!
Öcalan bunu yalnız yapmadı-hem kendi çevresinde hainler hem de MİT çetesinin içinde kücük bir savaş şebekesi ile bu 40 yılı böyle yürüttü!!!
Ankara’ya geldiÄŸi zaman (1966),sıfır bile deÄŸildi bu Öcalan olan Ä°blis!!!
Ä°lk gördüğü puÅŸtluÄŸu Misto Kuçik’ın heykeli oldu-bakış o bakış!!!
Sonra MÄ°T üç tane Ajanı Ankara’da yakaladı:
Öcalan
Kesire
Pilot Necati!!!
Ape Salih-kim kaldı???
50000 Kürdistan Şehidi
17000 İç İnfaz (hepsi Kürd)
Milyonlarca Kürd yurdundan oldu
Katliamlar ve Kuzey Kürdistan oldu Hiroshima
Hepsi çiğnendi,hiçe sayıldı!!!
Dalga geçti meşhur sırıtması ile!!!
Kendini yakanlar ve patlatanlar canlar gökten zembil ile mi indi???
Ana Baba kuzularını Kürdistan dağlarına gönderdi!!!
Dedem’in bir sözü vardı:
Kürdün simgesi mertliği ve yiğitliğidir!!!
Kürdün tek dost ve sırdaşı DaÄŸlarıdır!!!”