Serdest Özgül // Kıblesinde para olan kapitalizmin taktik ve stratejisi parasal kazanç üzerine kurulu olduğundan dolayı yaşam felsefesini para oluşturmaktadır.
Bu nedenden ötürü kapitalistler zaman ve sürecin toplumsal arz ve talebin iyi değerlendirmesinin gerekliliğine inanıp toplumsal tüketim araçlarının tahlilinde hareketle piyasa ekonomisinin çözümlenmesini iyi yaparlar.Zamanın ruhunu yakalamak için global gündemi çok iyi takip ederler etmek zorundadırlar.
Bazen savaş kışkırtıcılığını yapar elindeki silah stoklarını eritirler bazende teknolojik aletlerle kendine bağımlı bir toplum yaratırlar.
Bu çerçevede bakıldığında dünyanın nüfusunun çoğalması küresel ısınmanın tarımsal gıda maddelerinin üzerinde yaratmış olduğu olumsuz etki verimin düşmesi üreticinin yeterli randıman almaması sonucu kapitalistlerin dikkatini bu alana çektiği görülmektedir.
Örnek olarak İsrail,de son 10 yıldır yüzlerce gen mühendisi ile yağlı tohumlar üzerinde yaptığı genleri değiştirme çalışmaları hız kazanmış ve istenilen sonuç elde edilmiş bir kereye mahsus ekilen tohumlar piyasaya sunulmuştur.Sadece bir sefere mahsus ekilebilen bu tohumların ikinci kez ekilmesi yada mevcut üründe tohum elde etmesi mümkün görünmemektedir.
Endüstriyel tarım ve genel olarak kapitalist barbarlığın doğada yarattığı geri dönülmez tahribatın sonuçlarını giderek belirginleşen iklim değişiklikleriyle daha yakıcı hale gelmiş su kaynakları kuruyor, kuraklık yaygınlaşıyor, tarımsal araziler giderek çoraklaşıyor.
Bilinçsiz sulamalar arazi tuzlanmasını meydana getirerek gıdada kaliteyi düşürüyor. İnsanlığın temel ihtiyaçlarına ulaşmasının giderek zorlaştığı bu koşullarda gıda sorunu da alarm veriyor.
Çalışmalarını Amerika’da sürdüren yaşam kaynakların tüketimini inceleyen sivil toplum kuruluşu” Global Footprint Network,” durumun “çok vahim” olduğu uyarısında bulundu.
Sanayi ve makinenin doğaya verdiği zararı ormanların yakılması yada kesilip yerleşim alanlarına dönüştürülmesi artık maddelerle su rezervlerimizin kirletilmesi doğamızı kızdırmakta insanların bu sorumsuz davranışına karşı adeta isyan etmektedir. .
Dünyamızın şu anını ve geleceğinin tehdit eden su kıtlığı, yaşam kalitemizi
sekteye uğratmakta, doğal ekosistemleri tahrip ederek, ilerlemeye devam etmektedir.Uluslararası gündemin üst sıralarında yer alan su konusunun dünya kamuoyunun ilgisini giderek artan bir biçimde çekmesinin başlıca nedenleri arasında nüfus artışı, hızlı şehirleşme ve sanayileşmenin yol açtığı su ihtiyacı ve iklim değişikliği yer alıyor.
Su sıkıntısının gelecek 20-25 yıl içerisinde Orta Doğu dâhil bazı bölgelerde su krizine dönüşmesi ihtimali söz konusu. Bu nedenle, ikamesi mümkün olmayan bu doğal kaynağın 21. yüzyılın stratejik kaynaklarından biri olacağı genel kabul görüyor.
Suların çekilmesi akarsuların kuruması İsrail bilim adamlarını harekete geçirdi.Daha önce bazı ülkelerde yeterli olmasa,da var olan kullanılmış suyun geri dönüşümünü gerçekleştirmek için gece gündüz çalışan bilim adamları adını ”TAM ARITMA” olan büyük projeye imzalarını atarak yeni buluşu dünyaya armağan etmeyi başardılar.
”Global Footprint Network,” son raporuna göre çiftçinin klasik üretim tarzındaki ısrarı hoyratça yapılan tüketim bu şekilde devam etmesi durumunda otuz yıl sonra yer küremizde yaşam kaynakların tükeneceğini bildirdi.Bununla birlikte kuraklığın sebep olduğu geniş otlak alanlarının kuruması natürel yaşayan hayvanları bitirmiş et üreticisini zorunlu olarak fenni besiciliğe itmiş haliyle temel gıda maddesi olan et,in kilosu 45 tl ye çıkmıştır.
Türkiye,de son 15 yılda çiftçi sayısında büyük bir düşüş yaşanıp önceleri 2 milyon 725 bin olan çiftçi sayısı 2 milyon 112 bine düşmüş oldu. Ekilebilen tarımsal alanlar 15 milyon hektardan 13 milyon hektara gerilemesi gelecekte su ve gıdasal sıkıntının çekileceğinin haberini veriyor.Böylelikle insanlar biri birini savaşlarla yiyip bitirmeye çalışırken ağır adımlarla yavaş yavaş gelen doğanın intikamcı tehlikesini maalesef umursayıp görmüyor.
AMED