Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Hong Kong, Kürdistan

Ne Yapmalı?  Bu çok önemli bir soru. Cevabı da bir bakıma kolay, bir bakıma da çok zor. Kürdler açısından düşünürseniz, cevap kolay. Bu kadar büyük nüfusuyla, Kürdlerin, Kürdistan’ın, dünya uluslar ailesinin bir parçası olması gerektiÄŸini düşünürsünüz. Kürdlerin, Kürdistan’ın dünya uluslar ailesinin bir üyesi olması gerektiÄŸini düşünürsünüz.  Ama, Kürdleri, Kürdistan’ı  müştereken yöneten devletler açısından düşünürseniz, cevap çok zor. Her devletin farklı bir çıkarı var. Bu kadar farklı çıkarları nasıl uzlaÅŸtıracaksınız? Bizzat Kürdler içindeki anti-Kürd tutumlar da dikkatlerden uzak deÄŸildir.

İsmail Beşikci

Hêmin Ebdullah’ın, 11 Temmuz 2019 tarihli Rûdaw Net’de  ‘Hong Kong Kürdistan Bölgesi Gibi mi?’ baÅŸlıklı bir yazısı yayımlandı. Bu yazıda, Hêmin Ebdullah, Hong-Kong’un geçmiÅŸiyle, Kürdistan’ın geçmiÅŸi arasında bazı benzerlikler, farklıklar dile getirmektedir.

Kürdistan gibi, Hong Kong’un geçmiÅŸinde de Büyük Britanya’nın  çok büyük bir rolü var. Hong Kong uzun süre İngiliz sömürgesi olarak kalmış. Her iki yönetime de Büyük Britanya çok büyük darbeler indirmiş…19 Aralık 1984  tarihli İngiltere-Çin  anlaÅŸmayla, İngiltere, Hong Kong’un yönetimini  Ã‡in’e devretmiÅŸ. Dış politika ve savunma konuları hariç, Hong Kong özerk bir bölge… Bu anlaÅŸma 1 Temmuz 1997’de yürürlüğe girmiÅŸ. Buna, ‘Tek ülke, iki sistem’ deniyor. Bu anlaÅŸmanı 2047’ye kadar süreceÄŸi de hükme baÄŸlanmış. Bugün Hong Kong, Çin parlamentosunda, yani Ulusal Halk Kongresi’nde, hepsi Pekin tarafından seçilen  35 milletvekiliyle temsil ediliyor. (bk. Thomas Benedikter, Modern Özerklik Sistemleri, Dünya Özerklik Örnekleri, çevirenler, Hülya Türker, Mehmet Salim, Özgür Demirel, . Erdem Demirel  Ümit Kaya, Yasemin Sular,  Nika, Mayıs 2014, s. 396- 402)

Bugün Hong Kong 7.5 milyon nüfuslu, 1.104 km. kare yüzölçümüne sahip, Çin’e baÄŸlı, Çin’in güneydoÄŸusunda, Büyük Okyanus kıyısında  bir liman kentidir. Nüfusun çok büyük bir bölümünü Han Çinlileri oluÅŸturmaktadır. Ama, Hong Konglular kendilerine, Çinli denilmesini istemiyor.

Hong Kong, gökdelenlerin hakim olduğu bir alandır. Sanayi ve ticaret çok gelişmiştir. Hong Kong dünyada, on büyük ekonomiye sahip ülkeler arasında yer almaktadır. Fert başına düşen milli gelir, 55 bin ABD doları civarındadır. Demokrasi, İnsan Hakları, hukukun üstünlüğü gibi bazı Batı değerlerinin, Çin’de hiç yaşanmayan bu değerlerin Hong Kong’da yaşandığı da söylenebilir:

Hêmin Ebdullah’ın bu ilgi çekici yazısı ek olarak verilmektedir. Hêmin Ebdullah, Hong Kong ve Kürdistan arasındaki benzerlikleri, farklılıkları anlatırken, kanımca, çok önemli olan bir niteliÄŸe dokunmamış. Bunu ÅŸu ÅŸekilde ifade etmek mümkündür:

Hong Kong, sadece, Çin ile iliÅŸkiler içindedir. Hong Kong’un bağımsızlığı Çin ile iliÅŸkiler sürecinde geliÅŸecektir. Kürdistan’ın durumu böyle deÄŸildir. Kürdistan Bölgesel Yönetimi, siyasi olarak Irak ile iliÅŸkiler içindedir. Ama, Türkiye, İran, Suriye anti-Kürd tutumlarıyla, fiili olarak bu sürecin içindedir. ABD, Sovyetler BirliÄŸi/Rusya Federasyonu, İngiltere, Almanya gibi devletle de  anti-Kürd tutum içinde bu süreç içindedir.  Ve bağımsızlığa yönelik geliÅŸmeler bu iliÅŸkiler sürecinde engellenmektedir. 16 Ekim 2017 gününü ve öncesini hatırlayalım. Kürdler, Bağımsızlık Referandumu yapıyor diye, Cizre-Silopi  bölgesinde, Irak, İran, Türkiye orduları tatbikat yapıyordu

İran İslam Cumhuriyeti öncesini yani 1979 öncelerini hatırlayalım, O dönemde, Türkiye ve İran ABD dış politikası çevresinde, Irak ve Suriye de Sovyetler BirliÄŸi dış politikası çevresinde hareket ediyordu. Ve çok yoÄŸun bir anti-Kürd tutum vardı. ABD ve Sovyetler BirliÄŸi  arasında bir denge vardı. Bu, Kürdistan üzerinde tam anlamıyla bir cendereydi. Kürdistan nefes alamıyordu. Kürdlerin, Kürdistan’ın nefes alması, 1990’larda, bu dünya dengesinin, bozulması sürecinde baÅŸlamıştır.

Hêmin Ebdullah, bağımsızlık olmadan de ekonomik geliÅŸme olabilir diyerek Hong Kong’u örnek göstermektedir.  Çin, Çin’in genel çıkarlarının gözeterek, Hong Kong’daki ekonomik geliÅŸmeyi, bu arada Hong Kong’da bazı Batı deÄŸerlerinin yaÅŸam bulmasını engellememiÅŸ olabilir. Ama bu Kürdistan için hiç böyle deÄŸildir. Kürdistan’ın güneyindeki toplumsal ve kültürel geliÅŸmeler, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kurulması sürecinde, yani, Kürdlerin, Kürdistan’ın biraz özgürleÅŸmesi sürecinde  ortaya çıkmıştır. Süleymaniye’nin daha önceden de geliÅŸmiÅŸ bir ÅŸehir olduÄŸu söylenebilir. Ama, Hewler’deki, Duhok’daki geliÅŸmeler, son 20-25 yılın eseridir. Ondan önce, Kürdistan, ilgili ülkelerin en geri bırakılmış bölgeleri olmuÅŸtur.

Kürdlerin, üretime ağırlık vermeleri, maaÅŸ beklentisinin kırılması, tarıma hayvancılığa turizme önem vermeleri elbette  çok önemlidir. Sofrada yemek israflarıyla iliÄŸi alışkanlıklarını deÄŸiÅŸtirmeleri, konutlarda ve konutların iç donanımlarında, ÅŸaÅŸadan, gösteriÅŸten uzak durmaya gayret etmeleri yine önemlidir.***

Sömürge kavramı bir statüye iÅŸaret etmektedir. Çok alt düzeyde de olsa sömürge bir statüdür. En azından, ortada, sınırları belli olan, sınırları  Ã¶nceden çizilmiÅŸ olan bir ülke söz konusudur. Kürdler ve Kürdistan ise hiçbir statüye sahip deÄŸildir. Bu bakımdan Kürdistan sömürge bile deÄŸildir. Kürdistan’ın güneyinde, Mela Mustafa Barzani’den beri Kürdlerin sınır oluÅŸturma çalışmaları, yukarıda belirtilen devletler tarafından ortaklaÅŸa bir ÅŸekilde engellenmektedir. Demografik yollarla, ekonomik  yollarla, askeri üstünlükle Kürdistan’ın nüfus yapısı deÄŸiÅŸtirilmeye gayret edilmektedir. Sürgünler, Kürd bölgelerinde ekonomik geliÅŸmenin sekteye uÄŸratılması Kürdlerin, Kürdistan’ın bölünmesi, parçalanması, paylaşılması böyle bir durum ortaya çıkarmıştır. Bu nicelikle deÄŸil, nitelikle ilgili bir durumdur. GeçmiÅŸdeki yazılarda, bu konuları irdeleyen çok anlatım vardır.

Hong Kong’a da Kürdistan’a da, İngiliz yönetiminin darbe indirdiÄŸi söylenebilir. Ama Kürdistan’a vurulan darbenin, çok çok daha ağır olduÄŸu besbellidir. Şöyle söylenebilir. Büyük Britanya’nın  Afrika’da, Asya’da, UzakdoÄŸu’da, Avustralya’da  geliÅŸtirdiÄŸi sömürgeler dikkate alınarak en ağır darbenin Kürdistan’a vurulduÄŸu söylenebilir. Bu kalıcı bir darbedir. Bugün de etkileri hala yaÅŸanan bir darbedir. Kürdistan’ın, Kürdlerin, bölünmesi, parçalanması, paylaşılması böyle bir durum ortaya çıkarmıştır. Burada, Fransa’nın emperyal rolü de elbette dikkate alınmalıdır.

Bugün, Afrika’daki, Asya’daki, UzakdoÄŸu’daki, Avustralya’daki bütün İngiliz sömürgeleri bağımsızlığına kavuÅŸmuÅŸtur. Ama sömürge bile olmayan Kürdistan’da ulusal baskı yoÄŸun bir ÅŸekilde sürmektedir. Batı’nın demokratik devletleri, 2 milyon civarında nüfusa sahip Kosava’yı devlet olarak tanımakta ama 50 milyonu aÅŸkın nüfusuyla Kürdlere  bu hakkı tanımamaktadır. Kürdlere bu hakkı layık görmemektedir. Bu 1920’lerde, Kürdlere, Kürdistan’a yapılan haksızlığın hala sürdürüldüğü anlamına gelmektedir.

Batı, demokrasiyi kendi ülkeleri için savunmaktadır. Ama Ortadoğu’da otoriter yönetimleri, krallıkları, şeyhlikleri vs. desteklemektedir. Bu, Batı’da o kadar içselleştirilmiş bir politikadır ki, soykırım dönemlerinde bile, soykırıma uğrayan Kürdler değil, Saddam Hüseyin desteklenmiştir. Halbuki, Batı’nın demokrasiyi Ortadoğu’da da, Yakındoğu’da da desteklemesi gerekir.

Hêmin Ebdullah, analizini, sadece, Kürdler-Irak iliÅŸkisini deÄŸerlendirerek yapmaktadır. Bu analize, Türkiye’nin, İran’ın, Suriye’nin anti-Kürd tutumları da katılmalıdır. Bu analize, Kürdlerin haklı mücadelelerini deÄŸil, Türkiye’nin, İran’ın, Suriye’nin,  Kürdlere karşı yürüttükleri haksız mücadeleyi destekleyen, ABD; Sovyetler BirliÄŸi/Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya gibi devletlerin tutumları, uluslararası toplumun tutumu da katılmalıdır. O zaman nasıl bir durum ortaya çıkar?. Analize, bu kategorileri katmadan, toplumsal, siyasal, kültürel gerçekler tam olarak anlaşılabilir mi?***

Ne Yapmalı?  Bu çok önemli bir soru. Cevabı da bir bakıma kolay, bir bakıma da çok zor. Kürdler açısından düşünürseniz, cevap kolay. Bu kadar büyük nüfusuyla, Kürdlerin, Kürdistan’ın, dünya uluslar ailesinin bir parçası olması gerektiğini düşünürsünüz. Kürdlerin, Kürdistan’ın dünya uluslar ailesinin bir üyesi olması gerektiğini düşünürsünüz.  Ama, Kürdleri, Kürdistan’ı  müştereken yöneten devletler açısından düşünürseniz, cevap çok zor. Her devletin farklı bir çıkarı var. Bu kadar farklı çıkarları nasıl uzlaştıracaksınız? Bizzat Kürdler içindeki anti-Kürd tutumlar da dikkatlerden uzak değildir.

Kaynak: Nerina Azad

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

11 + eight =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla