Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

İstek Gerçek ve Biden/Erdoğan Görüşmesi

HASAN DERE / İhtirasla beklenen Erdoğan/Biden görüşmesi nihayet gerçekleşti.

Neler konuşulmuş, ne kararlar alınmış öğrenmek için basına göz atıyoruz.

Erdoğan yandaşları “Başarı” resmederken, karşıtlarının “Hezimet”ten dem vurdukları görülüyor.

Bu tabloya bakarak gerçekleri nasıl öğreneceğiz?

Biz Kürtler başta gelmek üzere çoğunluk, olayları değerlendirirken arzuladıklarımızı gerçekmiş gibi kabul etme eğilimindeyiz. Bu tabloya yansıyan da bu eğilim aslında!

İki örnekle meramımı izah edeyim ama önce biz Kürtler üzerinden.

Özellikle sağcı Kürtler, Batı devletlerinin özelde ABD’nin Kürtlere ait bir devlet kurmasını arzu ediyorlar.

Arzu ettikleri için de bu istemin gerçek olduğuna inanıyorlar. Bu yüzden de başta ABD olmak üzere Batıya şirin jestler yapıyorlar. Onlar için Solcu Kürtleri dışlamayı hatta aşağılamayı seçiyorlar.

Oysa Batı ve özellikle ABD Kürtler için düzenlerini (daha doğrusu kendilerinin dizayn ettiği mevcut Orta Doğu sistemini) bozmayacaklarını, Barzani’nin ‘Bağımsızlık Referandumu” ertesinde hem de acı bir biçimde gösterdiler!

Gösterdiler de ne oldu?

Hiç, Kürtler aynı karşılıksız ihtirasla Batı ülkelerine sevdalanmayı sürdürüyorlar.

İkinci örnek ise TC üzerinden:

AKP muhalifleri, Biden ile Erdoğan arasında bir fark, bir çekişme bulunmasını arzu ediyorlar. Kendilerinin alt edemediği AKP rejiminin, Biden üzerinden gelişecek bir ABD ambargosu ile düşmesini bekliyorlar. Dolayısıyla bu arzu ve beklentiyi gerçek olarak görmek istiyorlar.

Oysa gerçekte öyle bir tezat bulunmadığı, aksine ABD  Erdoğan rejimini makul karşıladığı şeklindedir.

Yani Biden/Erdoğan görüşmesinde gerçekte, klasik emperyalizmin bağımlı ülkelere biçtiği rol tekrarlanmıştır.

Nedir o rol diye soracak olursanız kısaca şöyle tarif edebilirim:

Emperyalist sistem, öz olarak sömürgecilik üzerine bina olmuştu. Girdiği ülkede, sözün tam anlamıyla kendine bağımlı, yani emperyalist devletin menfaatlerini koruyan “dikta” rejimler inşa ederek geri çekilirdi.

Bağımlı devletin halkıyla kendileri değil, yerel yönetim iştigal ederdi. Yani yerli halkı baskı altına almak için, artık Emperyalist devletlerin ellerini kana bulaştırmalarına gerek kalmazdı.

Onun yerine yerli yönetim, kendi halkının kanını (hala) döker. Böylece de ileride halk isyan ederse Libya, Irak ve Suriye’de örneklerinde olduğu gibi hem ülkeyi diktatörlerden kurtararak demokrasi getirmek bahanesiyle müdahale imkanı yakalar, hem de müdahale etmek için meşru zemini yakalamış olur.

ABD’nin, Erdoğan’ın toplumdaki kredisine bakarak, henüz yeteri kadar kirlenmediği, dolayısıyla kullanma tarihinin geçmediği kanaatine vardığı görülüyor.

Afganistan’da süren, Batı ile Müslümanlar (Taliban) arasındaki savaşta, ABD askeri yerine kendi askerini ölüme göndermeyi teklif eden Erdoğan, hem Biden’ı fazlasıyla memnun etmiş, hem de yaptırımları erteletmeyi başarmıştır.

Hatta bunu bir dönem daha Erdoğan’ın başkanlığı için vize olarak anlamak da mümkündür.

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

three × 1 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla