M. Adnan GüllüoÄŸlu // BeklendiÄŸi gibi AKP ve MHP’nin ortak kararı ile seçim tarihi 2019’u beklemeden öne alındı. 24-Haziran. Nedenini anlayabilmek için önce bu günlere nasıl gelindi, buna bakmak gerekiyor.
Referandumdan bu yana akıllarda kalan iktidarın savunduÄŸu baÅŸkanlık sistemi ve muhalefetin savunduÄŸu parlementer sistem. Bugüne kadar uygulanan parlementer sistemin, mesela kuruluÅŸta yer alan lafta kalan “laiklik” İLKESİ ve bunun gibi hayata uygulanmayan, İLKELERİ, eksikleri tartışılmadı. Getirilmek istenen baÅŸkanlık sistemininde nasıl olacağı, dünyadaki uygulanabilir örnekleri ile araÅŸtırılmadan,demokratik kurallarla belirlenmiÅŸ alternatif bir baÅŸkanlık sistemi önermeden,kimi bölünme fobisi ile, kimi “seni baÅŸkan yaptırmayacağız” diyerek sorunu tek kiÅŸinin ÅŸahsında ele alan muhalefet sorunu yeterince tartışmadan kestirip attı. Kısır tartışmalar ile oy kullanacak halk ikiye bölündü.
Parlementer sistemin lafta kalan ilkelerini, bu ilkelerin nasıl hayata uygulandığını, uygulamaları ile iyi bilen halk %51 ile yeni sistemi bilmesede evet dedi.
Referandum sürecinde önerilen baÅŸkanlık sistemi yeterince tartışılmadığı için, sonuçları, aksaklıkları ile ancak ( deneme-yanılma ile) bu gün anlaşılabildi. Sonuçta iÅŸlevini yitiren Yargı, Yasama ve Yürütme organlarını tek merkezde toplanmasını saÄŸlayan, adına “Türk Tipi BaÅŸkanlık” densede siyasi literatürde farklı isim ile anılan “tekçi” bir yönetim sisteminin adım adım oluÅŸtuÄŸu görüldü.
Referandumdan bu yana geçen kısa sürede sistem tıkandı.
Ekonomideki dalgalanmaya ve istikrarsızlığa, dış politikadaki günbegün deÄŸiÅŸen tutarsızlıklara, OHAL’in sunduÄŸu bütün yetkilerin kullanılmasına raÄŸmen tıkanan sisteme çözüm bulunamadı, eski yönetime alternatif olamadı. . Çünkü bu eski yönetim anlayışı gibi”tekçi” olduÄŸu için Önasya’ya tekrardan uygulamak yanlıştı.Defalarca uzatılan OHAL’de yetmedi. Geriye kalan tek çare toplumu germe dahil her ÅŸeyi göze alarak yürütme erkinin elini “tekçilikte” dahada güçlendirecek baskın bir seçim.
Oysa iktidar partisi hedefe 2023 koymuÅŸtu.
BaÅŸta iktidar partisi olmak üzere seçime katılmak isteyen bütün partiler ittifak arayışında. İttifak iyi, güzel ama nasıl? GeçmiÅŸte yapılan, hemen hepsi baÅŸarısız olan ittifaklar incelendiÄŸinde ilkesel birliktelik kurmak yerine dar gurup çıkarı yada koltuk sevdası için yapıldığını görüyoruz. Bu gün geçmiÅŸte yapılan hataları tekrarlamamak için kurulmak istenen ittifak İLKELİ olmalıdır. İLKESİZ yapılan ittifaklar sonuçta” kanmaya veya kandırılmaya” yol açabiliyor.
.Kurulmak istenen ittifakın İLKELER temelinde olması, uygulanması istenen politikanın kitlelere sunduğu yol haritasıdır.Uygulanmasında ciddiyet ister. Bu doğrultuda seçmenden oy talep eder. İLKELERİN ne olduğu, neleri kapsadığı açık ve anlaşılır olmalıdır. Sözde kalan laiklik gibi olmamalı.
ÖrneÄŸin yönetimde toplumun her kesimine ve her düşünceye karşı yasaların eÅŸit uygulanacağı ve “adil olunacak” diyerek, adaleti savunmak tespit edilen bir İLKEDİR.Yoksa zülfü yare dokunulduÄŸunda İstanbula yürümek ile, 17-25 Aralık ayını baz almak ile adil olunmuyor.
Sadece “kendine demokrat” olmamak kaydı ile demokrasiyi toplumun her kesimine eÅŸit bir ÅŸekilde ayırım gözetmeden (anadilde eÄŸitim hakkı gibi) savunmakta bir İLKEDİR.
Yine dillerden düşmeyen, bir türlü ulaşamadığımız barışı savunmak ve barıştan yana olmak savunulması gereken temel bir İLKEDİR. Ancak barış bu gün savunulan hali ile içi boşaltıldığı için tek başına eksik kalıp anlamını yitiriyor. Önasyada bu gün her zamanki gibi ihtiyaç olunan BARIŞ ancak EŞİT olmak kaydı ile savunlursa hayatta yerini bulur ve layık olduğu yüce anlamı kazanabilir.
Provakasyonlarla anılmayacak bir seçim geçirmek, verilen her oyun geleceÄŸi belileyecenin unutulmaması dileÄŸi ile…