GiriÅŸ Yap
GiriÅŸ Yap
Åžifrenizi yenileyin
E-postanıza bir şifre göndereceğiz.
 Aynur / Biz ne robotuz, nede herhangi başka bir elektronik cihaz.
Biz gören, duyan, düşünen ve düşüncelerini uygulayabilen özelliğe sahip canlı varlıklarız.
Güncel yaşamamızda ki davranış ve tutumlarımıza baktığımızda ise, bu özelliklerin aksine, fabrika üretimi gibi, kumandası patronların elinde, beyinleri ciplenmiş, düğmeye basıldığında konuşan veya susan tek tip toplum modeline dönüşmüş durumdayız.
Bizim kendi aklımızın, düşüncelerimizin dervişliğini yapmamız gerekirken, ne yazık ki ısmarlama düşüncelerin taşeronluğu ve dervişliğini yapıyoruz. Şu bir gerçek ki, insan kendi aklını, mantığını doğru zaman ve doğru bir zeminde kullandığında, başaramayacağı ve üstesinden gelemeyeceği tek bir sorun söz konusu değildir.
Kişi, karşı karşıya kaldığı sorunları doğru veya yanlış olması fark etmez, önemli olan o sorun ve problemler karşısında, salt kedi düşüncesi doğrultusunda değerlendirmeler yapıp, ona göre görüş ve beyanda bulunmasıdır.
Önüne çıkan sorun her ne ise, öncelikle o konuda kendi fikri olabilmeli, doğrusunu yanlışını görebilmeli, görebildiği doğru yanlışları da dile getirebilmelidir. Açıkçası kendi iradesi ile hareket etmeyi bilmelidir.
Aksi takdirde yuları başkalarının elinde, yürü dedikçe ancak yürür. Ve maalesef! Sistem partileri ile örgütlerin bu günkü yapısı tamda böyle politikalardan oluştuğundan, Zırzopi ve zoraki dayatmalarının yarattığı korku, endişe, kaybetme, ölüm kaygıları, insanları sorgulama hesap sormadan geri bırakıyor. İşte tamda bu noktada müritleşme, tabi olma, kullaşan bir toplum oluşmaya başlıyor. Dolayısı ile, iradesiz bir toplumu yönetmek daha kolay oluyor. Kürd meselesini döşek altı etme ve onunla yüzleşmemek için egemenler, var güçleri ile çalışıyorlar.
Ne yazık ki kısmı de olsa ciddi anlamda toplumu olumsuz yönde etkilemiş durumdalar. Burada egemenlere söylenecek bir şey yok. Zaten adı üzerinde egemen! Peki, bizim sevgili Kürt parti ve örgütlerine ne oluyor?
Onların yöntemleri, sistemin yöntemlerinden çok mu farklıdır! Ne yazık ki farklı değildir. Sistemin çarkından ayrılmadan, aynı şekilde kendi halkının görüş ve düşüncelerinin üstüne ipotek koyarak, istek ve düşüncelerinden uzaklaştırılıp, kendi parti ve örgütlerinin dervişlerini yarattılar. Bu tabloya baktığımızda, her şekliyle halk olarak bizler zararlı çıktık.
Peki soruyorum?
Bizim üzerimizde bu kadar etkili olup, bizi yerden yere vuranların akılları bizden üstün akıllar mı?
Bize bunca zorluğu, çileyi, eziyeti çektirenlerin yaşadığı koşullara bakınca, halkçı yönlerini görebiliyor muyuz? Halkçı yönlerini göremiyorsak, o halde neden hala onlara destek veriyoruz.
Verdiğimiz destekle, kendi ölümlerimize rezil rüsvalığımıza sebep olduğumuzu biliyor muyuz?
Biliyorsak, durun! Demesini de bilmemiz gerekiyor.
Hiç kendinize sordunuz mu, ben yoksam ne önemi var olup bitenlerin?
Ben söylüyorum. Sen yoksan, ben yoksam niye bir şeylerin önemi olsun?
Yokluğumda, yokluğumuzda her şeyin canı cehenneme! Unutmayalım!
Kimsenin aklı bir diğerinden üstün değildir. Ayrıcalığı ortaya koyan, aklını kullanabilme şeklidir.
Diyorum ki, biz körü körüne birilerine, bir yerlere (Parti ve örgütler)bağlanıp müritleşip kendi kişiliğimizden, bilgi becerilerimizden, aklımızdan uzaklaşıp, onlar adına dervişleşeceğimize, Kendi aklımızı kullanmasını bilip, kendi düşüncelerimizin dervişi olalım.
Saygılarımla.Â

Önceki haber
Sonraki haber
- Reklam Alanı -