Bazı devletler iç sorunlar nedeniyle yıkılmışlardır. İç sorunlardan kurtulmak için girişilen dış maceralar ise bu yıkımları beklenenden daha öne çekmiştir.
En bariz örnekleri Çarlık Rusyası ile Osmanlı devletidir.
İsmail Beşikçi Hoca, “TC devletinde vuku bulan Askeri Darbelerin tümünün temel nedeni” olarak “yükselen Kurd bilinci”ne işaret eder.
Dolayısıyla antidemokratik uygulamaların temelinde Kurd sorunu başat rol oynuyor.
Beşikçi Hoca tamamen doğru bir tespitte bulunmuştur.
Denebilir ki basın, sendika ve düşünce hürriyetlerine getirilen tüm kısıtlama ve cezalandırmalar Kurdistan vesilesiyledir.
Bugün (11.10.2017) t24 sitesinde, Yılmaz Murat Bilican imzasıyla kaleme alınan makale “İnsan haklarını savunma suçu“ başlığını taşıyor. Ancak Bilican, Kurdistan sorunu olmasaydı böyle bir suçu türetmeye ihtiyaç duyulmayacağını belirtmeyi ihmal etmiş!
Kurdistan ve Kurd inkarı üzerine icat edilen ve yasalarda yazılmamasına rağmen pratikte uygulanan suçların çetelesini tutalım isterseniz: 1- Başka etnik ırk aidiyetinde olma suçu (mesela Kurd, Ermeni olmak gibi. 2- İslam dışında bir dine ait olma suçu (Alevi, Hristiyan ve Musevi olma suçu!) 3- Barışı savunma suçu, 4-Hakını arama suçu, 5- Toplumu bilgilendirme suçu, 6- Doğru söyleme suçu ve Bilican’ın sözünü ettiği İnsan Haklarını Savunma suçuyla birlikte şimdilik 7 suç!
Mutlaka başka da vardır. Yasada olmamasına rağmen bu suçları işleyenler cinayetten, soygundan, dolandırıcılıktan, yüz kızartıcı suçlardan daha ağır ve çoğu zaman mahkeme kararı olmamasına rağmen uzun hapis cezalarına maruz kalabiliyorlar.
“MESELENİN ASLI KÜRTLER”
Yedi düvele karşı savaşarak TC devletini kurdukları yalan, hem de koca bir yalan. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Rus emperyalistlerinin desteğiyle kurulmuş bir devlet antiemperyalist olamaz. Şimdilik bu konuyu dışarıda bırakalım.
Ancak bu devletin, dağılma korkusuyla, neredeyse tüm dünyayla savaş hattına gelmiş olması bir gerçektir!
Koray Düzgören de aynı günkü ArtıGerçek gazetesinde doğrulara BİRAZ değinen bir makale
yazmış.
BİR KISMI DOĞRU çünkü derdi Kurdlerin hakları ve Kurdistan’ın özgürlüğü değildir! Onu ve benzerlerini ilgilendiren TC devletinin idamesini sağlamak için çare üretmek. Bu deva çerçevesinde Kurdlerin haklarına temas etmek, gerekirse anadillerinde eğitimi bahşetmeyi savunmak!
Dolayısıyla demokratikleşmenin önündeki engellerden; diğer adıyla eskiden vesayet dedikleri ki özünde hiç de şikayetçi olmadıkları Askerlerden, şimdilerde de başta Erdoğan gelmek üzere AKP hükumetinden kurtulmak.
Gerçek şu ki başta ABD olmak üzere Avrupa ülkeleriyle, Rusya, Suriye ve İran ile bozuşmaları, barışmaları, restleşmeleri hep KURDİSTAN vesilesiyledir.
Önceliği, başta devlet kurma hakkı gelmek üzere başkasının özgürlüğü değil de aidiyetinde bulundukları devletin “ali menfaatleri” olanın yapacağı başka bir şey yoktur! AKP değil iktidarda BİLİCAN ve DÜZGÖREN olsaydı Kürdistan devlet olmasın diye Erdoğan’ı aratacak uygulamalara giderlerdi.
Çünkü bilirler ki Kurdistan olunca TÜRK toz olur!