Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Kürdistan Sineması ve Yılmaz Güney

Önder Ferit İkis

Türkiye sinemasında, Kürtleri konu alan ya da Kürt karakterleri içerisinde barındıran belki de yüzlerce film vardır. Zügürt Ağa, Kibar Feyzo, Banker Bilo ve Şalvar Davası bunlardan bazılarıdır.

Kürtlerin yaşam alanlarının işlendiği bu filmlerde, Kürt tiplemeler Kürt olarak yansıtılmaktan kaçınılmış,Türkiye’nin doğusunda yaşayan, “doğu şivesiyle” Türkçe konuşan köylüler, marabalar, ırgatlar olarak beyaz perdeye yansıtılmıştır.

Bu filmlerin başrol oyuncuları , Kemal Sunal, Şener Şen ve İlyas Salman oynadıkları bir çok rolle Kürt kültüründen beslenen filmlerle özdeşleşmişlerdir.

Filmlerde genel olarak işlenen konular; feodal düzenin yarattığı ekonomik-sosyal zorluklar,  namus davası, kan davası oluşturmuştur. Ancak bu filmlerde Kürt dili kullanılmamış, karakterlerin Kürt olduğu bir biçimde belirtilmemiş, filmin geçtiği toprakların Kürtlere ait olduğu  unutulmuştur (inkar edilmiştir).

En dikkat çekici nokta ise, bu gibi filmlere Kürtçe dublaj yapılması takdirde  ortaya tamamen Kürt filmi çıkacak olmasıdır.  Bu filmler sanatsal açıdan değerli olmasına ve karakterlerin yansıtılışı açısından fazla bir olumsuzluk içermemesine karşın, var olan bir gerçekliği manipule etmiş ve Kürt gerçekliği bu filmlerde de bastırılmıştır. 

Türk sinemasında üstü örtülü, gizlenmiş olarak işlenen Kürt hikayeleri Yılmaz Güney’in Seyithan filmiyle ilk defa kendini sinemada gösteririr. Seyithan filmi Kürt karakterlere yer veren ilk film olduğunu söylemek mümkündür.

Nebahat Çehre’nin oynadığı ‘Keje’ isminden de anlaşılacağı gibi Kürt’tür. Seyithan karakteri de çok açık olmasa da bir Kürt’ü temsil eder. Filmdeki elbiselerden halaylara kadar bir çok şey Kürt kültürünün birer parçalarıdır.

Seyithan filmiyle başlayan olumlu gelişmeleri Umut (1970), Endişe (1971), Sürü (1978) ve Yol (1981) takip etmiştir. Yılmaz Güney yaptığı bu filmlerle açıkça Kürtlerin varlığını göstermiş, sis perdesini ortadan kaldırmıştır.

Ama ne yazık ki bu filmlerin birçoğu da  sansürlenmiş, gösterimi ülkede yasaklanmıştı. Bütün olumsuzluklara rağmen Yılmaz Güney’in filmleri, Kürt-Kürdistan  Sineması için çığır açmış, yepyeni çizgiler oluşturmuştu.

Yılmaz Güney sadece Kürt Sineması’nın öncüsü olmakla kalmamış Türkiye Sineması’na da yepyeni bir hava getirmişti. Güney’in yaptığı filmler Kürt Sineması için önemli izler bırakmış, sinemasında toplumcu-gerçekçi anlayışı işleyerek toplumun aynası olmuştu.

Özellikle ‘Yol’ fİlmi çok katmanlı yapıya sahiptir. Epizotlar halinde tasarlanmış olan bu film, birden çok karakter üzerinden Kürt toplumundaki kadın, namus, ağalık sistemine eleştiri getirmiş ve 1980’lerdeki Türkiye siyasetine muhalifçe yaklaşan, devrimci-demokrat kimliği oluşturmuştur.

 Bu filmlerle Güney, Kürt kimliğini açıkça dışarı vurmuş, özellikle, ’Yol’  filminde ‘Kürdistan’ yazısına yer  vererek siyasi yönünü de açığa çıkarmış ve Kürdistan’ın bir coğrafya ve egemenlik sorunu olduğunu açıkça belirtmiştir. Güney’in Yol filmi Cannes Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü Costa Gavras’ın Kayıp filmiyle paylaşarak büyük bir başarıya imza atmıştır.

Yılmaz Güney için Kürtler’in Victori De Sica’sı diyebiliriz. De Sica, Mussoloni İtalya’sında yakışıklılığı ve karizmasıyla ‘beyaz telefon filmlerinin’ en pöpüler aktörüydü. Baskıcı rejimin dayattığı katı kurallar ve sansür nedeniyle popüler sinema yapmak zorunda kalan İtalyan yönetmenlerin en çok tercih ettikleri aktör De Sica idi.

 Ancak Mussoloni hükümetinin düşmesi beraberinde sinemacılar için özgür alanlar açmıştır. De Sica bu özgür koşullar altında kendi kimliğini bulmuş, gerçekçi sinema akımın öncülerinden biri olmuştur.

Yılmaz Güney içinde aynı şeyler söylemek mümkündür. Yeşilçam sinemasında ‘‘çirkin kral’’ lakabı ile tanınmış, her filmi büyük kitlelere hitap etmiştir. Güney’in seyirci üzerinde yarattığı imajın farkında olan yönetmenler sayısız filme imza atmışlardır. Ancak Güney, özgür koşullar bulabildiğinde Kürt kimliğini vurgulayabilmiştir

1 Yorum
  1. Muhammet diyor

    Bir Urfa’li olarak bu konunuyu derin üzüntüler içinde yasayan bir insanim. Sayin Öder Ferid’in bu yazisi icimize bir nebze su serpsede böyle yazilarin devam etmesi gerektigini düsünüyorum. Yillarca bizler bu filmlerin gercek cografyasini görmezden geldik.Tebrik ediyorum ve böyle yazilarin devamini diliyorum.

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

seventeen + 5 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla