Esma Akbalık
«Bütün diktatörler savaş hazırlığını tamamlayıncaya kadar barıştan söz ederler» Silahla çok güçlü olunmaz, silahla çok büyük terörist ve zorba olunur. Tarihte en çok silahı olanlar, büyük orduları olanlar, kendilerini dünyanın Kralı tek sahibi, hata yeryüzünün Tanrısı ilan ettiler. Hitler; Musoloni, Franco, Saddam en çarpıcı örnektir. Dünyayı kana boğdular.
Ülkeler işgal edildi, insanlar toplu katliamlar yaşadı. Faşizm, umutsuzluk, korku, şiddet, yoksulluk, hastalıklar ve ölüm kokuyordu. Faşizm tek tip, renksiz, soğuk, karanlık ve çirkin yüzü ile sadece ölüm kusar. Yaşama düşman, barışa düşman, düşünen insana düşmandır. Tek amacı hakimiyettir. Dikta rejimlerini yönetenler, yaşamlarında kendi güç ve iradeleriyle birşey başaramamış, ruhsal dengesi yerinde olmayan egosantrik kişiler tarafından yönetilmiştir. Acıma duygularını yitirmiş bu korkak ve kimseye güvenmeyen despotlar, en yakınındakini hatta çocuklarını bile çok kolay harcarlar. En büyük terör, devlet terörüdür, dolayısıyla en büyük teröristler devletleri yönetenlerdir. Bunlar yıkılmaz gürünüyordu.
Yıllarca insanları, baskı, zulüm ve korku imparatorluğuyla teslim almıştı. Kitlesel faşizm dönemlerinde, muktedirlere baş kaldırmak, nerdeyse imkansızdır. Bundan dolayıdır ki başkaldıranlar itiraz edenler, hatta sessiz kalanlar ağır bedel ödedi. Faşizm kaostan beslenir, savaş bir ganimettir, yağma ve talan olmadan bu kirli sistem ayakta duramaz. Sürekli toplumsal kargaşa yaratır, her zaman düşmanları olduğunu, ülke ve uluslarının tehdit altında olduğu algısıyla, ülke içinde bir ırkçı mutabakat oluşturur. Böylece hiç bir muhalif güç oluşmaz, oluşursa vatan haini damgasını yer, bunun bedeli ağır olduğundan boyun eğer, buda yetmez iktidardakilerin bütün söylemlerini tekrarlar ve uygular. Bu aşamadan sonra toplumda kitlesel bir faşizm hakim olur.
Hitler Almanya’sında çocuklar kirli savaşın aracı olarak kullanılmadı mı? Yahudileri linç eden çocuklar vardı. SavaÅŸ, kin, nefret ve intikam üzerinden yürütülüyordu. Tanımadığın insanları öldürmek nasıl bir ruh halidir? Tanımadığın insanları, bebekleri öldürmek nasıl bir mutluluk, baÅŸarı veya zafer olabilir? BaÅŸkalarının toprağını iÅŸgal etmek, zenginlik kaynaklarına hakim olmak yetmiyor, tüm savaÅŸların en büyük ganimeti kadınlar ve çocuklardır. Kadınlara tecavüz etmek, köle olarak çalıştırmak veya seks kölesi olarak satmak tam bir vahÅŸettir. Bu tur kirli savaşı savunmak en büyük insanlık suçu deÄŸil mi?
Tüm savaşların ön saflarında,hapishanelerde olan, hırsızlar, tecavüzcüler, piskopatlar serbest bırakılır ve savaştırılır. Bunlar ganimet elde etmek için yapamayacakları hiç birşey yoktur. Bu avare, çapulcu sürülerinin ölmesi bir kayıp değildir. Çünkü bu tür sistemler insan kanı ve cesetleri üzerinde yükselir. İnsanların yaşamının hiç bir değeri yoktur. Hiç bir diktatörlük ebedi değildir. Hepsi zulüm ekti kendi ölümlerini kendi sonlarını kendileri hazırladı.
Sonuçta hepsi ayni akibeti yaşadı. Yıkılmaz görünen zulüm kaleleri, dev ordular, ölüm makinaları, kumdan şatolar gibi tek tek yıkıldı gitti. İnsanlık tarihi bu kadar acı deneyimlere sahip iken, hala bir adım ileri gitmemiştir. Savaş yine devam ediyor, daha ustaca ve daha acımasızca. Çağımızın emperyal güçleri savaşı daha teknik yürütmektedir. Dünyanın en büyük pazarı silah üretimidir. Kimin çok silahı varsa, teknik donanımlı orduya sahip ise O dünyanın süper gücü ve sahibidir.
Öyle çok silah var ki, insanlığın ve doÄŸanın sonunu getirecek boyutdadır. Bütün devletler kendilerini korumak vede kendinden güçsüz olanları, iÅŸgal ve elimine etmek için canavarlaÅŸmış durumdadırlar. Dünyanın paylaşılmadık tek bir karış alanı kalmadığı halde, bölgesel savaÅŸlar, etnik kimlik ve dini kimlikler üzerinden yürütülmektedir. Çağımızın yeni tip savaşı vekalet savaşıdır. Küresel güçler dünyayı kendi çıkarları doÄŸrultusunda, danışıklı bir ÅŸekilde yönetmektedir. Bunun en canlı örneÄŸini 2011’den beri Suriye iç savaşında görüyoruz. Bu savaşın baÅŸ aktörleri, ABD, Rusya ve Iran’dır. Orta-DoÄŸu’da yeniden paylaşım ve hegomanya savaşı sürmektedir.Türkiye İŞİD’çi ve Cihatcı teröristlere her türlü yardımı yapmaktadır.
İŞİD ve onlarca Cihatcı terör örgütü önce Åžam rejimini yıkmak için kullandı. İç çeliskiler farklı biçim alınca savaÅŸ stratejisi deÄŸiÅŸti. Tüm islamo fasist çeteler Güney ve Batı Kürdistan’da Kürdlere saldırmaya baÅŸladı. Nede? Çünkü Kürdlerin devleti yok, güçlü bir Milli orduları yok, kendi aralarında onlarca parçalara bölünmüş, ve en önemlisi dört taraftan sömürgeci güçlerce kuÅŸatılmıştır. Bu durum ISID’cilerin istahını kabartıyordu, kolayca imha edip topraklarına el koyarak büyük bir stratejik üstünlük elde ederek ÅŸeriat devleti kuracaklardı. Ancak bu durum yanıltıcıdır.
Kürdler var güçleriyle bu kara, çirkin, elinde kılıç insan kesen yamyamların üstüne üstüne gitti. Oysa Irak ve Suriye ordusu İŞİD yenilmisti ve acz içindeydi. Devleti olmayan, ordusu olmayan Kürdler, kısıtlı imkanlarla dünyanın gözü önünde, Anavatan savunması yaptı, kendilerini savunmak için savaÅŸtılar ve imkansızı baÅŸardılar, tüm terör odaklarını ve onlara destek veren efendilerini yendi. Bu baÅŸarı o kadar kolay olmadı, onbinlerce savaşçı yaÅŸamını feda etti. Her bir savaşçı kahramanlık destanı yazdı. Dünya kamuoyu « İŞİD’i yenen bu YİĞİTLER kim» demeye baÅŸladı.
Uluslararası sömürge Kürdistan’ı ve Kürdleri tanımıyorlardı. Oysa bir asırdır dört taraftan sömürgecilerin kuÅŸatması altındadır. Ingiltere ve Fransa 1. dünya savaşından sonra, bu milletin başına öyle bir bela sardık ki, hala Türk, Iran, Irak ve Suriye zulmü altında inlemektedir. kendi Bağımsızlıkları için çok savaÅŸtılar, defalarca toplu katliamlardan geçmiÅŸ bu direnişçi Milleti kimse tanımıyordu. «Nerdeyse, iyi ki ÅŸu İŞİD denen sömürgercilerin piçleri var» diyesim geliyor.
Dünya Kürdleri İŞİD’e karşı verilen savaşın baÅŸarısıyla tanıdı. Uluslarası güçler, baktılar burda muazam bir insan gücü var. İŞİD ve diÄŸer Cihatcı çetelere karşı destek sundular.
Uluslarası sömürge Kürdistan, uluslararası önemli bir figür oldu. Bu geliÅŸmeler Türkiye’yi rahatsız etti. Kürdleri içerde sindirmiÅŸken, hemen yanıbaşında bir Kürdistan’i Statü görmekten korkuyor ve bunun büyük bir tehlike olduÄŸu argumanını kullanarak, sınırötesi fetih hazırlığı yaptı. Her zaman olduÄŸu gibi anti Kürd ırkcı ve nefret söylemler üzerinden algı operasyonuyla tüm zihinleri teslim aldı. Türkler kürdlere karşı savaÅŸ ilan etti.
Neden?
Soru ÅŸu, Kürdler Türkiye’ye mi saldırdı? Katliam ve iÅŸgal mi yaptı? Dilini, dinini, kültürünü mü yasakladı? Kadınlarına tecavüz mü etti? Hayır hiçbiri deÄŸil. Kürdofobi olan Terorist Reis bir tek Kürd kalmayacak diyor ve türkler alkışlıyor. Bu kirli savaÅŸa karşı çıkan vicdan sahibi kimse yok. Hitler Almanya’sının hortladığını görüyoruz. Hitler’e özenenlerin akibetide ayni olacaktır. İktidara güce tapanlar, onur, vicdan ve adalet duygusu olmayan sürülerdir.
Bir tek sözü tüm silahlardan daha güçlü olan, bilim insanları, yazar, çizer, düşünen yürekli insan kalmadı. Var olanlar zindanlarda veya sürgündedir. Bu tablo bu sistemin çürüdüğünü, kokuÅŸtuÄŸunu, ölüm saçan bir aygıt olduÄŸunu fazlasıyla ortaya koymaktadır. Bu durum üzerinde çok düşünmek lazım. Türklerin bu çıldırmış, Kürd soykırımını kim durduracak? Diplomasız kabadayı Türkiye’nin aptal Reisi T. ErdoÄŸan iktidara geldiÄŸi dönemde, maÄŸdur, ve iyi insan, dindar, pasif ve liberal bir politikayla popüler lider oldu.
Türkiye’nin en önemli sorunu Kürd sorunudur. CHP, 1938’de Dersim’de katliam yaptı dedi ve eleÅŸetirdi. Bununla kalmadı, Kürdlerin tüm haklarını legal zeminde çözmek için, Kürd savaşçıları daÄŸdan ovaya indireceÄŸiz, savaÅŸa son vereceÄŸiz artık analar aÄŸlamayacak, askeri vesayeti kaldırmak ve daha demokratik bir Türkiye diyordu. Bu söylemler toplumda muazzam bir karşılık buluyordu. Oysa bu söylemler sadece savaÅŸ hazırlığı tamamlanıncaya dek yapılan demogojiden ibaretdir.
MeÄŸer savaÅŸa hazırlanan her diktatör gibi barış adı altında korkunç bir savaÅŸ hazırlığı yapıyordu. Önce toplumsal algı oluÅŸturdu, Kürd sorunu yoktur, Kürdistan diyenler defolsun Barzani’nin yanına gitsin dedi.Bunlar teröristtir, ülkeyi bölmek istiyorlar, vatan hainleridir vs. vs. Bunlara hadini bildireceÄŸim anti-Kürd söylemleriyle, türk ırkçılığı ÅŸahlandı. BaÅŸkan olamayan Diplomasız Reis, ÅŸuursuzca, intikam almak için, Kürdlere karşı büyük bir savaÅŸ baÅŸlattı.
Öylesine bir zulüm uyguladıkı tam onbir Kürd yerleÅŸimyeri yerle bir oldu, 10 binden fazla insanımız bombalanarak, yakılarak, iÅŸkenceyle ve diri diri yakılarak katledildi. Yüz binlerce Kürdün evi başına yıkıldı, kadınlarımıza tecavüz edildi; sonra öldürüldü ve çıplak cesetleri sokak ortasına atarak hem teÅŸhir ediliyor, hemde korku yaratıyordu. Vicdanı olanlara soruyorum, ÅŸu yapılanların İŞİD’in yaptıklarından bir tek farkı var mı? Türkler osmanlı geleneÄŸindeki barbarlığı günümüzde İŞİD’le birlikte yürtmektedir. SavaÅŸ, kandır, zulümdür, yokluk ve yoksulluktur, tecavüzdür, talandır, göç-sürgün ve ölümdür.
En kötü barış bile savaştan iyidir. Eski dönem savaşlarında rakipler karşı karşıya gelirdi. Savaşı yönetenler en ön cephede yer alırdı ve gögüs gögüse savaşırdı. Günümüzde modern olduğunu söyleyen, muktedirler ve güçlü olanlar, çok daha korkunç ve barbardırlar. Kendileri savaşın en arka cephesınden yönetirler Dünya öylesine bir hal aldı ki, dev güçler dünyayı istedikleri gibi yönetiyor.
Hiçbir devlet bağımsız değil.dolayısıyla Küreselleşen dünya, bir piramit gibi yukardan aşağıya doğru yönetilmekte ve hükmedilmektedir. En üstekiler iplerini elinde tutuyor, istediğini, istediği sekilde kukla oynatır gibi gibi oynatmaktadır. Güçlüler güçlü olanı desteklemektedir, güçsüz olanlar üzerinden ticaret yapanlar, şunu unutmayın, Kürdistan eninde sonunda işgalcilere mezar olacak. Bu topraklar mutlaka kendi sahiplerinin olacaktır. Kürdlerin soykırımına seyirci kalanlar, hepsi lanetli ve katildir. Kimse Kürdlerin kanı üzerinden zafer kazanamaz!
akbalikesma@gmail.com