N: Ferhat Sağnıç / Bütün tarih yazıcıları ve Kürtlerin yazlı olmayan kaynakları Kürtlerle Ermenilerin iyi geçindiğini, iyi komşu olduklarını, aralarında herhangi bir sorun yaşamadıklarını yazar/söyler
Gerek Osmanlı nüfus sayımları gerekse diğer kaynaklar Ermenilerin Kürdistan bölgesinde nüfusun yüzde 18’ni geçmediğini söyler.
Yani yüz kişilik bir köyde nüfusları 15 veya 18 kişi olurlardı. Başka bir değimle bin haneli bir yerleşkede 150 veya 180 hane olurlardı.
Bu nedenle de ezici çoğunluk Müslüman Kürtlerde olduğu görülmektedir. Müslüman olan Kürtlerin bir yerleşkede nüfusa orantılı olarak bir veya iki ibadethanesi bulunurdu.
Hristiyan yani abiyene söylemle fêle olan Ermenilerin en küçük köyde bile bir ibadethanesi var. Çoğunlukla da iki kiliseleri olurdu. Hele daha geniş nüfusa sahip olduğu yerleşkelerde nüfuslarına orantılı olmayacak şekilde bir çok ibadethaneleri olurdu. Okulları vardı.
Kürtler ve Ermeniler beraber yaşadıkları dönemlerde yani Ermeniler Avrupalı Hristiyanların tam desteğini alıncaya kadar aralarında sorun yaşamadılar. Kürtler Ermeniler azınlıktır deyip kafir olan Ermenilerin kiliselerini camiye çevirmediler, ahır yapmadılar. Ermeniler özgürce ibadetlerini yaptılar. Ermeniler tehcir edilinceye kadar bu kiliseler ibadethane olarak faaliyetlerini sürdürdüler.
Tarihte Müslümanlar işgal ettikleri topraklardaki Gayrı Müslimlerin ibadethanelerini camiye çevrildiğini yakın tarihte de tanık olduk. Kürdistan’da azınlık olan bu halkın ibadethaneleri Kürtlerin güvencesi altında 2000 yıl faaliyetlerini sürdürdüler. Osmanlı bile Kürt bölgesindeki Ermenilerin ibadethanelerini camiye çeviremedi. Ki geleneklerinde kiliseleri, sinekokları, havraları nasıl camiye dönüştürüldüğünü veya bu ibadethaneleri yıktıkları biliyoruz.
Kürtler bunlar fêledir deyip yemeklerini yememezlik etmediler, evlerine almamazlık etmediler.
Kürtler Ermenilerle 2000 bin yıl iyi geçindiler. Ermenileri korudular, sahiplendiler.
Kürdün geleneğinde: güçsüz olana haksızlık edildiğinde kesinlikle toplu bir karşı duruş gösterdiklerini biliyoruz. Kürt köylerinde, kasabalarında azınlık olan bu halk Kürtlerin bu geleneğinden dolayı çok rahat bir yaşam sürdüler. Aşiretsiz olan bir kişi veya aile Kürt bölgesinde sorunsuz yaşadığını biliyoruz.
Hatta Kürt bölgelerinde dışardan gelmiş, atanmış memur veya aile Kürtler arasında güven içinde yaşadığına dair milyonlarca örnek var. Yabancı bir kişiye haksızlık edildiğinde kasabamızda halk olarak nasıl karşı durduğumuzun canlı tanığıyım. Eminim bu satırları okuyanlarda böylesi birkaç olayla karşılaşmıştır.
Ermenilere Osmanlı saldırmaya başladığında Ermeniler güvendikleri komşuları olan Kürtlere sığındılar. Kürtler yüzbinlerce Ermeni’ye sahip çıktı. Ocağına düşene tekme vurmadı, ateşe atmadı. Bu gerek sözlü Kürt edebiyatında ve gerekse vicdan sahibi gezginler, misyonerler tarafında da kabul edilir.
Ama Ermenilerin ellerine geçen ilk fırsatta komşuları Kürtlere saldırdı. Kürtleri kendi topraklarından kovmaya başladı. Kürt kızlarına, kadınlarına karşı cidden acımasız davrandılar. Peki neden böyle davrandılar? Gerek Ermeni komitacı Şahan Natalie ve gerekse Osmanlı paşası Sedrettin paşa ve Osmanlı arşivlerinde, Kürt sözlü tarihinde Ermenilerin Korkak bir halk olduğu söylenir.
Binyıllarca Kürtlerle yaşayan, hem de özgürce yaşayan bu halk ellerine fırsat geçtiğinde ilk işleri Kürtlerin, namusuna, malına ve hatta ülkelerine göz koymak oldu.
Peki sonuç ne oldu 1915 24 Nisanın da onlar kahvaltı olurken, 2 Mayıs 1916 da Kürtler akşam yemeği oldular.
Kürt ve Ermeni tehcirinden direkt Ermeniler sorumludur. Tarih yeniden yazılacak.
N.Ferhat Sağnıç
13 Mayıs 2021