Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Kürtlerin Çalışmaları

Ä°smail BeÅŸikci

Kürt Çalışmaları kitabında, Wendelmoet Hameling ve Hanif Barış’ın müşterek hazırladığı bir makale yayımlandı. Makale, ‘Kürt Halk Ozanları ve Dengbêjlerin Gözünden Sınırlar ve Devlet’ baÅŸlığını taşıyor. (Kürt Çalışmaları, Bahar Akademisi 1, Ä°BV Yayınları,  Ä°stanbul, 2020, s. 51-88)

Akademisyenler, incelemelerinin sonunda şöyle söylüyorlar: â€˜Bu nedenle, Kürtler söz konusu olduÄŸunda, özerk kalma eÄŸilimi, devletten kaçınmak ÅŸeklinde tezahür eden bir özgürlük fikrinin varlığına dalalet edebilecektir. Kendi devletine sahip olmama ve yirminci yüzyılın baÅŸlarına kadar, bir devlet kurmaya teÅŸebbüs etmemek, sonuçta, pekâlâ, alternatif bir özgürlük vizyonu da olabilir’ (s.86)

Burada bir devlete sahip olmamak, kendisi için bir devlet oluşturmaya çalışmamak övülmektedir.

Kürdlerin devletsiz kalmalarında, dönemin emperyal güçleri Büyük Britanya ve Fransa’nın şüphesiz çok büyük rolü var. Bu güçlerin, bu süreçte, Yakındoğu’nun ve Ortadoğu’nun iki köklü devletiyle, yani, Türk, Arap ve Fars yönetimleriyle işbirliği geliştirdiği de biliniyor. Kürdlerin/Kürdistan’ın bölünmesi, parçalanması, paylaşılması bu ilişkiler ağında tasarlandı ve yaşama geçti.

Bu konuda,  Kürdlerde yaÅŸanan zaafın da önemli bir rol oynadığını dikkatlerden uzak tutmamak gerekir. Akademisyenler, Kürdlerin bu zaaflarını pozitif bir deÄŸer olarak sunuyorlar. Bu zaafa güzelleme yapıyorlar. Devlet olmaktan uzak durmak da, bir özgürlük vizyonu olabilir, diyorlar. Sınır boylarında yaÅŸayan Kürdler için, ‘emperyal güçler arasında saf deÄŸiÅŸtirmek, imparatorluk periferilerinde ve sınır bölgelerinde yaÅŸayan yerel egemenlerin sık sık baÅŸvurduÄŸu bir hayatta kalma, güçlenme ve büyüme stratejisiydi. Devlet sınırlarını aÅŸmak da sıradan Kürdler için yaygın bir pratikti.’ (s. 85) diyorlar.

Bir aÅŸiret, hasım gördüğü bir aÅŸiretle çatışıyor. Bu süreçte, baskı altında kalıyor ve sınırı geçerek baskıdan uzaklaÅŸmaya çalışıyor.  Karşı taraf onu hangi koÅŸullar altında kabul ediyor? KoÅŸulu ÅŸudur: â€˜EÄŸer benimle birlikte, falanca güce karşı mücadeleye girersen seni kabul ederim.’ Bu iliÅŸkiden özgürlük doÄŸar mı? Kendisini hasım olan aÅŸiretten kurtarabilmek için esas Kürt karşıtı güçle yani devletle iÅŸbirliÄŸine giriyor. Bu iliÅŸki kimseyi özgür kılmaz.

Bu iki akademisyen, süreci, Kürdlerin devlet istemediği şeklinde değerlendiriyor. Peki, devlet istemiyorlar, ne istiyorlar? İsteklerine kavuşmuşlar mı?

Devletin en önemli Kürd politikası Kürdleri Türklüğe asimile etmektir. Köylerin evlerin yakılması yıkılması, sürgünler, mecburi iskanlar bu temel politikanın gereği olarak gündeme gelmektedir. Bu politikaya karşı direnenlerin, bu politikanın uygulanmasına pürüz çıkaranların soykırıma varan operasyonlarla imha edildikleri açık bir gerçekliktir.

Soykırımın Gündeme Gelmesi

20. yüzyıl boyunca Kürdler, Kürdistan’ın çeşitli alanlarında soykırımlarla karşılaşmışlardır.

16 Mart 1988 Halepçe bir soykırımdır. 16 Mart soykırımın doruk noktasıdır. Aslında, 1983’den beri, â€˜hangi gaz daha zehirlidir…’ arayışı sürecinde, 1988’e kadar, zamana ve mekâna yayılmış bir soykırım yaÅŸanmıştır. Bu deneylerin Kürd köylerinde ve cezaevlerindeki Kürd mahkumlar üzerinde yapıldığı biliniyor.

1937-1938 Dersim, 1935 Sason, 1930 Zilan,  1927 Bingöl Guew… Bunların hepsi soykırıma varan operasyonlardır.

Hangi halklar soykırımla karşılaşıyor? Ermeniler 1915 de bir devlete sahip olsalardı kanımca soykırımla karşılaÅŸmazlardı. Yahudiler 1930’larda, 1940’larda bir devlete sahip olsalardı bir soykırımla karşılaÅŸmazlardı.  Bu soykırımlar sürecinde, hep özgür kalmanın hesabını yapan Kürdler,  özgürlüklerini koruyabilmiÅŸler mi?

Ruanda 1994.  Ruanda’da, 1994 yılı Nisan -Temmuz ayları arasında 800 bin Tutsi, Hutular tarafından soykırımla yok edildi.  Soykırıma uÄŸrayanlar arasında ılımlı Hutular da vardı. EÄŸer o zaman, Tutsiler bir devlete sahip olsalardı, bu kadar büyük bir kırımla karşılaÅŸmazlardı.

1995 yılı Temmuz ayında da Yugoslavya’da Slebrenitsa’da,   Müslüman BoÅŸnaklar, soykırım yaÅŸadılar. Kadın-erkek, genç-ihtiyar, 8 binden fazla BoÅŸnak, Sırplar tarafından uygulanan soykırımla karşılaÅŸtı. O zaman, BoÅŸnakların bir devleti olsaydı, en azından, Bosna-Hersek Devleti içinde, güçlü bir federasyonu olsaydı. Böyle bir soykırımla karşılaÅŸmazdı.

Bu arada, Türkiye’nin Suriye politikası da iyi irdelenmelidir. Mart 2011’de baÅŸlayan Suriye iç savaşında, Türkiye’nin Suriye politikasının esasını, Kürdlerin hiçbir kazamım elde edememesi oluÅŸturmaktadır. Türkiye, Kürdlerin kazanımını önlemek için çok yoÄŸun bir çaba içindedir. Rojava’daki özerk yapıyı bozmak bu çaba içinde deÄŸerlendirilmelidir. Afrin’in iÅŸgali bu çaba çerçevesinde geliÅŸmiÅŸtir. Dikkat edelim, Kürdler için hiçbir hakkın-hukukun gerçekleÅŸmesi istenmemektedir.  Bir taraftan, â€˜Kürtlerle et-tırnak gibiyiz’ denmekte diÄŸer taraftan da Kürd olan, Kürdlüğü çaÄŸrıştıran her ÅŸey silinmeye çalışılmaktadır.  ÖrneÄŸin, Afrin’de EÄŸitimde Kürdçe’nin yasaklanması dikkate deÄŸer bir geliÅŸmedir. Afrin’de eÄŸitim Arapça ve Türkçe yapılmaktadır. Halbuki, Afrin bir Kürd ÅŸehriydi.

AÅŸiretlerin, birbirlerini tecrit ederek, bütün müdahaleleri önleyerek, kendisini belirli bir alana kapatarak   özgür kalmaları özgürlük doÄŸurmaz. Bu özgürlük vizyonu da üretmez… Çünkü her ÅŸeyden önce devletin çok yoÄŸun bir müdahalesi vardır. Devletle iÅŸbirliÄŸi yaparak öbür müdahaleleri önlemeye çalışmak. Özgürlük doÄŸurmaz. Çünkü, devletle iÅŸ birliÄŸi, özgürlüğün kaybı anlamına gelir. Devlet müdahalesinin amacı da zaten budur. ‘Mahkûm’, ‘firari’, ‘asi’, ‘daÄŸ kavmi’, ‘hain’ ‘kahraman X’ (yerel kahraman) gibi kavramların bu iliÅŸkiler ağında üretildiÄŸi açıktır. Bu kavramların hepsi de, devletle karşı özgürlük arayışı ile ilgilidir. Özgürlük, diÄŸer aÅŸiretlerden deÄŸil, devletten talep edilmesi gereken bir kategoridir. Özgürlük, Kürdlerin mümkün olduÄŸu kadar birliktelik anlayışı içinde, bir bütün olarak, devletle iliÅŸkilerinden doÄŸacak bir kategoridir. Kürdler söz konusu olduÄŸu zaman, ‘bir çakıl taşı bile vermeyiz’ anlayışı devletindir. Durum bu kadar açıkken, ‘biz devlet istemiyoruz’ vs. demek devletin anlayışını, isteÄŸini, onaylamaktan, tekrar etmekten baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.

Kaynak Nerina azad

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

6 + 18 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla