Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Medeni Ayhan Kürt Partilerini Değerlendiriyor 7

Medeni Ayhan, Sonuç olarak Şerafettin Elçi Diyarbakır a 2011 yılında gelmiş ve Kürdistani Parti İnisiyatifi ile diğer bir iki oluşumun olduğu yapılarla toplantı yaparak;”Benim sağlık sorunlarım var. Ayrıca hacca gideceğim. Bizim KADEK in de sizin oluşumlarınızın da kendi başına partileşmesi, umut olması, gelişmesi mümkün görünmüyor. Ben de bu oluşmaların ve partimizin bir partide birleşmesinden ve siyaset yapabilecek kişilere devir edilmesinden yanayım” diyordu. Üzerine aldığı parti yükünden sıkılmış ve taşıyamayacak durumda gözüküyordu. Kurduğu partinin parti olmadığını ve parti olamayacağını anlamıştı. Sonuç olarak KADEK, ile Mehmet Emin Kardaş ın Kûrdîstan Partî inisiyatifi ile diğer iki küçük oluşum bu çerçevede anlaşarak, ortak bir parti kurmak ve protokole imza koyan oluşumlar ile KADEK i bu yeni kurulacak parti de tanımlamak için bir anlaşma metni imzaladılar.

Bu durum karşısında Demokratik Cumhiriyetçiler, küçük bir olasılık da olsa bir alternatifin ortaya çıkacağını düşündüğünden, bu protokolün mürekkebi kurumadan protokolü sonuçsuz bırakmak için Şerafettin Elçi ye milletvekilliği adaylığı teklifinde bulundular.
Şerafettin Elçi, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi(T-KDP) den sonraki siyasi yaşamında sürekli düzen partilerinde yer almıştı. Ecevit in CHP sinde Bayındırlık bakanlığı yapmıştı. KADEK adlı partiyi kurmadan önce de, CHP ve Sadet Partisinin kapısını çalarak üyelik ve milletvekili adaylığı için bir yoklama çekmişti.

Ancak sonuç alamamıştı. Bundan sonra Abdulmelik Fırat ve Hak-Par ile bir sürtüşmenin içine girdikten sonra, Katılımcı Demokrasi Partisi(KADEK) adlı partiyi kurdu. KADEK adlı parti KDP çağrıştıracak bir isim olarak seçilmişti. Zaten amacı milletvekili olmaktı, bir mücadele örgütü yaratmak gibi bir amacı yoktu, bu tür bir niteliği, anlayışı ve duruşu da bulunmamaktaydı.

Bir de Güney deki şirketine de alan genişletmek istiyordu. Bu nedenlerle Şerafettin Elçi bir hafta önce imzaladığı protokolü hiçe sayarak, çöpe atarak, bıkmadan usanmadan eleştirdiği demokratik cumhuriyetçilerin milletvekili adayı oldu. Diğer tabela partilerinin başındakiler gibi Kabe zannettiği Türk Meclisine girdi. Yani yeniden milletvekili olabilmek için her şeyi alet olarak kullanırken ve milletvekili olacağına inancı tükenmiş iken, Demokratik Cumhuriyetçilerin küçük bir ihtimal de olsa bir alternatifin ortaya çıkmaması için kendisine hemen milletvekilliği adaylığını önermesi üzerine büyük muradına erdi, ancak bir yıl sonra öldü.

Kürtler bu Şerafettin Elçiyi onbinlerce insanın katıldığı bir cenaze töreni ile gömdü. Güneylilerden toplanan para ile satın alınan ve parti teşkilatı binası olarak kullanılan daire ise, ailesel miras ve mülk yapılmış haldedir.

Mehmet Emin Kardaş ise, bu Şerafettin Elçi ye özenen, kendisini tekrar etmeye çalışan bir tipleme olarak ortaya çıkmaktadır. Şerafettin Elçi den farkı ise, iki kitap okumamış olması, sıradan bir bilgiden yoksun olması, siyaset konuşurken kendisini ifade etmekte bile zorlanması, geleneksel usullerle genel başkan olabileceğini sanmış olmasıdır.

Bir iki kitap okumamış ve konuşurken kendisini ifade etmekte bile zorlanan birinin kendisini genel başkanlığa yeterli görerek bu iş için bu kadar hırslı olması ayrı bir vakadır. Ancak bir iki kitap okumamış bir kişinin “Kürt partisi” olduğu söylenen bir tabela partisinde dahi genel başkan olması, Kürdistan ulusunun trajedilerindendir. Bu birey 100 yıl genel başkanlık yapsa, eğitip kadro yapacağı bir üye olmayacaktır. Maalesef bu yazıda eleştiriye konu ettiğim tabela partilerinin çoğunluğunun genel başkanı bu durumdadır.

Mehmet Emin Kardaş, Sertaç Buçak tan önce parti kurması halinde cennete gideceğini zannediyordu. Bu nedenle bir parti kurmak için en asgari koşulları hazırlamış iken, çoğunluğu konu komşu akrabalarından ödünç olarak aldığı 30 küsur imza ile hemen bakanlığa başvurma derdindeydi. Parti kuruluş dilekçelerini Bakanlığa vermek için Ankara ya geldiklerinde şeklen de olsa Ankara da adres olarak gösterecekleri bir yer olmadan, parti kurma dilekçelerini vermeye gelmiş olduklarından ve bu husus önlerine engel olarak çıktığından, benim Ankara daki avukatlık büromu partilerinin genel merkez adresi olarak bildirmeyi teklif ettiler.

Ancak hem tarz ve anlayışlarını benimsediğimden ve özdeşleşmek istemediğimden, hem de avukatlık bürosu ile siyasi parti aynı büroda görünemeyeceğinden red ettim. Bir parti kuracak kadar örgütlenme yaratmadan, kuracağı partinin bir tabela partisi olacağını, alternatif olamayacağını, Sertaç Buçak tan önce yada sonra parti kurmanın kendi başına bir değeri olmadığını, bunun kendisini cennette sokmayacağını, önemli olanın kurulacak partinin niteliği olduğunu, çeşitli çevrelerle birleşerek ve gençlere dayanarak, gençleri kadro yaparak yeni bir tarz ve anlayış çerçevesinde bağımsızlık stratejisini esas alan bir parti kurmayı hedeflemek gerektiğini, yeni bir tabela partisi kurmanın kendisini ve halkı aldatmak olduğunu kendisine anlattım. Ancak;”Şu andaki bütün partiler tabela partisidir, öyle kuralım sonra insanlar gelecektir, ne olursa olsun bir partim olsun, Sertaç Bucak benden önce KDP yi kurmamalıdır” diyerek, tabela partisini kurdu ve kurduğu yapı bugüne kadar tabela partisi kalmaya devam etti. Mehmet Emin Kardaş, Sertaç Buçak ile girdiği saklambaç yarışını burun farkı ile kazandı, ancak kimse ne tür bir yararı olduğunu anlayamadı. Bu tabela partilerinin başındakiler, Kürdistan ülkesi ve Kürdistan Ulusal Mücadelesi için değil, kişisel ve ailesel gelecekleri için parti kurmuşlardır.

Serafettin Elçi, imzaladığı protokole bir hafta içinde sırt çevirerek, demokratik cumhuriyetçilerin tarz ve anlayışına yaptığı bütün eleştirilerini yalaya yalaya yutarak, Diyarbakır meydanında;”Biz, sizi Cezaevindeki hasretinizle buluşturacağız” diye nutuk attığında, Mehmet Emin Kardaş haklı olarak çok tepkiliydi. Ancak Şerafettin Elçi yi taklit eden bir kişilikti, aralarındaki ter fark ise iki kitap bile okumamış olması nedeni ile bilgisiz olmasıdır. Sonuç olarak ;”alternatif lazım, parti lazım” diyerek dövünen, yaşamının büyük bölümün de demokratik cumhuriyetçilerin devletle bağlantılı faaliyet yürüttüğünü ve onlara güvenilmeyeceğini vaz ederek geçirmiş olan Mehmet Emin Kardaş ın sahte alternatif tabela partisi de söylediklerini yalaya yalaya, demokratik cumhuriyetçiliği meşrulaştırıp kaportasını temizlemede bir peçete oldu.

Demokratik Cumhuriyetçilerin taahamülsüz olduğunu, taahamülsüz lüklerini aşarak bütün tabela partilerinin başında bulunan başkanlarına bir parmakla bir koltuk gösterip çağırması halinde tamamının takla ata ata gideceğini hep söylüyordum. Çünkü bu tabela partilerinin başındaki bireylerin zaten bir ulusal ideolojileri yoktu, demokratik cumhuriyetçiler gibi entegrasyoncu çözüm biçimlerini savunuyorlardı. Demokratik Cumhuriyetçiler mücadele takati gösterirken, bunların bir mücadele takat ve iradesi de yoktur. Her biri posası çıkarılmış limon gibidir.


Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

five × 5 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla