Selim Çürükkaya / Arkadaşlar, önce kendimi size tanıştırayım.Benim adım Mustafa Karasu. Güney Kürtleri Bağımsızlık için referandum kararını alınca, ben dayanamadım.
Dün bir açıklama yaptım, dedim ki; “Neolitik aşiretçi anlayışın dışa vurumudur. Karşı duracağız”
Çoğu Kürt benim Neolitik’ime kafayı taktı.
Çünkü onun ne olduğunu bilmiyorlar, eski bir şeydir zaten, bilselerdi böyle yapmazlardı.
En iyisi ben izah edeyim: İnsanların hayvanları evcilleştirdikleri, üretici olarak tarım yaptıkları, köyler kurdukları ve çanak çömlek yapımını öğrendikleri aşamadır.
Efendime söyleyeyim biz şu anda, Qandil dağında, tam olarak bu aşamaya varmak üzereyiz. Hayvanları evcileştirdik, sürülerimiz var hani!
Biraz üretici olduk, küçük bahçeler ektik. Her şeyimiz, bütün nebatlarımız ekolojiktir yani!
Mağaralarda yaşıyoruz, daha köy kuramadık.
Yer var ama, daha o seviyeye varamadık.
Çanak çömlek yapımı için biraz daha zaman ister, onu da becerirsek, yiyecekleri saklama, biriktirme, pişirme aşamasına varırız ki, o başlı başına neolitik bir devrimdir.
Biz daha o devrimin uzağındayız.
Toplum olarak kadın ve erkeklerden oluşuyoruz.
Klanlar gibi yaşıyoruz.
Bir totemimiz var, ona tapıyoruz.
Henüz evlilik nedir onu tanımıyoruz.
Yani “Karısız ve de kocasız” bir toplumuz.
Bu aşamadayken totemimize bağlılık, bizim için her şeyden önemlidir. Çünkü totemsiz yaşam düşünülemez. Yani “be totem jiyan nabe”
Aha biz daha bu aşamadayken, düzdeki Kürtler kalkmış şehirler kurmuş, oralarda yaşamaya başlamış, partiler inşa etmiş, bu partilerin başkanları bir araya gelmiş, devlet kurmak için referanduma gitmek istiyorlar.
Kardeşim Neolitik aşamaya daha doğru dürüst varmamış olan bizler, halihazırda referanduma da devlete de karşı çıkarız.
Bizim bütün Kürt’lere önerimiz çok açıktır.
Bizim gibi yaşasınlar.
Dağlara gelsinler, mağaralara girsinler.
Kocalar karılarını, karılar kocalarını boşasın.
Herkes totemimize tapsın.
Neolitik çağ çok güzel, devlet yok, kari yok, koca yok, çocuk yok!
Domatesler ile xıyarlar ekolojik.
Felsefe yok, milliyetçilik yok
Gürültü yok, arabalar yok,
Din de tanrı da yok!
Ne cehennem korkusu, ne sırat köprüsü, ne Zerduşt, ne Buda, ne İsa, ne Musa ne de Muhhamed, “bunlar daha dünkü çocuk sayılır”
Aha bir Dinazor geldi, bu da benden bir çağ önceden kalma!
Gitme, gel arkadaşım, Dinazor kaçma!
Seninle bel bele verelim, devlet kurmak isteyen Kürt’lere “yapmayın” diyelim!