Nevzat Sağnıç’ın anısına
ONUR ABİDESİ KÜRT KURUMLARI ve KÜRTLER
Uzun bir hukuk savaşı sonucu, Kürt halkının varlık mücadelesinin TC yasaları karşısında ilk zaferlerinden biri olan. KÜRT-KAV (Kürt Kültür ve Araştırma Vakfı) resmen tescil edilerek, Kürt tarihindeki onurlu yerini aldı. Ben de bu tarihi sürece tanıklık etmemin yanı sıra KÜRT- KAV’ da başkan yardımcısı olarak görev aldım.
Altmışa ramak kalan ömrümde birçok Kürt kurumunda çalıştım. Kürt kurumlarında birçok görevler üstlendim. Bilirim aldığın görevlerde başarılı olmak için samimiyet ve özveride ısrarcı olmak esastır.
Kürt kurumlarında aldığım tüm görevler üyelikten yöneticiliğe kadar gönüllülük temelinde olmuştur. Dolaysıyla çalıştığım Kürt kurumlarını kutsadım. Üstlendiğim görevleri de kutsiyet çerçevesi içinde yerine getirdiğime inanıyorum.
KÜRT- KAV’ da hizmet ettiğim yıllarda Vakıf yönetiminin aldığı bir kararı bu gün bile düşündüğümde duygulanırım. Doğru ellerde olan ve hiçbir ön kaygı olmadan sadece halkına hizmeti öngören kurumların kutsallığı ve Kürt halkının ulusal mücadelesinde hesapsız bir şekilde yer almış Kürtlerin nasıl birer onur abidesi olduklarına yaşayarak tanık oldum.
Aşağıda anlatacağım örnek; bir Kürt kurumunun aldığı tarihi kararı eyleme dönüştürmesinin tanığı ve uygulayıcısı olarak, gelecek kuşaklara ders notu olabilecek bu kutsal davranışı paylaşmak isteğimdir.
Vakfımızın kurucu üyesi olan Nevzat SAĞNIÇ’ın amansız bir hastalık olan kansere yakalandığının haberini almıştık. Bu üzücü haberle toplanan yönetim kurulumuz, arkadaşımıza ve üyemize maddi ve manevi yardımcı olma kararı aldı. İhtiyaçlarını yerinde tespit etmek ve kendisini ziyaret etmek için vakıf yönetimi beni görevlendirdi.(Doğrusu ben bu görev için gönüllü olmuştum) Görevlendirmenin akabinde zaman geçirmeksizin Nevzat arkadaşın yaşadığı kent olan İzmir’e otobüs ile hareket etim. Ancak Nevzat arkadaşı o güne kadar hiç görmemiştim ve tanımıyordum. Bu görev ayrıca Nevzat arkadaşı göreceğim ve tanıyacağım için de ayrı bir heyecan veriyordu bana. İzmir’e vardığımda Dikili’de eniştesinin yazlığında olduğunu öğrendim. Zaman kaybetmeden Dikili’ye gittim. Otogarda eski arkadaşımız olan eniştesi Bedirhan beni karşılayarak eve götürdü. Eve vardığımızda Nevzat beni tanımamasına rağmen kırk yıllık bir dost gibi karşıladı. Kısa bir tanışma faslından sonra, KÜRT- KAV tarafından görevlendirildiğimi ve her konuda yardımların elçisi olduğumu söylediğimde gözleri doldu ve çok duygulandı.
“KÜRT-KAV’ın bu davranışının çok ulvi olduğunu, kurumların üyelerini sahiplenmesi kadar üyelerin de kurumlarını sahiplenmeleri gerektiğini” söyledi.
Bu amansız hastalığın tedavisinin ciddi bir ekonomik külfet oluşturduğunu, bizimde vakıf olarak bu külfeti paylaşmak istediğimizi söylediğimde ise cevabı kanımı dondurmuştu. Nevzat arkadaş o kısık sesiyle;
“Mustafa arkadaş, ben hastalığımın ve sonuçlarının bilincindeyim. Sizin bu kararı almanız ve buraya kadar gelmeniz beni onurlandırdı. Bu onur bana yeter. KÜRT-KAV Nevzat’ı kurtarmak için harcayacağı parayı ve zamanı Kürt dilini ve kültürünü kurtarmak ve yaşatmak için harcasın bu benim yaşamımdan daha önemlidir” dedi ve tüm maddi yardımlarımızı ret eti.
Birlikte geçirdiğimiz o günün bitiminde bir daha görüşemeyeceğimizin acısıyla vedalaştığımızda, o yaşamı mücadelelerle geçmiş, onurlu insan; sanki onu hep öyle hatırlayayım diye, bütün gün benimle sohbet ederek, tüm acılarına rağmen dimdik duruyordu.
Bu yazdıklarım tarihi bir gerçek.
KÜRT-KAV’ a ve bu tarihi kararı alanlara teşekkür ediyor Nevzat SAĞNIÇ’ın şahsında tüm yiğit Kürt şehitlerini saygı ile anıyorum. Ruhun şad olsun Nevzat arkadaş seni hep öyle dimdik hatırlayacağım ve seni hep gururla anacağım. 28 08 2009 İst
KÜRD-KAV
Dönemin başkan yardımcısı
Mustafa AYTAŞ