http://www.vengma.com/oxir-be/
Gecenin geç saatlerinde Hamburg’daki oturma odamda televizyon izliyor, elimdeki telefonumun ekranından Facebookuma bakıyordum. Yıllar Önce birlikte Diyarbakır cezaevinde aynı koğuşta yattığım arkadaşım Rahime Kesici – Karakaş’ın paylaştığı, bir habere gözüm takıldı. Bu habere göre yine 12 Eylül askeri darbesinde, benimle birlikte aynı koğuşta tutuklu olan Sevgili Cemile Büyükkaya yaşamını yitirmişti.
Üzüldüm.. Sarsıldım!
Duygularım beni yıllarca önceye götürdü. Diyarbakır zindanında, işkencelerin hüküm sürdüğü zamanlarda Cemile’yi de tutuklayıp getirmişlerdi. Oda bizim gibi esareti yaşadı. Onunla kısa bir beraberliğimiz oldu, yüreği tertemiz, insan sevgisiyle doluydu, çok kısa bir zaman zarfında anlaşıp kaynaştığımızı hatırlıyorum.
Tahliye olduğu günü anımsıyorum, bana sarılmıştı, ikimiz de ağlamıştık, hiçbir zaman umudunu yitirmemişti, çekip giderken bakışlarındaki umudu görmüştüm. Onu asla unutmadım. O tahliye olup gittikten sonra, biz umudu çoğaltmış, koğuş, koğuş büyütmüş, hücre hücre çoğaltmış, sonunda isyana dönüştürmüştük.
Beş Eylül 1983 Cezaevi genel direnişinde Cemile’nin eşi Necmettin Büyükkaya’nın da tutuklu olduğunu duymuştum. Artık göremedim Cemile’yi, haber alamadım. 1984 yılında biz yeni bir direniş başlatmıştık. Ben ölüm orucundaydım, hastaneye kaldırılmıştık, Sevgili Necmettin Büyükkaya’ın cezaevinde işkence de öldürüldüğünü duymuştum.
1985 Yılında Diyarbakır zindanından yine Diyarbakır da bulunan sivil bir cezaevine nakil edildim.
Bir gün gardiyan adımı söyledi. O gün ziyaretçi beklemiyordum. Kim olabilir, deyip kadınlar koğuşundan çıkıp görüşme yerine gittiğimde, kabinde Cemile’nin beklediğini gördüm. Vefalı arkadaşım beni unutmamıştı, hoş geldin dedim, birbirimizi sorduk, ona başsağlığı diledim, öfkeliydi, ama çaresiz değildi, hasta olduğumu biliyordu, eczanelerinin olduğunu, bana ne gibi ilaçlar lazımsa çekinmeden söylememi istedi. Cezaevi durumumla ilgili bilgileri aldı.
Hatırlayabildiğim kadarıyla iki kez daha görüşmeme gelmişti.. Son kez kapının mazgal deliğinden görüşmüştüm.. Artık o yüzü bir daha görmeyeceğimi nereden bilecektim? 1986 da tahliye oldum. Göremedim Cemile’yi, eczacılık yaptığını, çocuklarını okuyup büyüttüğünü duyuyor okuyordum. Olmadı artık kontağımız, O Diyarbakır’da yaşıyordu, ben uzak diyarlara göçmüştüm.
Onun ölüm haberini okuyunca, geçmişimiz kare kare gözlerimin önünde tekrar canlandı.
Birer birer gidiyor tanıdıklarımız, dostlarımız, arkadaşlarımız, bize elveda bile demeden..
Ve ben onların anılarıyla baş başa kalıyorum. Sevgili Cemile, senin mezarına gelemiyorum, ama ortak arkadaşım Rahime’ ye dedim ki, mezarının başına benim adıma bir karanfil bırak.
Seni unutmayacağım güzel arkadaşım, kendimi şimdi kimsesiz hissetim. Yapayalnızım ve seninle doluyum.
Oğurbe sonsuzluğa yolculuğun kıraliçesi, Oğurbe!