Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Salavat ve Åžeytan

Davut Kurun / İslam hukuku, Emeviler döneminde  Arap geleneklerinin uygulanması şeklinde yürütülürken, islamın Arap toplumu dışına taşması, mezopotamya ve İrani halklarında müslümanlaştırılmasi ile islam hukukuda değişime uğramak zorunda kaldı.

Bu nedenle islami hukuk, Abasiler döneminde, özelliklede Harun Reşid zamanında arap geleneklerini aşarak dinsel hukuk okulları ve fıkıh ilmi şeklinde gelişti.

Bir nevi mevali halkların kültürü ile tanrı buyruÄŸu olarak kabul edilen Kuran’ı uzlaÅŸtırmak, bu yetersiz kalınca, peygamberin hadislerini uygulamak, bu yetersiz kalırsa yorum ile uygun çözüm bularak, ihtilaflar çözülmeye çalışılırdı.

İlk hukuk okulu Malik(720-796) Medinede Arap geleneklerinin sistemleştirilmesi ve değişik olaylara uygulanması şeklinde ortaya çıktı. Ancak bu ekol Mevali halkları içinde taraftar bulmadı. İkinci okul ve aynı zamanda mezhep Ebu Hanife (699-767) tarafından kurulur.

Ebu Hanife Zerdüştü bir ailenen çocuğudur ve müslümanlığı kabul ederek Basra ve Küfede eğitim görür. İslamda , Müslüman olmayan halkların statüsü, verecekleri vergi(caziye-ceza), arazi mülkiyeti, arazi vergisi, kira, ticaret, borç konularında, kuran ve hadisleri yorumlayarak kurallara bağlamıştır. Dört bin öğrenci yetiştirir.

Abasilerin devlet görevi teklifini kabul etmez. Kuran ve hadisleri yorumlayarak islam dışı çözüm arıyor, ”alevi ayaklanmalarını destekliyor” gerekçesi ile iÅŸkence ediliyor ve hapiste ölüyor.
Aynı dönemdi ortaya çıkan Åžafii ve Hambeli mezhebi ve ÅŸeriatı (okulu) Hanefi mezhebine tepki olarak çıktılar. Åžafii Kuran’da belirsiz yerleri yorumlamayı(rey) yasaklar, ancak hadislerde sınırlı bir yorum olanağını kabul eder.

Hambeli ise ne Kuranda ne de hadislerde (rey) yorum kabul etmez, arap gelenekleri temelinde peygamber dönemindeki uygulamarın olduğu gibi sürmesi ve uygulanmasını savunur. Bugün Suudi Arabistandaki islami uygulamalarının temelini oluşturmaktadır.

Şeriat yerine bütün dinleri ve toplumları kapsayan hukuk normların savunan, hadislerin çelişkili olduğu ve bilimsel bir dayanaktan yoksun olduğu, sözlü söylencelere dayandığı, her cemaatin dini kendi ihtiyaçlarına göre yorumladığı gerçeğinden hareketle, Hasan Basri, Basra medresesinde, önemli olan ameldir, emel değildir tartışmasını başlattı.

Yani önemli olan akıl ve bilimdir, hangi dinde olursa olsun doğru insan, iradesi olan, sevap ve günahlarını iradesi ile işleyen, kişileri temel alırken, emeli, savunanlar dini inancı temel aldılar, yani salavat getirmeyen, müslümanlığı kabul etmeyenler, ne yaparlarsa yapsınlar günahkar olduklarını, cehenem ateşinde yanacaklarını, allahın afı, peygamberin rahmetinden yoksun olduklarını, kişilerin iradesinin olmadığı, kaderini alahın belirlediğini savunuyorlar..

Hasan Basri'(642-728) ile başlayan , bu iki kutup arasındaki tartışma ile şeriata karşı gelişen Mütezile Ekolüne bağlı bilge ve bilim adamları islamın altın çağını yaşattılar.

Bu ekole baÄŸlı, Mezopotamya ve Ä°ran mevali halklarının eski kültürlerineden esinlenerek yetiÅŸen bilge ve bilim adamlarının bir kısmının adlarını ”peygamberler ve bilgeler ” isimli makalemde vermiÅŸtim.

750 -1000 yılları arasında, Şeriat akımı, Mütezile ekolü karşısında gerilerken, bundan sonra başlayan türk akınları,haçlı seferleri, mogol yağması, Abasi merkezi yönetimin zayıflaması, Mütezile ekolünün zayıflamasını, şeriat ve mezhep akımlarının hakim olmasını sağladı.

Ä°slamın kılıcı ve Peygamber ocağı olduÄŸu iddiasındaki osmanlı sultanı Yavuz Selim’in halefeliÄŸ üstlenmesi ile sunni islam Åžeriatı tümü ile i hakim oldu ve ÅŸeriat dışı akımlar yasaklandı, ama aynı dönemde Mütezile ekolüne baÄŸlı düşünür ve bilgelerin düşünce ve eserleri Avrupa’da yankı buldu, reform, rönensans ve aydınlanma çağına referans olurlarken, Ä°salm ortaçaÄŸ karanlığına gömüldü , din ve ÅŸeriat savaÅŸları ile bugüne kadar geldi.

Şeriat hukukunun temel kaynakları Kuran ve Hadislerdir. Kuran yorumu çok çeşitli olduğu gibi, Hadislerde söylencelere dayanan, dolayısı ile her cemaat veya toplumun kendi ihtiyaçlarına göre Hadis ürettiği gerçeğini unutmamak gerekir.

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

10 − seven =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla