Mevcut yasalara göre mahalli seçimlerde partiler ittifak yapamıyor. Her parti kendi adına girmek zorunda. Ancak bütün partiler ülke sorunları ile ilgili yeni bakış açısı üretmediği için oylarını arttıramıyor. Bu dengeyi partileri lehine dönüştürecek, oylarını arttıracak çağa uygun ülkedeki ihtiyaç olan dönüşümün önünü açacak ilkeli politikaları yok.Mecburen ilkesiz, kapalı kapılar ardında, yazıya dökülmeyen, koltuk yada çıkar için ittifak arayışına gidiyor.
Bu seçimdede iktidar partisi ile Anamuhalefet partisi arasındaki iktidar mücadelesi varmış gibi seçmene gösterilmek isteniyor. Tartışmalarda kullanılan sert dil ile bu amaçlıyor.
AKP “Barış Süreci” sonrası CHP’ninde kuruluÅŸ ilkesi olan Kemalimzden miras “Tekçi” çizgiye döndü ve bu çizgide ittifak arayışında. Bu nedenle siyaset tıkanmış, alacağı oyda stabil durumda.
Hangisi kazanırsa kazansın “tekçilik” anlayışı üzerinden ülkeyi yönetmek istedikleri için kısır döngüler ile ülkedeki sorunları dahada artıracaklardır.Tekçi anlayışı savunanlar, tek parti dönemine gıpta ile bakar, demokrasiyi halk için deÄŸil sadece kendileri için isterler. Statükonun devamı için OHAL’gibi çaÄŸ dışı yasaları düzenlemede hemen ortak olup desteklerler.
Seçmen, aralarında fark olmayan iki tekçi anlayıştan birini seçmek zorunda bırakılıyor.Anlayış deÄŸiÅŸmediÄŸi sürece kazanan kim olursa olsun deÄŸiÅŸim olmayacak. Bu seçimi kazanmak isteyen partiler ülkede her dile tanınan ama Kürde yasak olan “Ana Dilde EÄŸitim Hakkı” ve “Anayasal güvence” gibi Kürt Ulusal taleplerini ilke olarak benimsemek zorunda. Barışa, kardeÅŸliÄŸe ve eÅŸitliÄŸe gidecek, denenmeyen tek yol bu.
Çünkü Kürtlerin inkarına dayalı tekçi, yasakçı anlayışın 100 yıldır bu ülkeye kazandırdığı bir şey olmadığı gibi, başta demokrasi olmak üzere mevcut bütün sorunların ana kaynağını oluşturuyor.
Bu sorun yasal zeminde şiddete baş vurulmadan çözülürse, şiddet arayışı marjinalleşir, OHAL ve benzeri demokrasinin önünü tıkayan yasak ve yasalara gerek kalmaz.
Özünden saptırılmış “Ümmet” anlayışı ve “Sosyalizm” adına üretilen, Ulusal talepleri geleceÄŸe bırakıp sınıfsal bakış açısı ile soruna çözüm arayışı şövenizm kaynaklıdır ve asimilasyon amaçlıdır.
Oysa gerçek inanç sahipleri ve sosyalistler hiç bir bahane öne sürmeden, amasız fakatsız halkları eÅŸit görür. Bir halkın diÄŸerinden üstün olduÄŸunu kabullenmez. Barışın ve kardeÅŸliÄŸin, demokrasinin ancak “EŞİT” olmak ile saÄŸlanacağını bilirler. 16.Kasım.2018
GiriÅŸ Yap
GiriÅŸ Yap
Åžifrenizi yenileyin
E-postanıza bir şifre göndereceğiz.

Dr. Adnan Güllüoğlu Urfa doğumlu, Tıp fakültesi mezunu hala doktor olarak çalışıyor. 12 Eylül darbesinde tutuklandı. Diyarbakır askeri cezaevinde tutuklu olarak kaldı.
Önceki haber
Sonraki haber
1 Yorum
Yorum Yazın
Yanıtı İptal Et- Reklam Alanı -
Kurdistanda bir kisim insanlar Kurdistan vatanseverligini unutmu§ yada asimle olmu§.
Ithamda bulunmadan bunu soylemek bu kesimlere hiçte laik olmadiklari bir ho§gorùdùr.
Her ulus kendine aid topraklarda oturur.
Oturulan topraklarin ifadesi vatandir ve vatani olana vatanseverligin vefa ve sadakat ahdi devlet olmaya yonelik siyasettir.
Adanan beyin yazdiklari demokrasi ve vatanseverliktir.
Selamla.