Seyid Rıza Dersim halkının önderiydi. Elazığ’da İdam edilmeden önce Zamanın emniyetçisi İhsan Sabri ÇaÄŸlayangil, idam anını izlemiÅŸ ve yıllar sonra ÅŸu satırları yazmıştı:
…İşte bu olay, Dersim İsyanı’nın baÅŸlamasıdır. Atatürk olayla ilgileniyor ve ilgililere kesin talimat veriyor: “Bu meseleyi kökünden hallediniz”
…Ceza İnfaz Kanunu, her asılanın ayrı bir yerde asılmasını, asılanların birbirini görmemesini emrediyordu. Bu ÅŸartı da yerine getirmeye çalıştık. Her meydana dört sehpa kurduk. Vali, bir de çingene cellat buldu. Gece 12.00’de hapishaneye gittik. Farlarla çevreyi aydınlattık. Mahkemenin 72 sanığı var.
Sanıkları aldık. Mahkemeye götürdük. Çingene de geldi. Adam başına on lira istedi, “Peki” dedik. Sanıklar Türkçe bilmiyor. Mahkeme kararı açıklandı. Yedi kiÅŸi ölüm cezasına çarptırılmış, sanıklardan bazıları beraat etmiÅŸ, bazıları da çeÅŸitli hapis cezaları almıştı.
Kararlar okununca hâkim, ilamda idam lafını kullanmadığı ve ölüm cezasına çarptırılmaktan bahsettiği için verilen hükmü iyi anlamadılar.
“İdam Tünne” diye bir vaveyla koptu.
Biz Seyit Rızayı aldık. Otomobilde, benimle Polis Müdürü İbrahim’in arasına oturdu. Jeep, jandarma karakolunun yanındaki meydanda durdu. Seyit Rıza, sehpaları görünce durumu anladı.
“Asacaksınız” dedi ve bana döndü: “Sen Ankara’dan beni asmak için mi geldin?”
Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü. Savcı, namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi. Son sözünü sorduk. “Kırk liram ve saatim var. OÄŸluma verirsiniz” dedi.
Bu sırada Fındık Hafız asılıyordu. Asarken iki kez ip koptu. Ben, Fındık Hafız asılırken Seyit Rıza görmesin diye pencerenin önünde durdum. Fındık Hafız’ın idamı bitti.
Seyit Rıza’yı meydana çıkardık. Hava soÄŸuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuÅŸ gibi sessizliÄŸe ve boÅŸluÄŸa hitap etti.
“Evlâdı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir” dedi.
Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi.
OÄŸlu yaşında bir subayı öldürecek kadar katı yürekli olan bir insanın bu mukadder akıbetine acımak zor. Ama ihtiyarın bu cesaretine takdir etmekten kendimi alamadım. Asabım çok bozuldu. Emniyet müdürüne, “Ben üşüdüm, otele gidiyorum” dedim.