Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Ãœtopya Nedir?

Ãœtopyalar, insan aklının nelere kadir olacağının kurgusudur. Sözcük anlamı Yunanca Topos’tan gelmedir, olmayan yer ve ülke anlamına gelir. Distopya’nın karşıtıdır. Ä°deal yönetim ve sosyal toplum sentezinin anti-tezi olan distopya, baskıcı, totaliter devlet modelini karakterize eder. Thomas More, ”ütopia”sı (1478-1535), Tomasso Canpanella ‘GüneÅŸ ülkesi’ Aldous Huxley, ‘yeni dünya’, vb. Filozoflar tarafından yazılır. Francis Bacon, ‘yeni Atlantis” Ãœtopyasında, herÅŸeyi toplumsal genel yarara göre analiz eder. ”Günün birinde gerçekleÅŸeceÄŸini düşündüğü bu devlet tasarısı, sınıfsız toplumun siyasi, sosyal ve felsefik ön aÅŸaması gibi algılanıyor.

Teknolojinin geliÅŸimi ile yaÅŸanan ilerlemelerle sinema gibi görsel araçlara taşınan ütopya, günümüz sistemlerin köklü bir eleÅŸtirisi oluyor. Platon’un ilk ütopik metni olan ‘Devlet’ adlı eseri, yalnızca bulunduÄŸu dönemin bir eleÅŸtirisiyle yetinmemiÅŸ, aynı zamanda ideal bir devlet kurgusuyla birlikte Aristoteles gibi birçok ütopya yazarını da etkilemiÅŸtir. Platon’un ‘devlet’ adlı çalışması, Mora’dan iki bin yıl önce yazıldığına göre sonrakiler için olumlu, olumsuz algılamada referans gibi görünüyor. Yirminci Yüzyıl’da totaliter rejimlerin yaygın egemenliÄŸi, kimi yazarları, ütopya’nın karşıtı olan ”distopya” denilen olumsuz model kavramı üzerinde yazmaya yönlendirdi.

‘Ãœtopia ve distopia’ üzerine görüşler, analizler iki biçimde tartışılıyor. Bir kısmı özendirici, istenen nitelikte, diÄŸer bir kısmı ise korkutucu, ürkütücü ütopyalardır. Bacon’un bilim toplumu ütopiası, ”olayların sebepleri ve gizli nedenleri üzerine bilgi edinmek, mümkün olan her ÅŸeyi yapabilmek için insanın doÄŸa üzerine egemenliÄŸinin sınırlarını geniÅŸletmesidir” der. Ãœtopyalar, henüz uygulama alanı bulamamış toplumsal ve siyasal yönetim modelleridir. Ãœtopya, adaletli bir yönetim ve iyi bir yaÅŸam düzeni için önerilen sistemle insani insanlığıyla buluÅŸturma isteÄŸidir. Marks bu tanımı sınıfsız toplum analiziyle yaÅŸanabilirliÄŸini öz dinamikleri üzerinde oturtuyor.

Tabi Ã¶zel mülkiyetin, imtiyazın hüküm sürdüğü toplum biçimlerinde, insanlar için ideal olan anlayışların sürekli önünün kesilmesi ve fikir babalarının cezalandırılması imkânlı olanı imkânsız gibi yansıtmıştır. O nedenle ideal bir toplum biçimi olan ütopya, insan özgürlüklerinin, demokratik haklarının kurulu veya kurulacak despotik devletler tarafından daimi yok edileceÄŸi korkusuyla açıklanır. Ãœtopya’nın muhtevası, var olmayan ideal toplumların felsefik tasarımıdır. Fakat sosyal insanın toplumsallaÅŸma koÅŸulları ve ideal topluma varma mücadelesi maddi zeminin ve ön aÅŸama evrimlerin doÄŸal yaÅŸamıyla oluÅŸur.

Nihayetinde komünizm’de Marksist yöntemle bütün ön aÅŸamaları bilimsel temada tahlil edilerek ve hertürlü imtiyazın son bulduÄŸu toplumsal yaÅŸam babında amaçlanan bir ütopyadır. Marks’ın, kapitalizm ve modern proletaryanın ortaya çıkış koÅŸullarını sunduÄŸu ‘Das Kapital, 16. yüzyılda Ä°ngiltere’de yaÅŸanan toplumsal ekonomik ve siyasal dönüşümler bazında yazar Thomas More’i, ütopik komünizmin erken temsilcileri olarak tanımlar. Friedrich Engel, ise Anti Dühring’de, Thomas More Ãœtopia’sını 16.yüzyılda yazılan ideal toplum tasvirlerini modern proletaryanın devrimci ayaklanmasının teorik ön hazırlığı olarak tanımlar.

Sokrat’ın öğrencisi ve Aristo’nun hocası olan Platon’un ütopyası’da ideal bir toplum yönetimi olarak, XIII. yüzyıla kadar etkili olmakla birlikte toplumsal karşılığı yaÅŸanmaz. Fakat Platon’un ünlü eseri Devlet, ilk ütopya örneÄŸi olarak kabul görmesi entelektüel camia için önemli bir karşılık olmuÅŸtur. Dolayısıyla bilimsel arayışlara, analizlere konu olan bu felsefik katkının toplumsal karşılığının kendi dönemi itibarıyla kavranmamış olması yaÅŸanmayacağı anlamına gelmiyor. ‘Var olmayan, toplum tasarımları olan ütopyalar, düşünürlerin ideal düzen arayışları ekseninde önemli felsefi uÄŸraklardır.’ Dolayısıyla eÅŸitlik, adalet ve özgürlük gibi ilkeler temel alınarak tasarlanmıştır.

Bilim ve teknolojinin insan hizmetine alındığı, toplumsal hukuk ve adaletin hüküm sürdüğü, gerçek demokrasinin içselleÅŸtirildiÄŸi ve toplumsal refahın istenilen düzeyde olmasını düşünmek bile çok deÄŸerlidir.  Ãœtopya, gerçekte var olmayan, ama gelecekte var olabileceÄŸi düşünülen ideal düzen arayışları ve toplum modelleri için gereklidir. Ä°nsanlara baÅŸka bir dünyanın, Komünist bir toplumun mümkün olduÄŸunu da anlatırız ama ulusal, sınıfsal eÅŸitsizliÄŸin, özel mülkiyetin, sermayenin sönmesini saÄŸlamanın çok uzun ara aÅŸama farkındalığı göz ardı edilirse oda ütopik bir sosyal yönetimden öteye gitmez.

”Ä°nsanlar belli deÄŸerler ve kurallar çerçevesinde geliÅŸmiÅŸ olan, karşılıklı iliÅŸkilerin oluÅŸturduÄŸu eÄŸitim, bilinç sayesinde ihtiyaçlarını karşılayıp isteklerini gerçekleÅŸtirirler. Bununla birlikte, nasıl ki, insan, baskı altında dayanamayıp bir isyan örgütlemeye zorunlu kalıyorsa, ayni ÅŸekilde düşünürlerde daha iyi bir toplum yönetim arayışında olmuÅŸtur. Ãœtopyalar bu ideal arayışların analizleridir. Düşünürlerde despot ve baskıcı yönetimlerin haksızlıklarını giderecek ve adaleti saÄŸlayacak, sömürüyü önleyecek sosyal toplum düzenlerin tasarımcılarıdır. Yani hümanist filozofların adalet, eÅŸitlik, özgürlük gibi ilkeleri temel alarak, olması gerekene göre tasarladıkları devlet düzenine ütopya denir.

Aslında totaliter sistemlere karşı geliÅŸtirilmek istenen sosyal, siyasal alternatifler, gerçekleÅŸmesi mümkün olmayan modeller korkusuyla söz hakkı boÄŸuntuya getiriliyor. Toplumların, ulusların eÅŸitsizliÄŸi, sosyal, siyasal statüsü, bilim ve teknolojinin çok gerisinde kalması, arzulanan iyi yönetimlere mesafeli hale getiriyor. Dünyanın doÄŸal kaynaklarının hızla tükendiÄŸi, savaşın devlet terörü biçiminde mikro düzeyde yaygınlaÅŸtığı ulusal, sosyal, ekonomik eÅŸitsizliklerin arttığı günümüz dünyasında çeÅŸitliliÄŸin eÅŸit haklar temelinde formüle edilmesi imkânsız bir ütopya olarak algılanıyor.

Bilim ve tekniğin kapitalizm adına kontrol altına alınmasına karşı tasarlanan alternatif sosyal toplumların, ütopya biçiminde yansıtılması mevcut sistemin algı operasyonu oluyor. Dolayısıyla fikri sabit veya ayni doğmaları retorik ederek farklı sonuç arayışındansa felsefi bilimlerin derin dünyasında imkânsız görünenin ardına düşmek daha mantıklı görünüyor. Egoizm, emperyalizmin birey özgülünde yansıması olan bu özel mülkiyet sisteminde insanların yeteneklerine göre katkıda bulunacakları ve ihtiyaçlarına göre pay alacakları bir üretim ve bölüşüm sistemi tasarlamaları da bir bakıma ütopya gibi görünüyor, fakat gerçekleşmesi mümkün bir ütopyadır.


Kaynaklar: Thomas More, ‘Ãœtopia’, Platon,”Ideal Devlet,” Marx, ”Das Kapital”, Friedrich Engels, ”Anti Dühring’, Tomasso Canpanella ”Günes ülkesi,” Aldous Huxley,’yeni dünya’,  Francis Bacon, ‘yeni atlantis.”                           

Medkobal@gmail.com

1 Yorum
  1. Ä°nan diyor

    Son bulgulara göre üzerinde yaşadığımız gezegenin 5.54 milyar yıl yaşında olduğu ve biz homosapiyenslerin 3,5 milyar yıldan beri varolduğumuz biolojik olarak iddia ediliyor.
    Buna göre insanlığın bu süre içerisinde kendisini bir kaç kez yok etmiş olma olasılığı mümkün mü? (çok merak ediyorum)

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

fifteen − 3 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla