Vera Koyi / Burası Zap
Bir çeşit Tur, ab
Ağaçları palamut
Dağı tepesi Alamut
Bir yanı Avaşin
Bir yanı Zap
Dehri denide
Upuzun bir hat
Taşaltı sığınaklar
Ağaçlar ve kuşlar
Nerden bakarsan
Bir çeşit zapt û rabt
Vadileri derin
Suları serin
Asma bahçeleri desen
Babil den beri
İnce kıvrımlı yollar
Dağı taşı sollar
Keklik soyu avlar
Bu ne acaip savlar
İskenderin durağı
Krallar otağı
Ademle Havva ın
İlk yatağı
Yolları var ipince
Suları var serince
Git gidebildiÄŸine
Ol gönlünce
DadaloÄŸluna kulak verdik
Dağlara gönül verdik
El alem ne der
Bunu düşünmedik
Geceler kapkaranlık
Gündüz ısıcacık
Havası bozbulanık
Vadilere Yuvarlandık
Yer gök dolu dolu
Abbas yolcu
Ne desen de
Bu bir gönül borcu
Balıklar sustu
Kuşlar göçtü
Yer gök tanıktır
Görüldü suçüstü
Çığ düştü yüreğime
Bu bir alamet
Nisyanı beşerde
Kızıl kıyamet
Elzemdir gönül yarası
Kalptir hüznün ekili tarlası
Ne meymenetsiz bir şey şu dünya telaşı
Altın bir kalp var dediler
Işrıkı mışrıkı yol eylediler
Ve sonra
Kaf dağının ardı dediler
Ahkamı beşere inandık
Ölümü yol bekledik
Tek sıra halinde yürüdük
İnci boncuk gibi dizildik
BaÅŸlar eÄŸik
Yüzler soluk
Umut aktı
Oluk oluk
Kimi aÄŸa kimi bey
Kimi de var ki paÅŸa
Ama bilinmez ki
Kim kime maÅŸa
Tarih öncesi çakallar Uludu
Ateşin ve Güneşin çocukları
Kalpten vuruldu
Gözlerinin alacası
Gecenin karası
Dağında taşında
Bir gönül yarası
Oy havar
Ellerinde kan
Gözlerinde bahar
De bana
Kalbinde ne var
KardeÅŸ katlinin arzusu
Budur iblisin avuntusu
Kabil’in hüsnü kuruntusu
Güneş savurdular
Sevincimize göz koydular
Bizi yurtsuz koyup
Viraneye saldılar
Kurt kuzuyu avlar
Tilki her ikisini
Korkaklar caka atar
Kimbilir neyi nasıl satar
Elinde kleÅŸ
Ölüm desen
BeleÅŸ
Okumadık anlamadık
Niyetleri yaşadık
Şaşkına döndük
Ne oldu diye sorma
Beni de kendini de yorma
Başımız göğe erdi
Ayaklarımız yerden kesildi …